•×|af|ו

37 1 0
                                    


Bu tozlu, bir çok iz taşıyan üzerinde
Bu yola çıktık yalnızlığımızla beraberce.
Bu kumlu, altında çok kişi dinlenen
Ölüyü yiyen, diriyi ürküten
Bu topraklarda yürüdük, af peşinden.

Şu uzaklardaki bir yaşlı ufuk,
Şu rüzgarlar doğuran, güneşi yutan
Şu ip ince alevden şeride,
Baktık, gözümüzü kanatan
Şu ufuğa baktık.

Ah bu geçmiş, kara bir leke, silinmez.
Ah yaptığımız hatalar, af edilmez.
Ah biz, ah! Hala af peşinde.
Biz, bilerekten bu uğraşlarımız
Ah harcadığımız bin ömür, yetmez.

Biz affını dilenir, acıyla inler
Bir umuduyla, görmenin,
Ufak bir merhamet kırıntısı serper
Belki o camdan gözlerin.
Belki bir gün hür eyler
Bizi, damgalayan sözlerin.

Senelerce peşinde biz,
Telef olan bu tozlu yollarda,
Kara toprağın üzerinde duran,
Bedeni kızıl alevlerde yıkanan
Hapis mazinin dikenli kollarında
Azabın içinde boğulan biz.

Gök yine karalara büründü,
Ufuk yuttu güneşi,
Rüzgarlar öldü.
Toprak karardı, yol bitmedi.
Bir kuş daha kaçtı,
Ömür denen kafesten.

Ardımızda kandan bir iz
Yavaş yavaş sönmekteyiz
Uzaklarda bir serap görmekteyiz
Camlı gözleri aya dikilmiş
Meğer bu serap sen imiş.
Affımızı bekler imiş...

Griden Gelen KelimelerWhere stories live. Discover now