5-BARMEN

161 33 15
                                    

Multimedia Arya

İyi okumalar...

....

Kalbimin yeni tutsağı sensin...

....

Eve geldiğimde saat bayağı geç olmuştu. Dikkatli adımlarla karanlık evde dolaşıyordum. Sonra birden durup etrafıma bakındım.

"Neden bu kadar tedirginim ki? Berkay artık yok."

Kendi kendime konuşup öğütler veriyordum. Durduğum yerden ayaklarımı sürükleyerek yürüdüm. Geniş ve siyah merdivenler her zamankinden daha da dik görünmüştü gözüme. Ve o merdivenleri çıkamayacak kadar yorgun hissediyordum. En sonunda mutfağa doğru ilerlemeyi tercih ettim.
Eminim birşeyler atıştırırsam kendime gelirim diye düşünüyordum ki zilin çalma sesiyle yerimde zıpladım. Gergin bir hava vardı ortalıkta ve bu saatte zilin çalması beni ürkütmüştü. Benimle uğraşan birçok adam vardı fakat hiçbiri benimle başa çıkabilecek kadar güç sahibi değillerdi. Bana yaklaşabilecek kadar saf olduklarını da sanmıyordum.
Paytak adımlarla kapıya yöneldim. Ağır çekimde kapıyı açarken söyleniyordum.

" Her kimsen bu saatte beni rahatsız etmenin bedelini ödeyeceksin"

Kapıyı tam açmamla üzerime bir ağırlık çöktü. Saniyeler içinde altında kaldığım şeyden kurtuldum.

"Salih!"

Leş gibi içki kokuyordu ve bir anda üzerime düşmesinden de anlaşılacağı üzere sarhoş olmuştu. Yere Salihin yanına eğilip yüzünü salyalarının aktığı parkeden ayırdım. Bu hareketimle kolumdan sıkıca kavradı beni ve üzerine çekti. Şaşkın gözlerle Salihe bakıyordum. Sakalları yanağıma batıyordu. Ve bunu hissedebilecek kadar yakındaydım. Gözlerini bir anda açınca geriledim.

"Aylin"

Gözlerime bakarak söylemişti bu ismi. Kollarının gevşediğini hissedince gücümü toparlayıp üzerinden kalktım. Kendinde değildi ve yine uyuya kalmıştı. Güç bela Salihi kanepeye kadar taşıdım. Her hareketimde dudaklarından Aylin ismi dökülüyordu.

"Tanrı aşkına kim bu Aylin!"

Salihi adeta kanepeye fırlatmıştım. Koltuğa uzanır uzanmaz da sızmıştı zaten.

"Onu sen öldürdün"

Kendinde değildi ve sayıklıyordu. Daha fazla Aylin saçmalığına dayanamayacağımı anladığımda Salihi orada bırakıp mutfağa yöneldim. Alt raflardan birinde favori içkim vardı ve bu içkiye asla hayır diyemezdim. İçki ellerimin arasındaki yerini alınca gülümsedim. Şimdi o merdivenleri çıkmak için bir sebebim vardı. Dik merdivenlerden sabırsızca odaya çıktım. Bu içkinin tadını özlemiştim ve şu an tek ihtiyacım olan biraz düşünmemekti. Kendimi yatağa bırakıp içmeye başladım. Ağır içki boğazımı yakıp inerken gülümsemeden edemedim. Bu hazzı seviyordum. Sanki içince tüm bu olanlar yok olacakmış gibi, bu karanlık aydınlanacakmış gibi hissediyordum. Karanlığımı ve yaptıklarımı hatırlayınca dahada büyük bir yudum aldım. İçtiğim içki ağır gelmiş olacak ki göz kapaklarımı havalandırmakta zorlanıyordum. Daha fazla direnemeyeceğimi anlayınca kendimi uykunun kollarına yavaşça bıraktım.

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey bir çift yeşil gözdü. Olayı çözdüğümde şaşkınlığıma hakim olamadım.

"Durukan! Ssen öölm...."

Hiç konuşmadan yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Bu yaptığı hareketle cümlemi tamamlayamamıştım. Gözleri hiç yabancı bakmıyordu. Yeni çıkan sakalları ona ayrı bir hava vermişti ve bu onda gerçekten çekici duruyordu. Bir özelliğini dahada farketmiştim ama Durukan bunu hiçbir zaman öğrenemeyecekti. Bıkkınca sıcak nefesini yüzüme üfledi. Bu yaptığıyla içim ısınmıştı. Onun verdiği nefesten derin bir nefes aldım. Gözleri birşeyler anlatmak istercesine mavilerime bakıyordu. Ben henüz şokun etkisiyle konuşamıyordum çünkü yüzü çok yakındaydı. Gözlerim bir an dudaklarına kaydı. Bunu fark etmiş olacakki gülüp geri çekildi. Önündeki uzun saç tutamı yüzüne gelmişti ve yüzünün sağ tarafında hafif bir morluk vardı. Hiçbirşeyi umursamadan ağır adımlarla onamdan dışarı çıktı. Olayın şoku ve baş ağrım eklenince uyuya kalmıştım.

ÖLÜ AŞKUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum