Giriş

19.6K 1.1K 279
                                    

Kısa bir giriş oldu biliyorum. Olayı kavramanızı istedim sadece. Bir kesit olarak da düşünebilirsiniz. ^^

Günün ilk ışıkları yanmadan yataktan fırladım. Vücudum tıpkı bir çalar saat gibiydi. Bir gün olsun aksatmadan aynı saatte uyanıyordum.

Rutin işim olan banyoya girdim ve yüzüme su çarptım. Gözümdeki çapak temizlense yeterdi değil mi? Yüzüme önem vermeye ihtiyacım yoktu sanırım. Banyodan çıkıp ışığı yaktım, dolabın karşısına geçtim. Boyum kadar olan hırkaya, aynadaki zavallı halime baktım. Dün giymiş olduğum bol eşofman takımıyla uyumuşum. Ne de güzel ama. Tırnaklarımla omzuma gelen kısa sarı saçlarımı taradım. Babaannemin isteğini yerine getirmeye çalışsam da gerçek ortadaydı. Yüz çıkıntılarımdan tut, vücut ölçülerime kadar kızdım. Bir de bunu babaanneme anlatmak mümkün olsaydı. Sahi babaannem demişken...

Hemen karşımda duran odanın içerisine daldığımda babaannemi derin uykusunda buldum. Horultusuna bakılacak olursa güzel rüyalar görüyordu. Uyandırmaya kıyamazdım ki. Eh, sağlığı uykusundan bir kat daha önemliydi. Minik adımlarla yanına yaklaşıp, nazikçe omzundan dürttüm. "Babaanne" dedim fısıltıyla. Babaanne omzundaki elimi tutup sertçe boşluğa fırlattı. O inatsa bende inattım. "Babaanne" dedim bir kez daha. Sesim öncekinden yüksek çıkmıştı. Babaannem sadece "Hı?" dedi. Bu da rutin işimdi. Koca kadını uyandırmak. Son kez seslenmeden önce nefesimi tuttum. Bu sefer uyanacağını biliyordum. "Babaanne!" diye bağırdım tüm gücümle. Gözlerini aralamasıyla cevabı bir oldu.

"Ne var be?! Sağır yok karşında." Tontoşumun huysuzluğunun verdiği mutlulukla otuz iki diş sırıttım. Yanı başında duran ilaç kutusuna uzandım, bir bardak da su doldurdum.

"İlaç vakti" Babaannem uyku sersemiyle yattığı yerden belini tutarak doğruldu, uzattığım ilaçları tek tek ağzına attı. Boğazından aşağı ininceye dek pür dikkat izledim. Ancak böyle rahat edebiliyordum. Tontoştan ses seda çıkmayınca konuştum. "Kahvaltıyı hazırlayayım mı hemen? Aç mısın?" Sorularım sonsuza dek sürebilirdi. Uykulu halimle ancak bu kadar olabiliyordu. Babaannem başını iki yana salladı.

"Okul saatin gelmedi mi oğlum?" Bu doğruydu. Bir süredir onun biricik erkek torunuydum. Hilal değil, Halil'dim. Kabullenmekten başka bir yolum yoktu şimdilik.

"Daha dört saatim var babaanne" dedim huzursuzca yerimde kıpırdanırken.









AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin