56

3.9K 413 24
                                    

Yazardan; 

İlk demek, önemli demektir ve herkesin hayatında önemli olan ilkler vardır. Hep ilk yorumu, ilk vetoyu verecek olan okuyucularımı merak ettim. Kimler olduklarını biliyorum. Ama sonra fark ettim ki kalbim iki eşit parçaya bölündü. İki eşit parça diyorum lan!

İlk dört (Her veto or yorumlarında bana deli dansı yaptıran dört okuyucum...) ve sadece okuyup kim olduklarını bana çaktırmayan hayalet okuyucularım. Hepinizi merak ediyorum. Hepinizi seviyorum ve...

Çok mu konuştum ne?

Yine çenem açıldı görüyor musunuz? Tamam. Sustum. İyi okumalar Sihirli evlatlarım :)

NOT: Ve... yi tamamlamama izin verin pleasee.

Ve...Nutellama bile sizi anlatıyorum. Çok mu deliyim? Biraz. Belki kafa tasım çatlak olabilir :D Ama bu çatlak sizi seviyorrr....:)

...

Uyandığımda kıyafetlerimle uyumuş olduğumu gördüm. Anında gözlerimin önüne bir çift kahverengi göz geldi. Kalbimde bir yerde inanılmaz derecede büyük bir korku vardı. Kellen'ı kaybetme korkusu.

Yataktan kalktım.

Gidip yüzümü yıkadığımda boynumda kolyemin olmadığını gördüm. Onu düşürmüş müydüm acaba?

Kolyeyi bulmam gerekiyordu. Tılsım olmasından ziyade onu bana Ryan vermişti. Hemen gidip etrafa baktım. Nereye düşürmüştüm ki? Yatağın çevresine bakarken bir kağıt buldum.

Bu da nereden çıkmıştı? Sonra bunun, Tome'nin getirdiği yer yön kağıdı olduğunu hatırladım. Melike'ye vermeyi tamamen unutmuştum. İçimden bir ses Prof. Alr'ın yanına gitmem gerektiğini söylediğinde kağıdı da Melike'ye vermesi için ona verebileceğimi düşündüm. Kağıdı komodinin üzerine bırakıp kendi yer yön kağıdımı ararken çantamdan yükselen sesi duydum. Gidip alırken çantamı düşürdüm ve aptal çantanın içindeki her şey yere döküldü. Neyse ki Evren'in fotoğrafını bulmuştum.

"Efendim Evren?"

"Ne yapıyorsun?" Sesi çocuksu çıkıyordu.

"Şey, oturuyorum sen?"

"Biz de Stephen'la tiyatroya gitmeye karar verdik. Üç tane bileti varmış ve senin de gelebileceğini düşündü" Saate baktım.

"Sera nerede?"

"Sinemadan sonra gitti. Annesi çağırdı" Biraz düşündüm.

"Sinemanın ardından tiyatro biraz şey olmaz mı?" Şey de ne demekti şimdi?

"Sen sinemaya gelmedin nasılsa. Hem tiyatroyu hiç görmediğin için senin de gelebileceğini düşündük" Tiyatro da yeryüzündekinden farklıydı anlaşılan.

"Mmmm...şey. Olabilir"

"Yuppi...O zaman hemen hazırlan. On dakikaya oradayız"

"Yarım saat yapsak şunu?"

"Süs biberi!"

Güldüm ve yarım saat sonrası için anlaştık. İlk önce Prof. Alr'ın yanına gitmeliydim. Yerden çantamın içini toplarken düşen günlüğümü de çantamın içine tıkıştırdım. Yer yön kağıdını aldım ve işim bittiğinde beni okula götürmesini söyledim.

Her yer bembeyaz oldu. Kağıt beni ışık hızıyla götürürken saniyenin üçte birlik süresinde götürmem gereken kağıdı yanıma almadığımı fark ettim. Üstüne üslük en son komodinin üzerinde o kağıdı görmemiştim. Acaba çantam düşerken...

SİHİR-KARANLIK ŞATO-Where stories live. Discover now