Bölüm 1✴

324K 6.7K 2.2K
                                    

"Ne kadar bağırırsan bağır,kimse duymuyor sesini ve işte uzay burada başlıyor."

Yüzüme oran büyük gözlüklerimi çıkardım. Bunlar sadece dinlendiriciydi. Kitap okumayı sevdiğim için doktorum bunu önermişti. Kitap okumak bile bazen zarar veriyordu.

Kapağı, deniz mavisi olan ve kuşlar ile süslenmiş insanı istemsizce rahatlatan kitabımı kapattım, kapatırken ayracımı almayı unutmadım.

Kitap bitmişti. 2 gün içinde okumuştum. Bunu da Özge önermişti,kitaplığında duruyormuş ve okumak bir türlü aklına gelmemiş bende böyle güzel bir kitabın raflarda tozlanmasını hiç istemedim.

Yitik'ti kitabın adı. Bir erkek yazmış ,onun kaleminden dökülmüş bu güzel sözler. Şaşırmıştım doğrusu. Bir erkek böyle sevebilir miydi bir kadını? İncitmeden,kırmadan.

Ne diyordu kitabın 101. Bölümünde.

"Onu salıncakta sallıyordum,fakat Zümrüt sürekli daha hızlı diye bağırıyor ve o güzel sesinin tınısını yoruyor,öksürüyordu. Salıncakların altına bir yığın pamuk koymak istiyordum,olurda Zümrüt'ün güzelliğine bakarken hızlanır ve onu naif bedenini düşürürüm diye.

Söylesene Zümrüt,kaç renk barındırıyorsun o gözlerinde? Zira,ben dünyanın bütün renklerinini sende buldum."

Hatırladıkça tebessüm ediyor ve sayfayı açıp tekrar okuyordum. Adam hoş seviyordu bu Zümrüt'ü.

Gözlük ile beraber kitabıda yatağımın yanındaki pembe rafın üzerine koymuştum. Saat neredeyse gece dört idi. Bir bardak su içtim, ve odamdaki en sevdiğim yer penceremin yanı başına gelip perdemi çektim. Pencereyi açtığım zaman İzmir'in sabahları tertemiz olan havasını ciğerlerime yerleştirdim. Böyle bir havayı bulmak çok zordu, büyük şehirlerde en geç altıdan sonra tekrar kirleniyordu hava. Egzoz kokuları, birçok seyyar satıcıların yemekleri insan gürültüleri...

Benim penceremin altında bir kedi yavrusu vardı çoğu zaman burada idi. Muhakkak o kediyi çoğu gece görüyordum apartmanın altında. Kıvrılıyor ve yatıyordu bir köşeye. O da benim gibi gürültüyü sevmiyordu galiba,sabah güneş doğunca patilerini sallaya sallaya gidiyordu.

Son bir nefes alıp verdim, ve pencereyi kapattım. Pazardı bugün, okula gidecektik yarın, bugün de Özge ile kırtasiye alışverişine çıkacaktık. Daha doğrusu mağazaları gezecektik. En sevdiğimiz şeydi bu Özge ile.

***

"Hadi bakalım,kalk artık sabah kargalar şey etmeden geldim size?"

Başımdaki sürekli öten şeye bakmıştım. O bir insan mıydı? Ahh, Özge. Öten şey sen miydin.

Esneyerek,bir gözümü açmış diğer gözümü "hâlâ biraz uykum var" dermiş gibi kapatmıştım. Özge ise pencereyi açıp perdeyi çekiyordu. Bu kız benden daha da geç kalkardı. Fakat bugün biraz gezecektik ya hanım efendi kalkmış sabahın bir vaktinde.

Aşk-ı Yasak  |Öğretmenime Aşığım|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin