KONTROL / Bölüm 28

En başından başla
                                    

Güldüm. Bunu Hunter'a ne zaman dediğimi hatırlamıyordum ama cümle tam olarak aklımdaydı. Onunla konuşmaya deli gibi ihtiyaç duyduğum zamanlardı. Şimdiyse, tek dileğim Brad'i bulmak olmuştu. Onu bulana kadar kimseye anlatmazsam, her şeyin normal haline dönebileceğini düşünüyordum.

Kapıyı açtığı odaya girerken, "Heyecanlı değil, sürtükçe." diye söylendim.

"Tam benim tarzım." derken gülüyordu. Kapıyı ayağıyla kapattı. Uzun zamandır birinin odasına art niyetli olduğunu bir an bile düşünmeden girmemiştim.

Ona duyduğum güven, beni içten içe rahatlattı.

Nevresim takımı turkuazdı, üzerinde belirli bir çizgide yeşil yapraklar vardı. Duvardaki rafında çizgiromanlar ve defterler diziliydi. Sırıtmamı gizleyemeden, dolabın üstündeki çıkartmaları inceledim. Iron man, Hulk, Joker, Green Arrow...

Çalışma masasındaki kitap ismine baktım. 1985. Soran gözlerle dönüp masasını işaret ettim. Yanıma gelip kitaba baktı. "Konseyin önceki olaylarını anlatıyor." diye açıkladı.

Nereden bulduğunu sormadım, böyle bir kitabı devasa kütüphaneden başka bir yerde bulması imkansızdı. "Burayı gerçekten merak ediyorsun, değil mi?" dedim.

Omuzlarını kaldırıp, "Bilirsin, gizemli şeylere dayanamam." diyerek sinsice güldü.

"Ee, gizemi çözdün mü peki?"

Kitabı eline alıp döndürdü. "Hayır." derken sayfalarını karıştırıyordu. "Tek verdiği, cevaplar yerine binlerce soru çıkartabileceğim sayfalar dolusu bilgi."

Ciltli kitabı elinden kapıp yatağa oturdum. Hunter da sandalyeye geçip yanıma sürükledi. "En can alıcı kısmını öğrenmek istiyorum." dedim. Kafamı farklı şeylerle meşgul etmek iyi gelebilirdi.

Bağdaş kurdum, parmaklarımı parlak kabartmalı tarihte gezdirdim. Koyu kırmızı kapağın üstünde altın sarısı yazısıyla tarih kitabı olduğunu adına bakmadan da anlayabilirdiniz.

Hunter biraz düşündü. "Kitap önce yetmişten başlıyor." dedi.

Elimi kaldırdım.

"Ah, ne zaman bitirmemi bekledin ki." diyerek arkasına yaslandı. Söyle."

"Yetmişi anlatıyorsa adı neden seksen beş?" diye sordum. "Sadece o yılı anlatıyor sandım."

"Fazlası var." diyerek kollarını sıvadı. Heyecanlanması beni gülümsetmişti. "Adı 1985, çünkü Konsey için milattan farksız."

"Dediğim gibi, önce yetmişten başlıyor. Ateş sayısı da bilokasyon kadar fazla, onlar da acemi ve savunmasız. Geri kalan her şey aynı. Üç yüce, ikisi Ateş biri bilokasyon."

Konseyde bilokasyon kadar Ateşin varolduğunu düşünmekte zorlandım. Ne olduğumu bilmedikleri için ilk günden kavga etmiştim ama burası Ateşlerin çoğunlukta olduğu bir yer olsaydı, içimden bir ses kavganın daha büyük ve sıcak olabilme ihtimalinin yüksek olabileceğini söylüyordu.

"Anlaşmazlıklar oluyor. İlk sebep Konseyde iki Ateş bulunurken bilokasyonun bir Yüceyi çıkartabilmesi."

"Ve kaçınılmaz son, isyan çıkıyor. Yücelerin engel olamadığı büyüklükte hem de... Her iki türün kayıpları sonlarını getirtecek kadar büyük rakamlara sahip."

Soluklanarak devam etti: "On yıl içinde Konsey eski nüfusuna kavuşuyor, ama Ateşlerin sayısı çok düşük."

"Uzun yıllar Ateşe sahip olan kişiler bini geçmiyor. En son, 1985'te neredeyse tamamıyla yok olacak duruma geliyor. Ve günümüze kadar, yalnızca on iki merkeze ve Konseye liderlik edecek sayıda Ateş oluyor."

Kontrol (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin