Tesisat Ağı

55 1 0
                                    


                          -Bu kısa hikaye 20.06.2014 tarihin de Seçkin Durası tarafından oluşturulmuş olup, telif hakları korunmaktadır. Tek kopyası Mobidik.com e-kitap adresinde "Tesisat Ağı" adıyla toplam 21 sayfa olarak yayınlamıştır.-

- Pdf formattan aktarım yapıldığı için bu hikaye içerisin de wattpad kaynaklı yanlış imla kullanımı oluşmuş olabilir.-

Kitap için: mobidik.com/e-kitap/5086/tesisat-agi

Yazar Profili: mobidik.com/kullanici/870/seckin-durasi

-03.10.2018 tarihinde tekrar düzenlemiştir.-



  Tesisat Ağı 

      Önce soğukluğu hissettim. Loş ışığın altında gözlerimi zar zor açtım. Yerde hareketsizce yatıyordum. Soğuktu ve kısa bir süredir yerde yatıyor olmalıydım, belimde ki ağrının şiddeti fazlaydı. Peki neredeydim? Oturduğum yerden etrafı incelemeye başladım. Eski evlerin bodrum katlarına benzeyen bir odadaydım. Hiçbir şey hatırlayamıyordum. Aklımda binlerce soru birikmeye başladı. Nasıl gelmiştim buraya? Birisi mi getirmişti? Kendime baktım ama anormal bir şey gözükmüyordu. Kolum ve belim çok ağrıyordu. Sorularla boğuşurken ayağa kalktım. Başım o kadar şiddetli ağrıyordu ki, uykusuz gecelerin ertesi gününde yaşadığım yankılanmalar vardı. Hatırlamaya çalışıyordum ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Beş metre karelik odanın içerisinde ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Duvarların rutubetten sıvası dökülmüş. Hayatında avize görmemiş lamba, ömrünü tamamlarken son kez benim için yanıyordu. Yarı karanlık odanın kilidi kırılmış tahtadan kapısına doğru yöneldim. Yavaşça koluna dokunduğum kapıyı araladım. Karşımda beş adımlık küçük bir hol ve sonunda merdiven basamakları beliren kısa bir koridor vardı. Birisi olabileceği şüphesiyle ağır adımlar atıyordum. Bu holde ki lamba da, odadaki gibi loştu. Etrafını ancak karanlıkta uzun zaman kalan biri görebilirdi. Merdiven basamaklarının başına gelmiştim. Eğer yukarıdaki kapının altındaki açıklıktan beyaz renkte kuvvetli bir ışık parlamasaydı, merdiven basamaklarının nerede bittiğini görmek imkansızdı. Bir an tereddütte kalmıştım. Orada mutlaka biri olmalıydı. Sopa, cam herhangi bir şey aradım ama bulamadım. Kendimi cesaretlendirecek hiçbir kelime aklıma gelmiyordu. Kalp atışım artmış, soluk alıp verişim hızlanmıştı. Basamaklara yavaşça attığım her adım beni daha da heyecanlandırıyordu. 

      Merdivenin ortasına doğru gelirken aklımda görüntüler belirmeye başlamıştı. Basamakları çıkarken ne olduğu hatırlamaya çalışıyordum. Basamaklar biterken bu merdiven tanıdık gelmeye başlamıştı. "Ben buradan düşmüştüm!" Nasıl olmuştu? Hafızamı zorlarken kapının önüne kadar gelmiştim. Bir an da her şeyi hatırlamaya başlamıştım ki, kapı karşı taraftan açıldı. Işığın sırtına çarptığın da oluşan gölgesi yüzüme düşüyordu. Ters ışıktan yüzünü göremiyordum. Soluksuzca ona bakarken, kapıyı sonuna kadar açıp. "Koş!" dedi. 

                                                                                                             -1-  


                                                                                                               *

    Sonbahar yapraklarının kaldırımı örttüğü, rüzgarın kıskanıp gürlediği bir sabahta, iki yakamı birbirine kenetledim. Sol elim çantamın kolunda, sağ elim cebimde boş sokaklarda yürüyordum. Unutmamak için sürekli tekrarladığım "Nilüfer Sokağı'na" en sonunda ulaşmıştım. Cebimde buruşmuş kağıda bir kez daha baktım. "Numara 5" olduğunu ilk öğrendiğim de sokağın başında sanmıştım ama burada binaların bahçeleri çok genişti. "Cadde gibi sokak yapmışlar." dedim. Biraz daha sokağın içerisine doğru ilerleyince aradığım binayı bulmuştum. Bahçe kapısı önünde biriken yaprakları dışarı atarak rüzgar ile savaşan bir yaşlı adam gördüm. Amca yakınlığı hissiyatı uyandırmıştı bende. Yılların zamanla yaşlandırdığı yüzünde sevecen bir ifade vardı. Bekçi tipi yoktu, daha çok emekliliğinde meşgale arayan birine benziyordu.

Tesisat AğıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin