HAYATIMIN PUSULASI

10.4K 389 38
                                    

HAYATIMIN PUSULASI - TANITIM


Kar tanelerinin düştüğü aynaya yansıyan görüntü genç kızın eseriydi ama gurur duymuyordu ve canı yanan yine o olmuştu, hep canı yanan o'ydu. Zehir yeşili gözlerini aynadan ayırırken içindeki yıkıntının yeni oluşturmaya çalıştığı güven olduğunu biliyordu, okulun çıkış kapısına bakarken kaskının gözlerini koruyan özel camını indirdi.

Sesi bir müzik aletinin kulaklara bıraktığı gibi bir etki bırakan motor sesi bahçeye yayıldığında genç kız bir daha gelmemek üzere okulundan çıkmıştı. Arkasında bıraktığı eserini yapmasının sebebi artık canının yanmasına tahammülü kalmamış olmasıydı.

Biraz önce yaptığı eserinden sonra yaşayacakları genç kızın canını çok yakacaktı ama haberi dahi yoktu. Haberi olsada yapardı, çünkü kör olarak yaşamak ona göre değildi.

Bir başkasının sevgisini kazanmak için aylarca genç kızı sevmiş gibi yapan genç adamın gözlerine bakmaktan çekinmişti, ilk kez birinin gözlerine bakmaktan çekinmişti babası dışında. Genç adamında gözlerine bakmaktan çekinmesinin asıl sebebi buydu, babasının gözlerine benziyordu gözleri.

Sevgi için bazı davranışları hoş görebilecek kalbe sahip olsada tüm okulun onları düşman olarak gördüğü kızı hoş görecek değildi. Yaptığından pişman değildi ve asla olmayacaktı, sadece çocukluk arkadaşlarının yanından ayrılmak üzüyordu. Onu sevmeyen babasının yeni açtığı fabrika için taşınacak ailesiyle beraber gidecekti, çünkü gidiyorum demişti ve sözünden dönmezdi.

O, Şimal Cebesoy'du. Kendisini sevmeyen, ülkede en iyi motosiklet markasının sahibi olan Poyraz Cebesoy'un kızıydı.

Motosikletlere olan özel ilgisi ve yeteneğiyle fabrikalarında üretilen motosikletlerin çizimlerini yapıyordu. Geçtiği yollarda insanların hayran bakışlarını toplayan motosikleti genç kızın doğum günü için kendi çizdiği özel tasarımdı.

Yaptığı ani fren kar tanelerinin birleşerek çamur oluşturduğu asfaltta motosikletinin tekerleklerinden postallarına çamur sıçramasına sebep olsada umursamadı. Başındaki kaskı çıkarmadan zehir yeşili gözlerini koyu gri bulutların istila ettiği gökyüzüne kaldırdı, kar taneleri kaskının camına düşerek eşsiz şekillerini sergilediklerinde dolgun dudaklarının sağ ucu belirsiz bir şekilde havaya kıvrıldı. Ciğerlerine çektiği derin nefesin bir nebzede olsa içini rahatlatmasını istiyordu, yavaş ve sakince verdi.

Abisinin yanında kalmayı düşünürken şimdi gidecekti, tanımadığı insanların arasına ve en önemlisi kendisini sevmediğini, her fırsatta gözlerindeki öldürücü zehirlerle sunan babasının yanına.

Bilemediği kendisini gerçekten seven biriyle tanışacağıydı. Sevmeyi, sevilmeyi bilmeyen genç kıza ikisini de öğretecek biriyle...

O, Aybars Yalım'dı. Ve kesinlikle sıradan değildi.

Onlar freni tutmamış motosiklet kazası sebebiyle tanışacaklardı ama aslında çoktan taşınıyorlardı...


ŞEVVAL YELEN


HAYATIMIN PUSULASIWhere stories live. Discover now