¤12.BÖLÜM/ACIMASIZ¤

Start from the beginning
                                    

Karanlıkta yüzü belli olmasa da gözleri, gökyüzünü aydınlatan yıldızlar kadar parlaktı. Içimdeki tek umut ışığını sömürecek kadar da kudretli.

Benden intikamını almak için buradaydı fakat intikam soğuk yenen bir yemekse; Bir dahaki sefere içine zehir katacaktım.

Kapının ardından gelen müzik sesi kulaklarıma ulaşamıyordu, kalbimin sesini duyar gibiydim hâlen.

Gözlerim bir an merdivenlere kaydığında, yukarıya kaç saniyede ulaşabileceğimi hesaplamaya çalışıyordum.

"Kaçmayı aklından bile geçirme." Nefesini düzene sokamadığından boğuk çıkmıştı sesi.

Lâkin keskin uyarısı beni durdurmaya yetmemişti. Cümlesini bitirir bitirmez bir saniye daha düşünmeden koşmaya başladım.

Arkamdan geldiğini duyduğum an, kalbim bir tık daha hızlandı. Koşarken önümü görmekte zorlanıyordum, buna rağmen koşmaya devam ettim.

Merdivenlere ulaştığımda birkaç basamak cıkmıştım ki, ayak bileğime sarılan güclü bir el diğer basamağımın önünü kesmişti.

Merdivenlerin üzerine mecburi iniş yaptığımda, vakit kaybetmeden üzerime çıktı ve bütün ağırlığını vererek kaçış alanımı kısıtladı.

"Bırak beni!" Deli gibi bağırmaya başladığımda, onu üzerimden atabilmek için debelenmeye başladım.

Bacaklarımı, bacaklarının arasına alıp kıstırdı ve aynı hamleyi bileklerime uygulayamadan yüzüne sert bir yumruk indirdim.

Attığım yumruktan bir gram etkilenmeden bileklerimi yakalayıp, tek eliyle sıkıca tuttu. Bandajlı eliylede ağzımı kapattığında, burnuma dolan kan kokusu midemi havaya kaldırmıştı.

"Yazık, bakıyorum bu sefer kalbime saplayacağın bir çakı yok elinde." Yüzünü, burunlarımız birbirine değene kadar yaklaştırdı ve onu inceleme fırsatı vermeden boynuma gömdü kafasını.

"Altımda kıvranacağın her saniyeyi zevkle izleyeceğim, tıpkı senin o gece beni izlediğin gibi."

Tenime işleyen nefesiyle, göğüs kafesimi zabtetmek imkânsız hale geldi. Bana ne yapıyordu bilmiyorum lâkin bir şekilde, mantıklı düşünen tarafımı etkisiz hale getiriyordu.

Dilimde biriken kelimeler firar etmek istese de, sesim boğuk bir inlemeden ileriye gidemiyordu. Gözlerimi yumdum ve bu işkencesinin bir an önce bitmesi için dua ettim.

"Seni benden başka kimse duyamaz, Asi."

Söylediği gibi, beni kimsenin duymayacağını düşündüğüm o çaresiz dakikalarda, demir kapının ardından gelen bağrış sesleriyle, Kenan'ın birazdan burada olacağını anlamıştım.

Korku dolu gözlerle, üzerimi kara çarşaf gibi saran adamın arkasına bakmadan kaçmasını bekledim.

"Gitme vaktim geliyor." Boynuma gömdüğü burnunu hissedebiliyordum tenimde. Üzerimden kalkmasını beklediğim her saniye, biraz daha kayboluyordu sanki derinlerimde.

Son kez derin bir nefes aldığında, alnımda tüy kadar hafif bir dokunuş hissettim.

Göz kapaklarımı araladım ve kaçındığım o eşsiz gözleriyle karşılaştım. Üzerimden kalkıp karanlıkta kaybolmadan önce, yaklaştı.

"Koca bir seneyi benimle geçirmeye mâhkum kaldın, Asi. Bütün günlerin, saatlerin, hatta dakikaların bundan sonra benim. Ve emin ol, bu sefer elimden kaçman o kadar kolay olmayacak."

KARANLIK (Askıda)Where stories live. Discover now