9. Bölüm

27.5K 154 4
                                    

Bir baktım ki en son 22 Aralıkta bölüm yazıp atmışım,

çokta mesaj ve yorum gelmiş devam diye bende kıramadım sizleri bu kadar sınav ve işin arasında başladım bölüm yazmaya.

Acıtasyon gibi oldu ama benim halimide anlayın can'larım iki hikaye yürütüyorum ve en önemlisi sınav haftasına erken başladık :( Neyse sizleri sıkmayayım iyi okumalar efenim ^-^

Bu arada bu bölüm yazarın ağızından olacaktır şaşırmayın sonra "bu ne diyo ?" diye.

"Ayy öldüm, öldüm. Bu ayakkabılar beni öldürdü valla " Ceyda hanım ayaklarına hayıflanıp, Ecevit beyin başını şişiriyordu.

"Ben sana ne dedim Ceyda'm topuklu giyme dedim sen ne dedin ? Yok sen benim yanımda cüce gibi kalıyomuşsunda ! Ben seni böyle beğendim hatunum benim " Alnından öptü Ecevit bey, Ceyda hanımın. Nasıl gönül alınacağını,nasıl durumlardan,triplerden kaytarabileceğini, nasıl lafın değiştirilebileceğini ve en önemlisi aşkın nasıl yaşatılabileceğini çok iyi biliyordu. Eee ilk gün ki gibi aşklarını tazecik yaşayabiliyorlardı bu sayede.

"Yaa bak böyle konuşup kalbi hızlandırıyosun Ecevit,yapma kalp var bende" dedi Ceyda hanım, her zamanki gibi nazlanarak. Arkadan gelen Arda ve Melda'nın durumuna söylenebilecek söz dahi bulunamazdı çünki hem el ele, hem göz gözelerdi buda yalpalamadan yürümeyi biraz zorlaştırıyordu haliyle.

"Arda, sanki rüyadaymışız gibi " dedi Melda,gözlerini kaçırıp yere bakarak. Arda hemen kendini ve Meldayı durdu. Karısının yüzünü elleri arasına aldı Melda tam 'Sokaktayız Arda ne yapıyorsun ?' Demesine kalmadan sordu.

"Ne rüya gibi karıcım ? evlenmemiz mi ?" Melda ilk defa duyuyormuş gibi heyecanlandı. Doğru ya onlar evliydi ve Melda, Arda'nın karısıydı.

"Yani evet evlenmemiz ama dün, dün sabah birbirimizde haberimiz yoktu yan-"

"Eve gidince konuşalım güzelim vazgeçtim. Annemlere yetişelim hadi" diyerek konuyu bi süreliğine kendince kapattı Arda. Diyemedi sevdiğine "bu mutluluk söyleyeceğim o gerçeklerle bozulabilir " diye. Nasıl desindi ki canından çok sevdiği tamı tamına 12 yılına ?. 12 yılı idi Melda, Arda'nın öyle seslenirdi içinden "12 yılım, çocukluğum ,ilk aşkım..."

"Tamam Arda,hadi yetişelim baksana Ceyda anneme topukluya saydırıyor ama hala da hızlı hızlı yürüyor " dedi ve kıkırdı. Arda'da kendine geldi " Hadi " dedi gülerek,sevdiğine.

Koşuşturarak öne geçtiler. Melda tekrar durup ayakkabılarını çıkardı tekrar koştular, kollarına açtılar ve el ele tutuştular. Bi yandan koşarken bi yandan gülüşüyorlardı.

Caddeden geçen insanlar mutluluk ve hayretle bu çılgın Gelin ve Damat a bakıyolardı. Kim bakmaz ki yolda Ayakları çıplak, gelinlikli, damatlıklı,çocuklar gibi koşan ve kendilerinden başka kimseyi umursamayan iki aşığa. Bazıları gösterişçi dedi,bazıları aşık, bazıları ise yanındaki yılların değiştirdiği ama asla gözlerinden eksik olmayan o aşık bakışların sahiplerine baktılar ve eskileri,gençliklerini hatırladılar.

En arkadan gelen Gamze hanım ve Serkan bey hiç bir duygu hissetmeden yürüyolardı,yani en azından Serkan bey için öyleydi. Ne baba ne de iyi bir eş olmuştu onlara. Şimdi aklı başına gelmişti ama çok geçti bu yüzden eskiden neyse şimdide o olacaktı.

Gamze hanım,yaşlı gözlerle kızına ve onu canından çok seven damadına hatta her zaman oğlu saydığı o merhametli iki çocuğuna baktı. Öz oğlu ne kadar onu anne olarak görmediyse Arda Gazme hanımı o kadar anne bellemişti. İki hafta önce birden karşısına çıkmış ve artık Meldasız yaşayamayacağını söylemişti. Ona Meldanın hafızasını kaybettiğini ve en son 3 yılı hatırladıpını söyledi ama bir de yalan ekledi Gamze hanım. İngiltere'ye üniversiteye gittiğini ve kimseyi istemediğini söyledi,aslında Arda ufacık bir araştırma yapsa onun İstanbulda olduğunu öğrenirdi ama çok güvenirdi Gamze sultana. Hem kimseyi istemediğini söylemişti o öyle istediyse öyle olur demiş ve gitmişti. Gamze sultan o kadar üzülmüştü ki hemen bi plan yapmıştı Ceyda hanunı arayıp durumdan haberdar etti Meldayı,Meldanın kuzeniymiş gibi davranıcaklar ve Arda ile evlendireceklerdi. Evlendikten sonra ise her şey ortaya çıkar ve sonunda mutlu olurlardı. Tek engel Serkan Tanrıkulu'ydu. Ecevit bey ortaklık teklif etti ve bu oldukça çok para demekti. Nedenini sorduğunda oğlu ile kızını evlendirmek istediğini söyledi ve Serkan Tanrıkulu bunu biraz düşündü ve kabul etti. Ama nerden bilsinlerdi Melda'nın bu evlenme teklifini (!) Kabul etmediği için Serkan beyin onu öldüresiye döveceğini. Ama her şeye rağmen çok mutluydular.

Serkan bey söylenmeye devam etti "Düğün arabasına binsek ne olurdu sanki ? Yok eve kadar yürüyeceklermiş de yok arabaya binmeyeceklermiş de yeni gençliği hiç anlamıyorum tövbe tövbe "

Gamze hanım sinirlendi dili ötseydide konuşsaydı saydırsaydı bu vicdansız,pislik adama. Ama sadece basit ve kısa cümleler kurabiliyordu.

"Sus adam sus ! " diyebildi. Serkan bey'de içinden sayıp sövmeye devam etti. Sonunda evin önüne geldiklerinde yavaşladı iki genç aşık ve kapının tam önünde durup evlerinin yeni güzel görüntülerine baktılar. Kırmızı ve beyaz renge boyanmış, küçük bir bahçesi ve bahçede'de ufak bir piknik masası karşısında ise orta boylu kömürlük/depo tarzı bir yapı. Evin içini zaten Melda'nın zevki ve her zaman istediği gibi yaptırmıştı Arda. Şimdi Meldanın ve Arda'nın yapması gereken tek şey akşama kadar sabırla bekleyip misafirlere iyi ve güzel davranmaktı. Daha sonra sabaha kadar keyif yapabilirlerdi.

Ay çok kısa olmuş ama idare ediverin. Benim gidip 450 tane soru çözmem gerek :( kendinize iyi bakın dostlarım :**






























Büyük Sırlar (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin