1∝17

1.2K 95 5
                                    

Geçmişin izleri Nathan'ın gözlerini her saniye daha da kararlı kılıyordu. Aaron bile buna alışmış gibi görünmesine rağmen her zamankinden daha fazla çalışıyordu. Her gün gözlerinin altının iyice çöktüğünü, gözlerinin kızardığını görüyordum ama hiçbir şey yapamıyordum. Cora'nın elinden de bunu düzeltmek gelmiyordu. Aaron ile aralarındaki bağ son zamanlarda oldukça kırılgandı. Bir gün kendisi de dâhil hepimizi yok edecekti. Ya da bunu yapmak zorunda olan bendim.

Sky'ın gömülüşünden sonraki 3. günü yaşıyorduk. 3 gündür çocukları düşünmekten aklımı yitirecektim. Fakat bundan daha önemlisi, onları kurtarmam için bir şey yapmam gerektiğiydi ve ormanın dört bir yanındaki sinyal bozucular yüzünden belli bir kod ve frekans dışında arama yapamıyordum. Dolayısıyla bana gelen her arama da sistemin içinde daha bana ulaşamadan kayboluyordu. Fakat kaybolması en azından bir işe yarıyor, kimse tarafından fark edilemiyordu. Gelen arama direkt zihnime gelmiyor olsaydı çok daha farklı olurdu tabii. O zaman asla yakamı kurtaramazdım çünkü bu sefer sistemde kaybolması gibi bir seçenek olmazdı.

Yine de evden çıkmam, o adamla konuşmam gerekiyordu. Onu ilk gördüğüm gün gözlerinde böyle delicesine bir ışık yoktu. Ne değişmişti? Bunu tetikleyen ben mi olmuştum? Kesinlikle birkaç masumun hayatını daha karartmayı başarmıştım. Artık Londra'da yaşananlar neredeyse aklıma gelmiyordu çünkü ellerimde başka birilerinin, iki ailemden birinin kanı olmak zorundaydı.

Sağ kalanın çocuklar olmasını istiyordum.

Aaron'a anlatamazdım. Bütün bunları başına saran bendim, benim aptallığımdı. Üstelik bunca zaman çocukları onun gibi bir canavardan saklamışken şimdi onun ellerine hangi olmayan umutla teslim edebilirdim? İlk önce kurtarsa bile, sonra hepimize zarar verebilirdi. Bana gösterdiği her şeyine rağmen Aaron, dengesiz ve karanlık bir adamdı çünkü. Ve benim aileden olmadığımı da netçe belirtmişti. Üstelik yaptığım şeyler göz önünde bulundurulursa onlardan daha akılsızdım da.

Sadıkların dolu olduğu bir binada birini öperek ne yapmayı amaçlamıştım ki? Saklı olarak büyümüş bir çocuğun ilk defa sevgi hissetmesini sağlamak? Soğuk kalbimin cesetler üzerinde bıraktığı etkiden sıyrılmak? Bunda o kadar başarılı olamamıştım görünen o ki. Tek değişen şey yeni cesetlerin belirmesi, yeni mezarların kazılmasıydı. Kimisine mezar bile kazılmıyordu.

"Buldum seni!" diye bağırdı Nathan evin içinde. Onu mu bulmuştu? Kucağımda parmaklarımın arasında duran yastığı hızla attım ve Nathan'ın yanına koştum. Aaron da hemen Nathan'ın sağ tarafında yerini almıştı. Cora'nın duşta olduğu düşüncesini buram buram yayan Aaron'un şampuan kokusuydu. Belki aralarındaki bağ o kadar da zayıflamamıştı.

"O mu?" dedi Aaron'un boğuk, kalın sesi. Bense ekranda göremediğim adam yüzünden neredeyse tırnaklarımı kemirmeye başlayacaktım.

"Ondan emin değilim," dedi Nathan. "Ama bu," ekranda yüzünü görünen adamı gösterdi. Resim yeşil ton ağırlıklıydı. Görüntünün kalitesi güvenlik kamerasından alınmışa benziyordu. "Bu adamı ona ulaşmak için kullanabiliriz. Isaac vurulmadan dakikalar öncesi." Klavyenin boşluk tuşuna basarak görüntüyü oynattı. Adam, yüzü gözükmeyen bir adama bir şey uzatıyordu. Nathan görüntüyü yaklaştırdı ve bulanık resmi düzeltmeye çalıştı.

"Isaac," diye mırıldandım. Isaac'ın yaka kartıydı adamın uzattığı. Sahte olma ihtimali yüksekti. Hemen ardından adam parmaklarına baktı ve uzaklaştı. Kartı cebine sıkıştırmıştı. Parmaklarında yetkili birinin DNA'sının olduğuna emindim! Adi herif! Sinirden köpürüyordum.

Öfkeyle gülümsedi Aaron. "Numaramız çok da özel sayılmaz demek ki," dedi bana bakarak. Ben de bu yöntemle güvenlikten geçmiştim.

Kusurlu Mekanizmalar (ASKIDA)Where stories live. Discover now