-27-

6K 458 19
                                    

Kalabalığın içinde Okan ve Öykü'yü bulmamız biraz zaman alıyor. Bu esnada içimde tarifsiz bir acı çoğalıyor, istemsizce gözlerim Ortaylara dair bir sureti aramaya koyuluyor. Hoş Giray ve annesi dışında kimseyi tanımadığım bu kalabalıkta, bir Ortay'ı görebilmek mümkün değil ama söz konusu Giray olunca her algım daha düzgün çalıştığından sürdürüyorum çabamı.

Adımlarımız üçlünün yanında son bulurken Gözde'ye takılıyor gözlerim. Saçları da uzatılınca tamamen Rapunzel'e dönüşmüş kadın. Yüzündeki geniş tebessüm de eklenince öyle büyüleyici olmuş ki ona karşılık vermekten alıkoyamıyorum kendimi.

"Bukle çok güzel olmuşsun!"

Öykü'nün sesiyle gözlerim onu buluyor bu kez ve Devrim'in deri elbiseyle ilgili neyi kastettiğini daha iyi anlıyorum. Gülmemek için derin bir nefes alırken kadına sıkıca sarılıyor ve Okan'a bakıp kahkahayı basmamak için zorluyorum kendimi.

Öykü'nün askılı elbisesi üzerinde sanki birkaç beden büyükmüş gibi sarkıyor. Deri olduğu gerçeğini elbette es geçemiyor insan parıltısı yüzünden. Üzerine işlenmiş metal parçalar, boynundaki korkunç kolye ve koyu makyajıyla o kadar komik görünüyor ki bu kılığa nasıl girdiğini sormak için yanıp tutuşuyor fakat Devrim'in incinme teorisini hatırlayarak susturuyorum merakımı. Okan'ın da deri pantolonu ve yeleğiyle daha çok ilkel vampirleri andırdığını eklememe gerek yok sanırım? Hele korkunç maskeleri yok mu? İşte onlar tamamen tamamlayıcı olmuş.

"Teşekkür ederim, nasılsınız?" diyorum biraz olsun toparlandığımda.

Geri çekilip Okan'la da kucaklaşıyor, çekinmeden Gözde'ye de sarılıp beni geniş bir sırıtmayla izlemekten bir an olsun vazgeçmeyen Devrim'e çeviriyorum gözlerimi.

Öykü "İyiyiz, uzun zamandır seninle görüşmedik farkında mısın?" diye sorarken adam dudaklarını "Nasıllar?" diyerek oynatıyor.

Hafifçe kıkırdayıp ona kaşlarımı çatıyor ve Öykü'ye dönüyorum. "İş, güç işte..." diyorum yutkunarak. Onlara Giray'la olan ilişkimizden bahsetmeli miyim emin olamıyorum. Bir an korkuyla Gözde ve Devrim'e bakıyor fakat onların herhangi bir yorumda bulunmaması üzerine rahatlıyorum. Belki sadece kavga ettik diye her şey bitmemiş olabilir ama ben bile şu saatten sonra bir şey söyleme yetkisine sahip olduğumu düşünemiyorum.

"Her şey çok güzel görünüyor." diyor bu sırada Öykü. "Eğer evlenmeden önce tanışsaydık, düğünüm için senden yardım alırdım."

"Elimden geleni yaptım." diye mırıldanıyorum sadece.

"Bukle bu konuda oldukça başarılı." diyerek belirtiyor yorumunu patronum da.

Bu yetiyor konudan uzaklaşmam için. Onlar benim dâhil olmaktan kaçındığım sohbetlerine kendilerini kaptırırken derin bir nefes alıp etrafıma bakınıyorum bir kez daha. Giray nereye gitti? Ailesi gelmeyecek mi? Gerçekten bitmiş olamaz, değil mi?

"Bir sorun mu var?"

Devrim'in kısık sesle sorduğu bu soru gafil avlıyor beni. Gözlerimi telaşla ellerime çevirip başımı iki yana sallıyorum.

"Giray nerde?" diyor bu kez ve sessizliğim üzerine ekliyor. "Ne oldu?"

"Biraz tartıştık." diyorum Devrim'in pes etmeyeceğini bildiğim için.

Bana doğru eğilip gözlerimizi buluşturuyor. "Nereye gitti?"

Yutkunup omzumu silkiyorum yavaşça. "Bilmiyorum." derken kendimi çok zayıf, aciz hissediyorum. Daha nereye gittiğini bilmek bir yana tahmin bile edemiyorum. Annesini haklı çıkarmak için her şey bana karşı birleşmiş sanki.

Tarot FalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin