İşkence Odası

1.5K 54 12
                                    

Sarsılarak uyandım. Dudağımın kenarından akan salyamı sildim. Kaç saatti uyuyordum. Tişörtümün kenarıyla buğulu gözlüklerimi sildiğim sırada evde olmadığımı fark ettim. Burası tahtadan Duvarları olan bir odaydı. Odada bir sandalye ve raflarda duran heykeller vardı.

Ne oluyor diye içimden geçirdiğim sırada bir piyano sesi gelmeye başladı. Heykellerin altında kırmızı ışık veren led ampuller vardı. Hepsi bana bakıyordu. Tiksindiriciydi hem de çok "Başka yere bakın." Diye bağırdım. Bunu niye yapmıştım.

Heykellere bakmayı kesmeliydim. Birden "Kim olduğunu sanıyorsun?" diye bir ses duydum. Hemen ayağa kalkıp etrafıma baktım. Kimse yoktu. "Böcek." Bunları heykeller diyordu.

"Kes sesini." Diye bağırdım ve bir heykeli elime alıp yere attım. Diğerleri de bir şey demeden onları da yere atmaya karar verdim. Birine elime alacağım sırada ısırır diye korktum ve işimi sandalye ile rafları dağıtarak gördüm. Şimdi biraz rahatlamıştım. Odaya daha iyi baktım. Bir ucunda kırık bir cam ve diğer ucunda tahta bir kapı vardı.

Önce kapıyı açmayı denedim ama kilitliydi. Sonra kaçıncı katta olduğuma bakmak için camdan aşağıya baktım. Alttaki pencerelere bakarak üçüncü katta olduğumu söyleyebilirdim.

Binanın duvarlarını şu an bulunduğum gibi tahta değildi sadece döşeme ya da parke gibi bir şey yapılmış olmalıydı. Binanın kenarında bir bahçe ve üç buçuk metrelik duvarın ardında orman vardı.

Birden piyano sesi kesildi ve bir koşuşturma sesi gelmeye başladı. Kapıya yaklaştığım sırada kapıya bir şey çarptı ve kapı sallandı. Kapı kolu dönmeye başlarken "Lütfen kapıyı açın" Diye ağlıyordu bir kız. Bu... bu Rachel'dı. Bende kapının kolunu döndürüp açmaya çalıştım ama nafile. "Ne oluyor Rachel?" diye seslendim ama gitmişti.

"Aptal kız" diye gülmekli bir ses geldi . "Sana da sıra gelecek aşkım." Bu o psikopat adam olmalıydı ve eğer buraya geliyorsa hiç de hayırlı bir iş için olduğunu sanmıyordum.

Birden kapıya anahtarın girme sesi geldi ve içimden bir küfür edip kapının arkasına saklandım. Anahtar döndü ve kapı açıldı. Ben bi küfür daha ederek nefes sesimi kesmeye çalıştım.

Adam elinde bir şırınga ile odaya girdi ve heykellere baktı. İnce sesiyle "Biri oyuncak bebeklerimi çok sevmemiş gibi gözüküyor." dedi. Oyuncak bebek mi şöyle bir bebeğim olsa organımı kesip atardım.

Sonra cama yaklaştı ve alta baktı. "Yazık, galiba bunun sonu da geçen seferki gibi oldu." Sonra arkasına döndüğü sırada benim olduğum karanlığa baktı. Nefesimi tamamen keserek öylece beklemeye başladım. Kalbim deli gibi atıyordu. Beni fark ederse öldürebilir yada daha kötüsü önce videolarındaki işkencelerine konu edip sonra öldürebilirdi. Çok korktuğumu hissediyordum. Daha önce böyle bir olay yaşamamıştım. Gözlerini kıstığı sırada beni fark ettiğine emindim.

Neyse ki bir şey fark edememişti. Odanın kapısını kapatıp öylece çıktı. Tahtaların gıcırdama sesi azaldıkça uzaklaştığını anladım. Olduğum yerden çıkıp kapıya baktım. Ne halt oluyordu burada? Arkadaşlarım neredeydi? Sarah?

Birkaç saniye öylece dikildikten sonra dışarı çıktım ve etrafıma baktım. Yer yer ışıklar olan bir koridordaydım. Gıcırdama sesleri adamın sağdan gittiğini gösteriyordu bu yüzden bende sola döndüm. Sırayla kapıları açmayı deniyordum sonunda bir kapı açıldığında içeri adımımı attım. Etrafıma bakarken aniden üzerime biri saldırdı. Hızla saldıran şeyi yakaladım ve sırtını odanın içindeki yatağa yasladım.Bu Rachel'di oda beni fark etti ve ağlamaya başladı. Kapıyı kapattım.

Ağlarken yanına yaklaştım ve bana sarıldı. "Hey, ne oldu? Diğerleri nerede?" dedim.

Ağlaya, ağlaya "bilmiyorum." Dedi "biraz önce uyandım ve maskeli adam beni kovalamaya başladı" hüngür hüngür ağlarken benimde onu teselli edip dik durmam gerekiyordu ama işin aslı bende çok korkuyordum.

Korku TüneliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin