37. Bölüm "Ne olur Aç Gözlerini Beni Böyle Ağlatma Sevgilim."

Start from the beginning
                                    

"Yalvarırım Yağız'a bir şey yapmayın ne olur, beni alın ama ona dokunmayın." Diye hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Saçlarımdaki eller gevşeyip beni bıraktığında güçsüzce yere yığıldım. Başım yere düştüğünde çenemden tutan elleri her ne kadar itmeye çalışsam da çabam nafile bir uğraş olarak kalmıştı.

"Demek sana yapabileceklerimdense içerideki yavşak için gözyaşı döküyorsun ha?" diye çenemi iyice sıktı. Patronum senin bu halini görse ne derdi acaba? Eminim bu beyhude çaban onun hoşuna giderdi. Biliyorsun ki o; sadece karşısındakinin acısıyla beslenen bir adam." Dediğinde kimden bahsettiğini anlamıştım.

"Lütfen." Diye yalvardım adamın korkutucu gözlerine bakarak. "Lütfen beni patronuna götür ama Yağız'a bir şey yapmayın. Yalvarırım." Sarsılan bedenime aldırmadan karşımda acımasızca sırıtan adama yalvardım.

"Sadece seni değil ufaklık, sevgilini de patrona götürmek için emir aldık. O yüzden boşuna o güzel nefesini tüketme. Eymen, sevgilini ölü ya da diri ama seni kesinlikle canlı getirmemiz için bize bir servet ödedi." Dediğinde vücudum istemsizce kasılmaya başlamıştı.

Yağız'ın cansız bedeni bir an gözümün önünde belirdiğinde gözlerim kararmak üzereydi. Güçlü olmalıydım her zamankinden daha güçlü olmalı, kendimi bırakmamalıydım. Yağız bunlara izin vermezdi. Beni bırakıp ölüme tek başına gitmezdi biliyorum. O herkesten, her şeyden daha güçlüydü ve önünde kimseler duramazdı Eymen bile.

İçeriden bir el silah sesini daha duyduğumda bütün gücümü toparlayıp tırnaklarımı yüzümün dibinde sırıtan adamın suratına geçirdim. "Bana dokunma hayvan herif." Adam elindeki bıçağı bir anda düşürerek elini yüzüne götürdü. Yüzünde tırnaklarımın izi yol gibi olmuş kanıyordu. Anında yerdeki bıçağı kapıp ayağa kalktım. Vücudumda aniden salgılanan adrenalin hormonunun etkisiyle başım dönse de bir anlık afallama sonucunda kendimi toparladım. Yerdeki adam da anında benimle birlikte ayaklanmış tam üstüme gelecekken elimdeki bıçağı görüp hareketsiz kalmıştı.

"O bıçakla ne yapacağını sanıyorsun fahişe? Yüzüme yaptığın bu şeyin acısını burnundan fitil fitil getireceğim. Önce sevgilinin önünde seni sertçe becerip sonra da onunu gebermesini sana izleteceğim. Bunu fena ödeyeceksin diyerek elimdeki bıçağı umursamadan üzerime gelmeye başladı. Kalbim deli gibi atıyordu. İçerideki sesler kesilmişti. Yağız iyi olmuş olsaydı şu anda çoktan beni kurtarmaya gelmiş olurdu. Kalbimin, bu düşünce ile sıkışmasına aldırmadan üzerime gelen adama doğru elimdeki bıçağı acemice salladım. Bu hareketim adamı eğlendirmiş olacak ki pis pis sırıtmaya başladı.

"Hadi ama tüm yapabileceğin bu mu?"

"Yaklaşma bana. Yemin ederim bu bıçağı hiç düşünmeden sana saplarım anladın mı?"

Yanağından süzülen kan damlasını bir parmağıyla silip parmağını ağzına götürdüğünde midemin bulandığını hissetmiştim.

"Bu tehdidinden korkup geri çekileceğimi mi sandın yoksa?" diyerek hızla üzerime gelmeye başladığında geri geri giderken ayaklarımın mutfak tezgahına değmesiyle durdum ve yaşadığım panik duygusuyla bıçağı adama doğru bilinçsizce salamaya başladım. Bıçak koluna isabet etmiş olacak ki acı bir ses çıktı boğazından ama üzerime gelmeye devam etti. Gelişigüzel salladığım bileğimi ustaca tutuğunda ortaya bir çığlık daha koyarak onu uzaklaştırmaya çalışsam da nafile. Yüz kilodan fazla olan bu adamla baş etmek bana göre değildi. Bıçak elimden düşüp sert zeminde sesi yankılandığında ayağım ile onu olabildiğince uzağa fırlattım. Adamın yüzü gözü kan içinde kalmıştı ve bu pis kan onunla boğuşurken ellerime bulaşmıştı. Beni yakalayan kollarının arasında çaresizce çırpındım tırnaklarımı tekrar yüzüne geçirdiğimde beni tuttuğu gibi yere fırlattı. Sırtım ve başımın yere çarpmasıyla yüzümü acı ile buruşturdum.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now