Yas

24 0 0
                                    

Hey bu gün üçüncu yıl dönümümüz. Pastanın üzerine bir tane mum koydum ve salona doğru ilerledim. Bu onsuz olan bir buçukuncu yılımdı . Üzerimde siyah dantel bir elbise vardı. Masanın etrafı siyah gül ve papatyalar ile doluydu . Bu günü onunla başbaşa geçirmek istediğim için telefonumu kapatmıştım ve odamda kitapların bulunduğu en üst rafa koymuştum. Masa da iki servis açmıştım ama onun tabağı boştu ve çiçeklere dayalı bir resmi vardı . Her şeye rağmen öldüğüne inanamıyorum ve bu bana acı veriyor . Sabah onun mesajlarıyla uyanmak , günaydın gece şaçlı kadınım dediği zamanları özlüyorum. Gece en özgür hissettiğim zamandı. Yağmur altında ıslanarak koştuğum zamanlar hani ,her zaman kollarımı açarım ve hissederim tenime değen bütün yağmur taneciklerini. İşte o zaman sanki o benim yanımda ...
Ikimizde çok severdik ıslanmayı. Ne yazık ki artık o kadar çok sevemiyorum çünkü o yağmurun altında benim kollarımda öldü . Gökyüzüne haykırışlarımi hatırlıyorum. Olmamalıydı daha değil bu kadar erken değil . Şımdı tek başıma yemek yememeliydim. Onunla baş başa olmalıydık ama artık yok, o artık ölü . İştahım çok olmadığından bir kaç bir şey atıştırıp deri montumu giyip dışarı çıktım lanet olsun ki yağmur yağıyor aslında gökyüzü bile ağlıyor . Ben onun mezarına doğru her adım atışımda nefesim kesiliyordu ayaklarımın bağı çözülüyordu . Neyse ki varmıştım , ellerim soğuktan uyuşmuştu ve elbisemin alt kısımları fazlasıyla ıslanmış yerlerde sürünüyordu. Mezar taşını görene kadar ayakta kalabiliyordum ama Aytun Aktuna yazısını gördüğümde acıyı iliklerime kadar hissettim. Mezarın kenarına oturdum uyuşmuş gibiydim sadece bakıyordum ama sonra ciğerim çıkarcasına ağlamaya başladım , hıçkırıklarım kulaklarımı dolduruyordu. Ne yapacağımı bilmiyorum sadece ağlıyor Aytun Aktuna ismini incelemekle yetiniyorum. Bir an arkamda biri olduğunu fark ediyorum yavaşça arkamı dönüyorum . Baler o benim en yakın dostlarımdan ve gerçekten şu an birine ihtiyacım var. Acıyan gözlerle bana bakıyordu .
"Bana öyle bakma."
Demekle yetindim ,zaten daha fazlasını söylersem kendime hakim olamam .

"Gel buraya prenses " dedi ve kollarını açtı ayağa kalktım ve o yemyeşil gözlerine bakarak ona doğru ilerledim en sonunda ona sıkıca sarıldım .
"Yürümek ister misin yoksa eve mi gidelim?" Eve gitsek daha iyi olacak .

"Eve gidelim , hem biraz dinlenirim"

"Nasıl istersen."

Ikimizde onun arabasına doğru ilerlerken kendimi bitkin hissediyordum .

"Baler yardımın gerek"

"Afedersin " diyerek hemen yanıma koşuyor ve kollarımdan tutuyor , yavaşça arabanın kapısını açıyor oturmama yardım ettikten sonra hemen diğer tarafa koşuyor ve arabaya biniyor . Çok telaşlı olduğu gözlerinden okunuyor .

"Nevra iyi misin ? Hastaneye gidelim mi?"

"Hayır gerek yok iyiyim ben" ikna olmamış gibi gözükse de dediğimi yapıyor . Arabayı çalıştıyor ve Şebnem Ferah - Yalnız çalmaya başlıyor eli kapatmak için radyoya ilerlerken elini tutuyorum yapma dermışçesine bakıyorum . Elini çekiyor ve hızla sürmeye başlıyor bende sözlere ve melodiye odaklanıyorum . Her söz tenime işliyor . Baler ' in sözleri ile düşüncelerinden ayrılıyorum .

"Yarin okula gelmen gerek , bir haftadır yoksun "

"Tamam , geleceğim. "

"Senin için endişeleniyorum, bu kadar sıkma canını artık , inan bana başkaları da olacak " Son sözü kulaklarımda tekrar tekrar dolanıyor . Sadece ona bakıyorum , hiç bir sey demiyorum. Sonunda eve varıyoruz kendimi biraz daha iyi hissediyorum . Baler koluma giriyor ve kapıya kadar bırakmıyor sonra ceketimin cebinden anahtarları çıkarıyorum , kapıyı zorlukla açıyorum ve Barley 'i içeri davet ediyorum , onun ceketini de alıp asıyorum.
Saat on iki buçuk olmuş .

"Üstümü değiştirmem gerek " dedikten sonra esneyerek merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım . Bu merdiven ne zamandır bu kadar yorucu oldu. Odama girdikten sonra kapıyı kapattım dolabımdan eşofman ve salaş bir t-shirt çıkardım ki aklıma telefonum geldi . Dolabın en üst rafına uzanıp telefonumu aldım ve açılması için beklerken üstünü değiştirmeye başladım . Salaş t-shirtum lacivertti bu rengi bana yakıştırıyorlar , telefonumun yanına gittim
Ve pin kodunu girdikten sonra dakika bir gol bir mesaj ve cevapsız arama yığmaya başladı. Oflayaran telefonu yatağa fırlattım ve odadan çıkmak için yok aldım merdivenleri hızla indim ve Barley 'e seslendim

"Mutfaktayım,kahve yapıyorum "

"Sen işini biliyorsun" hafifçe gülümsüyorum onu beklerken televizyonu açıp üçlü koltuğa oturuyorum . Televizyonda The Purge Anarchy var . Benim sevdiğin filmlerden olduğundan mısır patlatmaya karar veriyorum ve bende mutfağa gidiyorum o da tam çıkıyormuş ki kahveleri neredeyse döküyordu.

"Beni korkuttun"

"Pardon" diyip dolaba yöneliyorum . Mısırları koymak için büyük bir tabak çıkarıyorum , patlamasını beklerken . Birileri kapıyı tekmeliyor ve ölümüne zili çalıyor.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 02, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gece Saçlı KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin