♣️5♣️ Bela Olacaksın!

En başından başla
                                    

"Git!" kaşlarım havalandı, bu kadar çabuk mu pes etmişti yani? Söyledikleri cümleler tutarsızlaşırken kapıya doğru bir adım attım. Diğer adımlarımda ilk adımımı takip derken kısa bir süre sonra kaçak geldiğim yolu rahat bir şekilde gitmiştim. Önce salona oradan da bahçeye çıktığımda derin bir nefes verdim.

Artık özgürdüm!

***

Evden dışarı adımımı attığımda yüzümde hissettiğim soğuk rüzgâr ile derince bir nefes aldım. Soğuk havaları sevmezdim, genellikle yaz havası tercihimdi. 24 saat içerisinde o kadar bunalmıştım ki bir an önce buradan gitmek istiyordum. Bahçeden koşturarak çıktığımda arkamdan gelecekler diye ödüm kopuyordu. Gerçi gitmeme de nasıl izin vermişlerdi bilmiyordum. Evden uzaklaşırken hissettiğim mutluluğun tarifi yoktu.

Sanırım yarım saate yakın bir süredir yürüyordum. Orman yolu o kadar uzundu ki, bacaklarım kırılma noktasına gelmişti. Üzerimde ki kazağım bile bu havada beni ısıtmıyordu. Ellerim donmaya başlamışken karşımda gördüğüm araba ordusu ile gözlerim kocaman açıldı. Karan arabanın kaputuna oturmuş öylece bana bakıyordu.

Şuan da bunun şaka olmasını diliyordum. Kesinlikle bugün 1 Nisandı! O bana gülümserken kaslarım ağrıma noktasını geçtiği için daha fazla dayanamadılar ve yere kendimi bıraktım. Omuzlarım umutsuzlukla çökerken bana doğru yürüyüp önümde diz çöktü. Gözlerine baktığım da kolumu kavramıştı.

"Kalk." Kollarımı kavrayıp beni kaldırırken omuzlarından destek aldım.

"Gitmek istiyorum." Savsak adımlarla yürürken bana destek veriyordu.

"Gideceksin ama şimdi değil."

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. O doğrudan karşıya bakarken arabanın yanına gelmiştik.

"Arkadaşlarım."

"Merak etme. İyi olduğunu biliyorlar. Geçici bir süreliğine uzaktan akrabanda kalacaksın."

"Ama?" dediğimde arabaya binmiştik.

"O zamana kadar ne yapacağım?"

"Söylemiştim." Araba çalışırken kahveliklerini üzerimde dolaştırıp rahatça arkasına yaslandı.

"Ben" diyerek derin bir nefes aldığımda bakışlarını benden kaçırdı.

"Bu zorbalığın neden? Sana gördüklerimi kimseye söylemeyeceğimi söyledim. Hem söylesem ne olacak? Kim bana inanır? Senin gibi güçlü birisi bunu örtbas edemez mi? Yani diyelim ki ben polise ötersem?" bakışları bana doğru kaydı ve gülümsedi.

"Senin gibi zeki bir kadının bunu yapmayacağını biliyorum." 

"Nereden biliyorsun? Beni tanımıyorsun bile?" dudakları gerildi, gülümsediği için gerilen dudakları yüzünden şaşırmıştım. 

"Orası da bende kalsın ama madem ne yapacağını merak ediyorsun. Sana söylediklerim dışında benimle iş birliği yapabilirsin. Böylelikle sana olan güvenim de artmış olur, yolumuz da kısa bir süre içinde ayrılır. Ne dersin?" aramızda kısa bir sessizlik oldu. Bu süre zarfında da evin önüne geldiğimizde derin bir nefes bıraktım. Bu soğukta yarım saatlik yürüdüğüm yolu beş dakika da gelmiştik.

"Kuryelik yapabilirsin?" 

"Anlamadım. Hem siz hemen önüme nasıl geldiniz? O kadar yol yürüdüm! Yanımdan geçseydiniz görürdüm." şoför önümüzdeki yolu gösterdi. 

"Dolaştık."

"İn şimdi, evde konuşalım."  Birkaç saniyelik sıcaklıktan sonra tekrar soğuk havaya çıkmam ile ürpermiştim. Birlikte bahçeye girdiğimizde hizmetli kadın kapıyı açtı.

"Kimse bizi rahatsız etmesin, konuşacaklarımız var." yukarıdaki çalışma odasına çıktığımızda arkasından tekme atmamak için kendimi zor tuttum. 

"Muhtemelen tekme atarsan Alex'in akşam yemeğinde bacaklarına veda etmek zorunda kalırsın." Gözlerim kocaman açılırken bana döndüğünde arkasında olduğum için bedenim bedenine çarpmıştı. Burnumun ucu yamulurken halime sırıttı.

"Sen?"

"Hadi gel." birkaç saniye sonra odasından içeri girdiğimizde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Burası harika bir kütüphaneydi. Gözlerim etrafı tararken odanın içindeki diğer eşyalara bile bakamamıştım. 

"Kitap okuyacak birine benzemiyorsun." 

"İnsanları dış görünüşü ile yargılamamalısın." bu sefer ben gülmüştüm. Karşılıklı koltuklara oturduğumuzda omzunun arkasındaki bir kitap dikkatimi çekmişti. Oğuz Atay'ın kitabı gözüme çarparken bakışları kitaba baktığı yere kaydı. Kitabı alıp bana uzattığında gördüğüm basım yılı ile çığlık atma noktasına geldim. 

"İnanamıyorum! İlk basım yılına ait kitap bu?" kitabı büyük bir mutlulukla ona doğru salladım. Kaşlarını çatıp halime bakarken hafifçe bir tebessüm etti. 

"İstersen senin olabilir." Gözlerim heyecanla parlarken arkasına yaslanmıştı. 

"Konumuza dönmek gerekirse" diyerek derin bir nefes aldı sonrasında da konuşmasına devam etti.

"İstediğim tek şey o akşam gördüğün adamdan bilgi almak."

"Peki, bunu nasıl yapacağım?" 

"Kuryelik yapabilirsin, onun şirketinde çalışabilirsin. Daha bir çok seçenek var öyle değil mi? Şimdi burada bir plan kurarız, sen ne istiyorsan o şekilde yaparsın." kaşlarım havalandı. Bana bırakmasına şaşırmıştım ama söylediği şeyler de yapılabilecek bir şeydi.

Kısmen yani! 

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen (:

IG: busellannhikayeleri 

Karanlıktan Gelen Aşk |Mavi ve Aşk Serisi1|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin