Arayış Bölüm 39

Start from the beginning
                                    

Biran sonra banyo kapısında göründü Timuçin. Başını çevirip ona baktığında Eren nefesinin kesildiğini hissetti. Beline bağladığı kısa havlusu vücudundan süzülen damlalara engel olamıyordu. Tıpkı bir heykel tıraşın elinden çıkmış güzellikteki vücudu ve uzun bacaklarıyla oldukça tapılası görünüyordu. Başına attığı diğer havlusuyla saçlarını kurulamaya başladığında başını çevirdi Eren. Aptal mıydı? Ne diyordu o öyle? Yatağın ayak kısmından dolaşarak karşıdaki tek kişilik koltuğa öylece oturdu kuzgun ve gözlerini açarak tavanı izlemeye başladı Eren. Odada ki tek ses kendisini sürekli yenileyerek değiştiren teybin sesiydi.

"Neden bu kadar sessizsin Timuçin?" Diye sorduğunda Eren, başını çevirip yüzüne baktı. Timuçin gözlerini devirirken oldukça sıkıntılı görünüyordu. Bekledi ve kalkıp yanına yürüdü. Önüne gelerek iki bacağını açıp başını eğdi. Perçemleri gözlerine düştüğünde parmaklarını uzatıp Timuçin'in çenesini kaldırdı ve bakışlarını kendi yüzüne çevirdi. "Neden konuşmuyorsun? Benle birlikte olmayacağını söyledin. Beni görmezden geleceğini değil. Senden bir şey beklemiyorum, buraya Kaan için geldiğinin farkındayım. Beni ne olarak gördüğünü bilmem ancak sen benim yol arkadaşımsın. Ve neyin olduğunu bilmek hakkım. Sorun benle yalnız kalmansa..." Daha tamamlayamadan sözünü kesti kuzgun.

"Ne... Bu kadar bencil misin? Bana diyorsun ama sende en az benim kadar karşındakinin ne hissettiğinden habersizsin. Benim tek sorunum senden mi ibaret? Her şeyi üstüne alınıp durma." Derken başını çevirdiğinde Timuçin, kaşlarını çattı Eren.

"Genelde tüm dertlerin benden ibaretmiş gibi konuştuğundan sordum. İyi o halde, bir derdin yoksa en iyisi uyumak. Artık sende uyur musun yoksa suratını duvara çevirip somurtur musun bilmem." Deyip yatağa geçerek uzandı ve gözlerini kapadı Eren. Yaklaşık bir dakika içinde:

"Boğulacak gibiyim." Dedi Timuçin. O zaman gözlerini açtı ve başını çevirip ona baktı Eren. "Yapamıyorum bilmiyormuş gibi yapamıyorum. Umurumda değilmiş gibi yapamıyorum artık. Onu tekrar bulduğumda yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyorum. Sen, sen muhtemelen fark etmedin ama onun gözlerinde ki o acıyı gördüm ben. Yıllar önce apar topar gitti bu ülkeden Kaan. Bana ne olduğunu söylemedi bile. Yıllarca birlikte gülüp eğlendik ama o bir gün öylece, hiç bir şey söylemeden gitti ve yıllar sonra hiç bir şey olmamış gibi döndü. Tıpkı ben gibi, güçlü görünen bir korkak. Yırtıcı,tehlikeli ama acısını içinde yaşayan bir sadist. Neden kaçtığını anlıyorum. Bana neden söyleyemediğini de. Ama bana, bana aşık mıydı yani? Bu saçma. Bu, bu çok saçma...Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Onunla karşılaştığımızda ne söylemem gerektiğini de bilmiyorum. Ben, ben..."

"Kaçacak mısın?" Dedi Eren. O vakit yüzüne baktı Kuzgun. "Bir daha onu görmeyecek misin yani? Ya bir gün bir yerde karşılaşırsanız? O zaman ne yapacaksın? Hiç bir şey olmamış gibi konuşacak yada onu tanımıyormuş gibi mi davranacaksın?" Dediğinde Eren, sessiz kaldı Timuçin. "Eğer tanıdığım sen isen. muhtemelen kaçarsın değil mi? O yokmuş gibi davranırsın. Kolay yolu seçersin değil mi Timuçin? Karşındakinin durumunu düşünmek senin tarzına pek uymaz."

"Kapa çeneni."

"Kaan şuanda kafayı yemiş olabilir. Ama artık duygularından kaçmıyor. Onlara dört elle sarılıyor. Diğer yolun doğru olmadığını anlayıp, yapması gerekenin bu olduğuna karar vermiş. Sanırım bu yüzden söyledi sana. Belkide kafanı karıştırıp peşine düşmeni engellemek için yaptı. Belkide seni tanıdığı için yaptı. Sandığımdan daha zeki bu Kaan denen çocuk." Derken isterik bir gülümseme attı. Bir dizini kendine çekmiş, sağ eli hala alnına dayalıydı Eren'in ve öylece tavana bakıyordu. Bir dakika içinde yatakta bir kıpırtı hissettiğinde başını çevirmedi. Zira kuzgunun yanına geldiğini biliyordu. Timuçin de sırt üstü yattığında gözlerini kıstı ve derin bir iç çekti.

Ölümcül Saplantı (+18)Where stories live. Discover now