SAFİR | 2. BÖLÜM

En başından başla
                                    

"Belki de," dedim duraksayarak.

"Bu tablo yanlış kişinin odasındadır." Kafamı yana yatırarak Deirdre'yi süzmeye devam ettim.

"Belki de ben bu hikayeye uymuyorumdur ve başkasının rolünü çalmışımdır." dediğimde boş gözlerle bakmaya başlamıştım.

Lacivert neden bahsettiğimi biliyordu.

"Deirdre bir hikayeden veya rolden çok daha öte, çok daha özel." dedi bana bakarak. Bakışlarını takip etmesem de, tenimi arşınlayan soğuk ürperti ve karıncalanma hissi, gözlerinin bende olduğunu anlamama yetiyordu.

"Ve tam da olması gerektiği yerde." dediğinde sesindeki tehlikeli tını tenimde gezinen ürpertiye savaş açmış, derimin altına yerleşen buz tabakasını ateşiyle eritmeye başlamıştı.

Aniden ona dönüp, donuk gözlerime sakladığım fırtınaları serbest bıraktım.

"Peki, ben şu anki hikâyenin neresindeyim James?" diye sordum yükselen sesime engel olamayarak. Sofia hala burada mıydı bilmiyordum ama umurumda da değildi. Zihnimden kovup ertelediğim tüm kavgalar yine dilimin ucuna gelmiş zehrini dudaklarıma sürüyordu.

"Neden sana her sarıldığımda, her Allah'ın cezası savunmasızlığımda başka bir engelle karşılaşıyorum?" İfadesizliğimi sakladığım siyah pelerini üzerimden atıp, ayaklarımın altında ezmeye başladım."Beni önce iyileştiriyorsun James, sonra alay eder gibi, yeni temizlediğin yaraların üzerine asit döküyorsun!"

Söz konusu asitin Sofia olduğunu anlayacak kadar zekiydi. Hatta beni o kadar iyi tanıyordu ki, sözümü kesmeden bir süre daha zehrimi akıtmama izin verdi. Bakışları yine acının esiri olmuş harelerini açıkta bırakıyordu. Kararsızdı. Ayaklarımın altında ezilmekte olan ifadesizlik pelerinini üzerine geçirip soğukluğunu tattırmak ya da iyileştiricim olmaya devam etmek konusunda kararsızdı.

"Sofia'ya ben söylemedim." dedi sesini düz tutarak.

"Ama beni çok iyi tanıyor ve bir şeylerin ters gittiğini anlayıp buraya gelmiş."

Derin bir nefes çekti. Yine, beni de bu nefesle çekmesini diledim içten içe. Odada dağılan kokusu zaten karışık olan aklıma iyi gelmiyordu.

"Sofia bu hikayenin neresinde peki?" diye bekletmeden sorduğumda kaşları çatıldı.

"Sofia benim geçmişim Beren. Tek ailem. Seni yüzüstü bırakamayacağım gibi onu da bırakamam. Her şeyden önce bu ekibin bir parçası ve sırf lider olduğum için onunla ilgilenmek zorundayım."

Gözlerimin dolduğunu görünce, kapıya yaslandığı pozisyonunu terk ederek bana doğru ilerlemeye başladı ve zarif bir hareketle yatağın kenarına oturdu.

Sofia konusunda benciliğimden bir türlü kurtulamıyordum. Bana karşı art niyetli ya da samimiyetsiz tek bir davranışına rastlamasam da Lacivert'in hayatındaki hakimiyeti tüm önyargılarımı bariyer gibi gözlerim önüne diziyor, görüş açımı engelliyordu. Dudaklarıma değen tuz tadı yine gardımı gözyaşlarına teslim ettiğimi gösteriyordu. Sakinleşmek içim gözlerimi kapadım.

Kadife teni, soğuk elime değdiğinde ortaya çıkan akım aklımın oyunlarından biri olabilirdi.

"Burada olmasını ben istemedim Deirdre. Bu hikayede herkesin rolü belli ve Sofia'nın rolünü öylece karalayamam."

Bu sözleri içtenlikle, beni kırmamaya çalışan bir tonla söylemişti.

Gözlerimi kapalı tutarak derin bir nefes aldım. Haklı olduğunu biliyordum. Bir çocuk gibi davranıyor ve sırf kıskançlığım ve kendi rahatsızlığım yüzünden Sofia'yı görmek istemiyordum. Bu gerçeği bile bile kabullenmemekte de diretiyordum.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin