"Doruk,neden geldin?"

Doruk kolasından bir yudum alıp bana doğru döndü.

"Aslında seninle bir konu hakkında konuşacaktım."

"Neymiş o?"dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Şimdi benim bir kardeşim var,adı hande."

"Eee?"

"Hande yurt dışındaydı. Geçen hafta geri dönmüş. Benden bir şey rica etti."

"Doruk,asıl konuya gelir misin?"

"Peki,tamam. Benden bir çocuğu araştırmamı istedi. Sanırım ondan etkilenmiş. Onunla aralarını yapmamı istiyor."

"Off bunun benle ne ilgisi var?"

"İşte o konuya gelirsek,senin yakından tanıdığın biri. Bana yardım edersin diye düşünüyorum. Edersin değil mi?"

Yakından tanıdığım biri mi? Kim acaba?

"Tabi,eğer gerçekten tanıdığım birisiyse yardım ederim. Kim miş peki bu çocuk?"

Doruk sırıtınca anlamsızca ona baktım. Bunda gülünecek ne var?

"Pars...pars karan."

Ne? Pars mı?

"P-pars mı?"

"Evet,parsmış. Aslında bende denerdim ama,seninde çok iyi bildiğin gibi pars'la aramız pek iyi değil. Eee? Yardım edecek misin?"dedi 32 diş sırıtarak.

Şaka mı yapıyor bu? Tabiki de yardım etmeyeceğim. Sevdiğim çocuğu nasıl olurda başkasına ayarlarım.

"Hayır"dedim net bir şekil de.

"Neden? Simal bak kardeşim parstan baya etkilenmiş,hatta aşık bile olabilir. Sen pars'la çok iyi arkadaşsın. Senin isteğini geri çevirmez."

Arkadaş? Ben pars'ı seviyorum ne arkadaşı?

Peki ya pars?
Ne?
Pars seni seviyor mu? Belki de o seni sadece arkadaşı olarak görüyor.

Bunu demek ne kadar zor olsada içsesim haklıydı. Ama...yapamam. Pars beni sevmese bile ben onu seviyorum,ona aşığım. Asla böyle bir şey yapamam.

"Doruk"dedim kısık sesimle.

"Efendim."

"Ben....ben."

"Evet sen?"dedi meraklı gözlerle bana bakarak.

Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Ardından belki de hayatımı değiştirecek o cümleyi kurdum.

"Doruk ben pars'a aşığım..."

Pars'ın ağzından

Arabayı eve doğru sürerken telefonum çaldı.

Arayana baktığımda rüzgarım yazdığını görünce kapattım. Arayan simaldi. Onu öyle kaydetmemin nedeni isminin anlamı. Kuzey'e doğru esen rüzgar,kuzey rüzgarı.

Benim rüzgarım..

(Bu arada yazarınızın ikinci adı simal jsjsjs)

Simal bir kez daha aradığın da tekrar kapattım. Tekrar,tekrar...sonunda pes etmiş olacak ki mesaj atmıştı.

Nerdesin? Konuşmamız lâzım.

Derin bir nefes alıp mesaja cevap vermeden telefonu kapattım.

Eve geldiğimde arabayı garaja parkettim. Cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Eve girdiğimde kapıyı kapatıp odama çıktım. Kıyafetlerimi çıkartıp altıma bir şort giydim.

Bela Geliyorum Demez (Hep Beraber Ve Ölümüne)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin