GİRİŞ |İYİ OKURLAR|

En başından başla
                                    

Peki, ben nasıl biri miyim?

Hayatı eğlencesine yaşayan, bugünü her zaman son günü gibi gören, kimseye eyvallahı olmayan, çabuk sinirlenen aynı zamanda çabuk siniri geçen. Sevmeye karşı ilgisi olmayan, bazen Kardeşlerim bana duygusuz insan deseler de içinde duygu besleyip dışarıya yansıtamayan birisiyim.

BEN ASLAN KARA'YIM

********

Adana'dan Ankara'ya bir otobüsün gelmesi en fazla ne kadar sürebilirdi ki? Tam on bir saattir bekliyorum. Kapının önünde ceza evinden çıkan çocukların ailesinin yaptığı şenlikleri izliyordum.

Yavaş yavaş yanıma bir asker yaklaştı

"Burada böyle duracağına git biraz uyu, işkence ediyorsun kendine on bir saattir.

"Yeterince uyudum, bir yıl" jandarma söylediğim şey karşısında gülümsedi.

"Sigara kullanıyor musun? Vereyim de iç, bir yıl için hediyem olsun sana" içeride sigara kullanmak kesinlikle yasaktı, satışı yok ve yasak.

Dumanı içime çekerken sanki ilk defa içiyor gibi hissettim kendimi. Aslında ceza evinde arada sırada gardiyanlardan alıp içiyordum ama şimdi daha çok farklıydı. Sigarayı bitirdikten sonra yere atıp ayağımla ezdim. Rahatlamıştım. İyi gelmişti, eyvallah asker!

Bir saat sonra dayımı otobüsten inerken gördüm, sonunda. Dayım jandarmaya gidip teslimi mi aldıktan sonra dışarıya çıkmama izin verdiler.

"Nasılsın bakalım oğlum? "

"Nasıl olabilirim dayı?" dediğime dayım yüz ifademden anlamış olacak ki

"İyi olacaksın, başka seçeneğin yok oğlum" dayım ne kadar bana iyi davransa da o kullandığı kelimelerin altında neler yattığını biliyordum.

Olmak zorundasın, olmazsan belan olurum. Dayım, onu çok iyi anlıyordum. Benim sürekli onun gençliği olduğumu söylüyordu.

Otobüse binmeden önce dayımın eski dostlarının yanına uğradık, Kızılay caddesi...

Bu kadar insan içine çıkmayalı çok uzun zaman olmuştu, alışacaktım. Önümde daha çok zaman var, nede olsa o sikik yere dönmeye niyetim yok bir daha. Dayımın arkadaşları yemek yemeden yollamayacaklarını söylediler, ben bir an önce memleketime gitmek istiyorum ama bir yemekte güzel gider, karnım gurulduyordu. Dayanabilirdim, asıl önemli olan dışarıda yediğim ilk yemek olacağı.

Bir restauranta girip güzelce yemek yedik, ben daha çok yamyam gibi oldum ama umurumda değil. "Afiyet olsun, iyi yedin" dayımın arkadaşının gözüne çarpmış olmalıydı. "Eyvallah sağ olasın."Yemeğimizi de yediğimize göre kalkalım artık. Hadi dayı kalk şu masadan. "Neyse yeğenim yerinde duramıyor, bize müsaade Sedat"

"Müsaade senindir Oğuz abi"

Dayıma herkes abi diyordu. Eğer onun küçüklüğüysem, bende öyle olacak mıyım acaba?

AŞTİ'ye geldiğimizde en yakın Adana otobüsüne bilet kestik. Bizim ailevi durumlarımız çok iyi olsa da, dayım paranın fazlasını sevmiyordu. Doğal olmayı istiyordu. Bu yüzden beni almaya arabasıyla değil, otobüsle gelmişti.

Otobüs hareket ederken pencere kenarında yavaş yavaş terminalden çıkmamızı izliyordum. Kurtuluyordum siktiğimin şehrinden. Galiba bir beş yıl Ankara'ya gelmezdim.

Camdan ardı ardına geçen tabelaları izlerken gözümün yavaşça kapandığını fark ettim. Çok yorgun düşmüştüm. Ne kadar uyumak istemesem de uykuya yenik düştüm. Gözlerim kapanıyor. Mağlup olmak bana göre değildi ama uyku yendin beni.

Galip sensin!

Gözlerimi açtığımda Adana'ya daha varmamıştık. Dayımdan telefon ve kulaklığı istedim, galiba hiç uyumamıştı. Kulaklığı takıp telefondan güzel bir müzik seçtim, stresli olduğum zaman iyi geliyordu ve ben şu an çok stresliydim. Halen Adana'ya gelmedik!

İlk görünen tabelayı okuduğumda biraz sakinleştim.

ADANA 5 KM...

Müziği dinlemeye odaklanmışken, lastiklerden sesler gelmeye başladı. Gişelere giriyorduk. Adana. Sonunda.

Gişeleri geçtikten sonra müzik dinleyerek yolları seyretmeye devam ettim, güzel memleketim, hiç bir şehre değişmem, bakalım bıraktığım gibi mi duruyor? Yoksa değişmiş mi.

5 dakika sonra otogara giriş yaptık. Camdan bekleyen kuzenlerimi gördüm, yüzümün yine gülümsemesine yol açan ikinci şey bu. Tekrar güldüğüme göre bugün bayağı bir iyi geçecek.

Otobüsten indikten sonra büyük kuzenim Kutlu'nun sarılmasına engel olamadım.

Yapma şunu Kutlu yapma.

Onun bırakmasıyla ardından küçük kuzenim, Meriç "Sen orada saçını kestiriyorsun, bende burada saçımı kestirdim. Sen öyle ben böyle olmazdı." dedi.

Bir garip oldum, çok garip. Hoş geldin faslı geçtikten sonra kuzenlerime bakarak "Bir an önce eve gidelim. Bir an önce" dedim. Adana'ya geldik, sıradaki hedef ev!

BEN GELDİM ADANA, BEN GELDİM.

Arkadaşlar yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, düşünceleriniz önemli. Yazar Aslan, okur SİZLERSİNİZ.

Teşekkür ederim

SOSYOPATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin