Tanışma

26.6K 437 27
                                    


Bitmişti. Her şey bu kadar basitti işte. Bedenimi adadığım, sevdiğimi sandığım ve kendimi ona verince aptal, sıradan bir aşığa dönüşen kişi artık eski sevgilimdi. Hemde aldatılarak olmuştu. Bana güvenmediği için. Kendini ona vermiş birine güvenmediği için. Dışarı çıktığımda yağmur yağıyordu ve bu içimi rahatlatmıştı. Yağmurda yürümeyi çok seviyordum. Her ne kadar hemen hasta olsam da.

Saçlarımın ıslanmasına izin vererek durağa geldim bir yadan da ağlıyordum. Ama belli etmemek için otobüste sessiz kalmayı tercih ettim. Otobüsten indiğimde nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Parkta kimse yoktu. Sadece eski ilk okulumda basket oynayan biri vardı. Bu yağmurda bile basket oynayan tek kişi olabilirdi oda Furkan.

Furkan'la; Mert, Burak veya Ali kadar samimi değildik. Çok muhabbetimiz olmazdı ama baş başa oturup parkta havadan sudan konuşmuşluğumuz vardı. Yanına gidip birkaç atışını izledim ve beni gördü. Beni inceleyerek ne olduğunu anlamaya çalıştı, soru cevaplamak ve konuşmak istemediği anlamış olacak ki sadece baş selamı verdi bende aynı şekilde selam verdim.

Çantamı ve montumu kenardaki çıkıntıya koyup kazağımın kollarını yukarı sıyırdım. Anlamış olacak ki topu bana attı. Bende tutup sektirmeye başladım.

İyi basket oynadığım söylenemezdi veya basket oynamayı bildiğim. Mert,Vural (daha tanıştırmadım sizi) ve Furkan'la oynadığımız kadarıyla biliyordum ve genelde topu onlardan almaya çalışırdım. Birkaç da atış çalışması ona da izin verirlerdi genelde.

Topu sektirerek yanından geçmeye çalıştım topa müdahale etmeye çalıştığında geri çekmek zorunda kaldım. Bir daha atak yapmaya çalıştığımda bu sefer ustaca topu aldı ve koşarak ben önüne geçtim. Bacaklarımız hafif kırık bir şekilde nasıl hareket edeceğimizi kestirmeye çalışıyorduk. Ama çok usta bir şekilde fake atıp beni geçti. Bende belki bir umut blok koyarım diye koştum ama önüne zıplayıp elimi uzattığımda o çoktan topu atmıştı. Top potaya girdikten sonra topu alıp durup normal atış yapmaya çalıştım. Şimdi sırayla atış yapıyorduk. Sonra çok ıslandığımı ve havanın karardığını farkederek;

"Görüşürüz" dedim.

"Görüşürüz" dediğinde bende montumu ve çantamı elime almıştım. Oda atışlara devam ediyordu. Eve gelip soyundum. Çırılçıplak evde dolaşmaya alışmıştım. Islak olanları kirliye atıp duşa girdim. Sıcak su iyi gelmişti. Üzerime omuzları açık bir kazak giyip altıma pantolon giydim ve kahve suyu koydum.Saçlarımda ki havluyu çıkarıp saçımı ayna karşısında uzun bir süre taradım. Saçımı taramak beni her zaman rahatlatırdı. Ama bizimkiler yüzünden izlediğim iğrenç bir film sayesinde (Mellisa P) saçımı taramayı sevmiyordum artık. O sahneleri hatırlayıp yüzümü buruşturdum. Hızlıca saçımı kurutup çok salak bir topuz yaptım. Kahvemi de yanıma alıp sandalyeme oturdum. Kafamı dağıtmam gerekiyordu ve canım çok sıkkındı. Ya kitap okuyacaktım yada ders çalışacaktım. Ders çalışmam gerektiğine karar verdim. Bu hafta sınavlarım vardı. Ama ben Masal'dım. Sınava son gün çalışır her şeyi anlar ve nasılsa uzman bir şekilde kopya çeker orta bir not alırdım. Sınavlar da kolay olduğundan kesin yüksek bir not alırdım. Ama ygs-lys'ye çalışmam gerekiyordu. Kahvemi yanıma alıp, kitaplarımı hazırladım iki saat kadar soru çözmekle cebelleşince bu işin olmayacağını anlayarak pes ettim. Sınavda ne yapacaktım ben? Bir hedef koymalıydım, hemşire olarak kalamazdım ya da kalırdım. Hayatıma tek başıma devam edip nöbetlerde kitaplarımla sürünürdüm. Bakire öldü de diyemezler diye düşünüyordum. Saate baktım ancak daha yeni yeni sekize geliyordu. Dağıtmak istiyordum. Kafamı dağıtmak ve hiçbir şey bilmemek istiyordum. Telefonumun çaldığını duydum. Arayan Mert'ti.

"Güzelim. Çocuklarla içmeye gidiyoruz gelsene."

"Lan keşke başka bir şey isteseymişim. Hazırlanıp geliyorum." Telefonu kapatıp dolabımın önününe geçtim bir yandan da annemi arıyordum. Pek umursamasa da haber vermem gerektiğini biliyordum.

"Efendim kızım"

"Bizimkilerle dışarı çıkıyorum ben."

"Tamam dikkat et"

"Tamam öptüm." bu kadardı. Uzun kollu dar bir bluzu siyah dar pantolonumun içine tıkıştırıp üstüne de siyah hırka giydim birde montumu giyince üşümezdim. Saçlarımı saldığımda topuzdan dolayı hafif dalgalanmıştı. Hafif mat siyah far, eyeliner, göz kalemi, rimel ve kırmızı rujumu hafifçe sürdüm. Üzerimdeki tek renk beyaz bluzum, gözlerim ve hafif sürdüğüm rujum vardı. Siyah botlar, siyah çanta, siyah mont her şeyim siyahtı bu aralar. Ama böyle kendimi çok beğeniyordum. Dışarı çıktığımda parkta bizim çocukları bulmak zor değildi. Neredeyse herkes buradaydı. Can İstanbul'da okuduğundan burada değildi. Furkan ve Hüseyin çok çıkmazlardı. Mert, Vural, Burak ve Ali oradaydı. Beni ilk gören Vural oldu.

"Lan altı üstü içmeye gidiyoruz. Birde süslenmiş gelmiş." Dedi bana sarılarak. Mert önce beni baştan aşağı süzdü sonra sinirlenip burun kemerini sıktı. Bu hareketi bu aralar çok mu yapıyordu ne? Ali sarılıp

"Çok güzel olmuşsun kız" dedi bende sarılışına karşılık verdim. Burak'da eksik kalmayarak

"Siz güzel görmemişsiniz" diyerek burnumu sıktı ve göz kırptı.

"Hadi gidelim" diye hareketlendim ben Mert

"Kuzenimde gelecek bize geldiler bugün onu bekliyoruz" dedi.

"Kız mı?" dedim heyecanla.

"Burağın olduğu yere kız mı getirilir lan" dedi sırıtarak,

"Sağolun artık gerçekten kendimi erkek olarak sayıyorum." Dedim göz devirerek.

"Sigara alıp geliyorum" diyerek karşıda ki tekele girdim ve "Malboro Touch Grey" istedim,parayı verip karşıya geçtim. Bizimkilerin yanına giderken tahmin edin kim karşım da duruyordu.

Beni görünce dudakları aralandı ve kaşları hafif havaya kalktı. İlk defa Esmer Tehlikeli çocuğun gözlerinde şaşkınlık gördüm. Aynı durumda olduğumu biliyordum. Tesadüfün de bu kadarıydı. Üstündeki siyah tşörtü ve siyah dar pantolonu ve deri ceketiyle gene kusursuzdu. Beni gözleriyle süzüp gözlerime bakıp dudaklarını yaladı. Tekrar o eski siyah tehlikeli bakışlar yerini almıştı. Ben tüm gece bu çocukla içki içip aynı ortam da sohbet mi edecektim. Dans bile edemezdim o varken. Mert tepkimi farkedince bir bana birde çocuğa baktı.

"Masal bu kuzenim Demir. Demir bu Masal." Gözlerini hiç çekmeden bana bakıyordu.

"Memnun oldum" dedi. Elini uzatırken.

"Grupta bir kız olacağı hiç aklıma gelmezdi" O erkeksi sesi ile yutkundum.

"Bende memnun oldum. Fakat neden böyle bir ayrımcılık yaptın şimdi anlamadım dedim" Elimi uzatıp elini sıktığımda tüm hücrelerimin harekete geçip titrediğini hissettim. Gözlerimi ayıramıyordum gözlerinden. Gözlerimi simsiyah gözlerine hapsetmişti.Fazla koyuydu. İstemsizce dudaklarımı yalayıp elimi çektiğimde göz hapsini bırakıp dudaklarıma kaydı bakışları. Zaman çok yavaş mı geçiyordu yoksa biz uzun uzun bakışarak tanışma faslı mı geçiriyorduk? Bakışlarımı kaçırıp Mert'e baktığımda ne düşündüğümü anlamaya çalışan bir ifadesi vardı. Burak elini omzuma atıp beni kendine çekip yürümeye başladı ve elini havaya kaldırıp arkamdakilere işaret ederek.

"Hadi gidelim artık. Gece yeni başlıyor." Dedi. Evet gece yeni başlıyordu.


BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin