Dilek'e

80 0 0
                                    

Olan biten her şeyin ardından vazgeçtim Dilek'den.Aramazsa aramayacaktım,sormaz ise sormayacaktım.Ona dair her şeyi görmezden gelecektim.Kalbime gene söz geçiremedim ve ona bir mektup yazıp gönderdim.Hemen yanınızda oturan bir kadına mektup göndermek için postaneye gittim.Öylesine uzaklaşmıştım ki artık ondan artık incitmekten korkuyordum.Artık kırılmak bir yana parçalanmıştım ve yeni bir acıyı kaldıracak gücüm yoktu.Yazdığım mektup ona her şeyi anlatmaya yetecekti.

Dilek'e...

Kalbine verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.Bazen insan sığamayacağı yerlere girmeye kalkıyor işte .Aksine hiçte huyum değildir biliyor musun?Davet edilmeden kimsenin kapısını çalmam.Gel gör ki, bu gönül işleri davet falan dinlemiyordu.Bir anda seviyorsun ve o kalpte kendine yer arıyorsun.Zamanla anlıyorsun o kalpte senin için ayrılmış bir yer olmadığını o zaman gerçekten kendinden geçiyorsun işte.Son zamanlarda iyice hassaslaştım,iyice aşık bir adam oldum.Sıkılmadığım bir kaç şey kaldı.En sevdiğim şeyden başlayacak olursam eğer,seni yazmaktan hala sıkılmadım,bir de Maltanadan.

Maltana deyip geçmeceksin.İçtiğimde bana verdiği o hazzı tahmin edemezsin.Tabi bir de leblebi vardı.Sakın leblebi deyip geçme.havaya atıyorum ve düşmesini bekliyorum.Bazen dişlerime çarpmadan dilime değerse ,beni sevdiğini düşünüyordum.İşte bu tam bir aptallık! Şunu da belirtmeden edemeyeceğim...Annemden sonra böylesine sevdiğim ilk kadınsın.Bunları beni anlaman için yazmıyorum.Bir yandan da anlaşılmak isteniyorum.Düşününce de anlamsız geliyor yaptıkların ve ben senin anlamsız hallerini bile seviyorum.

Aşk olmadan da yaşanır ama illa aşk vardır,olmaması mümkün dahi değildir.

kendini çok seven biridir mesela ve kendi ellerine aşıktır.O soğuk yüzlük kadın .Arabasının tasarımına aşıktır.Hiç aşktan anlamaz dedikleri adam.Üstünde pembe püskülü olan bir kaleme aşıktır küçük bir kız çocuğu.Mavi arabasına aşıktır üç yaşındaki bir çocuk,sahip olduğu onlarca oyuncak olmasına rağmen.

Aşk vardır.Kahveye aşıktır adamın biri,kahveyi içişi ne aşıktır bir kadının.Soğuk havalara aşıktır bir dede,çünkü hasta yatağında terlemeye tahammülü kalmamıştır.Sonra bir nine düşün,birilerinin kendisini kendisini dinlemesine aşıktır...

Bir çift eli tutmak değildir aşk.Uzun uzun sarılmakta değildir.Aşk kendini unutmaktır.Aşk tutamadığın elleri düşünmektir.

Belki sadece bir şarkıya aşıktır adam ve bir kadına.Ve o kadın sadece bir roman karakterine aşıktır.Adam şarkılar dinler kadının hayatına giremez.Kadın,adamlar bekler ama hiç biri bir roman karakteri kadar sevemez.

Ben senin roman karakterin olmak istedim.Kitaplarda okuduğun bir adam olmak istedim.Öyle bir aşka bile razıydım.Hayallerim,dileklerim sana koşarken hep yıkıldı.Haliyle biz olamadık.Bende senin canını yaka bilirdim.Seni üzebilirdim ama yapamadım.Seni sevdiğim için bunu yapamadım kapıları kapatıp hiç bir zaman gitmeye çalışsam da gidemedim.

ben sana aşığım ve bu aşk fazla sana.Ben artık bir cevap beklemiyorum.Gelirsen bekliyorum ama,gelmez isen çağırmıyorum.Kendine nasıl bakarsan bak.Üşüdüğünde battaniyelere değil de,seni seven bir adama sarılmak istersen ben gene buradayım.Seni seninle bırakıyorum.

içimden geçen her şeyi yazmıştım.Artık geriye kalan ne varsa bırakmıştım.İsterse gelir.Ben ne olursa olsun ona kucak açan bir adam olacaktım.

Günler günleri kovalıyordu ama Dilek Hanımdan ses çıkmıyordu.Okumuştu mektubu ama sessizdi.Karşınızda susan bir adam varsa ne kadar dil dökerseniz dökün onu yenemiyorsunuz.Hepten umudu kesmişken telefonuma gelen bir mesaj ile mutlu olmuştum."Kapıya iner misin, bende bir mektubun var"Mesaja cevap bile vermeden koşarak kapıya yöneldim.Pembe bir mektup vardı.Dilek'in en sevdiği renkti pembe.Mektubu alıp odamın yoluna koyuldum.

"Bazen okuyacaklarınız dan korkarsınız"

uzun süre zarfı açmadım.İçinden çıkacak mektup her şeyi bitirecekti.

Ahmet'e

Ben senin kadar güzel yazamam ama sırf sen o mektubu yazdığın için sana böyle karşılık vermek istedim.Belki bu mektuplar sayesinde bir birimizi daha iyi anlarız.

Hayatım boyunca hatalar yaptım ve hiç birinden şikayet etmedim.İnsanın kendi hatalarının bedelini ödemesi o kadarda yıpratıcı olmuyor.Sen benim hatalarımdan birisin Ahmet.Senden daha büyük bir hatam varsa sana umut vermekti.

Biliyorsun hayat keşkelerle geçmez ve keşkeler pişmanlıktır.Ben hep "iyi ki" demek istedim ama diyemedim işte.Hayat bana o şansı vermedi.Bizim yaşadığımız bir aşk olamaz.Olsa olsa biz arkadaş olurduk.Sana bunu bir türlü anlatamadım.

Bilirsin belkide bilmezsin.Kadın ruhundan anlıyor olabilirsin ama sonuçta bir kadın değilsin.Soyadın diyorum bana yakışır mıydı diye düşündüm geçenlerde...Bu ne demek biliyor musun? Bir kadın olsan beni daha iyi anlardın ama ben yorulmam asla anlamaktan.

Bir kadın önüne gelen adamın soyadını"nasıl durdu,yakıştı mı ?"demez.Ben bunu gerçekten ilk defa düşündüm.Sen benim olsan yeni bir başlangıç yapsak ve hayat bize nasıl olurdu diye hayal ettim.Beni deli gibi seven adama değer vermek çok isterdim.

Olmadı Ahmet.

Dün gece odanın ışıkları yanmadı,nerede bu adam diye merak ettim sabaha kadar.İnsan sevmediği birini böylesine düşünmez.Ben senin istediğin gibi seni sevemiyorum Ahmet bunu anla lütfen.

Hayat bize her istediğimizi bize vermek zorunda değil.Çok yakın olabiliriz.Mükemmel anlaşa biliriz.Birlikte iyi vakit geçire biliriz ama sana olan aşkım aşka dönmüyor.Ahmet sende içindeki Dilek'den kurtulmayı dene.Söyleyecek başka bir şey yok.

oturup kendimi yazılara verdim:

Ben kapının önünde yarım bırakılmış bir adamdım artık.İçeriye girmeye ne gücüm nede halim kalmıştı artık.Oysa insan güçlü olmak zorunda,çünkü hayat her an zor.İyi şeyler yaşamak herkes gibi benimde hakkım değil mi?Olmadığı için kendimi suçlamıyorum ama bir yerde hatalarımın olduğunu kabul edebilirim.Ben sahiplenmeyi öğrenemedim.Elimde olanların değerini hiç bir zaman bilemedim.Yalnızlığımın sebebi bundandır belkide.

İçimde bir boşluk var.Sanki,sokağın ortasında bırakılmış bir kundağın içindeki bir bebek gibiyim.Dünyadan bir haber yaşamaya çalışıyorum.İşin üzücü yanı hala yaşamaya çalışıyor olmam.Bunaldım biraz ama kimseye söylemiyorum.Söyleyemiyorum.İnsanın bir dosta ihtiyacı oluyor bazen.Ben her şeyimi anlatacak çok dost buldum ama hiç farkına varamadım.Gittiklerinde ya da onları kaybettiğimde bunu anlayabildim.

Dünyadaki en aptal insan ben miyim diye düşünmüyor değilim.Bu kadar iyi olmak zorunda mıydım?Hala her şeye rağmen onun kokusunu içine çekmek istemek zorunda mıyım ?Kapının önündeyim ve bana yaşattıklarından haberi bile yok .Başkasıyla mutlu olduğunu düşünüyor.Eğer öyleyse diyecek bir şeyim yok.Son olanlardan sonra ondan soğuduğumu hissediyorum.Bir başkasıyla olmasaydı belki daha kolay atlatırdım ama ya ölmüş olsaydı? Onu hiç sevemeyecektim.Benim olmasa da onu sevmek güzeldi.Artık yorgunluğum gözlerimden okunuyordu birazda dermansızdım fakat bunu kendime söylemek istemiyordum.Ben hep güçlü adam olmak istedim.Bu durumu şu sıralar görmezden gelmek istiyorum.Kendimden ummadığım şeyleri yaşıyorum.Yolda bırakılmışlık bu benim ki,evet yaşadıklarımın bir adı varsa o da yolda bırakmışlıktır.Hem de daha yolun başını göremeden.

Bazen yazmak yetmez,insan kaçıp kurtulmak ister...

o akşamdan sonra,evden ayrıldım.Dilek'e yakın olmak istemiyorum.Başkallarıyla mutlu olduğunu görmek beni içten içe delirtecekti.Yapacak bir şey yok artık gitme vakti gelmişti aynen Yahya Kemal'in dediği gibi"Artık demir almak günü gelmişse zamandan,meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan."




DilekOn viuen les histories. Descobreix ara