♧ZincirBozan ♡ 9. Bölüm - Kırgın Yürek♧

En başından başla
                                    

"İyi misiniz Ecrin Hanım? Kendinizi kötü hissediyorsanız daha sonra devam edebiliriz. " Bana tedavi edilmesi gereken bir hasta gibi davranması zaten gerilmiş olan sinirlerimi daha da zorlamıştı. Toplum olarak önyargılı olduğumuz ve insanların ne yaşadıklarını bilmeden onları acımasızca eleştirdiğimiz gerçeği , benim yaşadığım o felaket zamanlarda bir ayna misali çıkmıştı karşıma. Neden bir tek kişi dahi benim bu lanet olası zehri kullanmadığıma inanmıyordu ki ? Hastahanede tahliller yapılırken babamın hızla yanıma gelmesi , beni sanki emrinde çalışanları gibi azarlaması. Tek bir an bile bana kullanıyor musun diye sormaması. Oysa ben onun kanından ve canından meydana gelmiş bir insandım. Hepsi tek tek gözümün önüne geldiğinde yeniden aynı şeyleri yaşıyormuşcasına bir hisse kapılmıştım. Bir anda oturduğum sandalyenin altımda sallandığını fark edip midemin bulanmasıyla kendimi koyu bir karanlığın içinde bulmuştum. En son işitiğim ses başkomiserin dişlerinin arasından bir küfür savurması olmuştu.

☆ ☆ ☆

Gözlerimi yoğun ilaç kokularının olduğu bembeyaz bir odanın ortasına yerleştirilmiş klasik bir hastane yatağında açtığımda midemdeki bulantı hâlâ devam ediyordu. Daha fazla kendimi tutamayacağımı anlayıp hızla yataktan kalktığımda başımın dönmesiyle ben düşeceğimi zannederken daha önce bedenimde dokunuşunu hissettiğim tanıdık bir el beni düşmekten korudu. Kafamı çevirmemek için kendimle derin bir savaş halindeydim. O buradaydı ve biz sadece ikimiz koskoca odada başbaşaydık. Gözüme kestirdiğim ve lavabo olduğunu tahmin ettiğim bir kapıya hızla asılıp açtım ve midemde ne varsa klozete boşaltmaya başladığımda onun arkamda olduğunun farkındaydım. Birçok duygu karmaşasını yaşadığım o saniyelerse ben hâlâ öğürürken sesini bile çıkarmadan beni bekliyordu. O anda utancım galip geldi ve bakmaması için el işaretiyle gitmesini istediğimde ısrarla daha da yaklaşıp saçlarımı toparladı. Allah'ım o anda buhar olup yok olmak için neler vermezdim ki. Ben inatla kolumu gitmesi için rastgele sallarken o bedenini benim bedenime daha da yaklaştırıp saçlarımı tutmaya devam etti. Gitsene be adam anlamıyor musun? Bunu görmeni istemiyorum işte. Kendime inanmakta güçlük çekiyordum. Öfkemden delirdiğim adam beni böyle gördü diye utanmamın amacını anlayamıyordum. Kendimi anlayamıyordum nokta. Artık tamamen midem boşaldıktan sonra kafamı kaldırıp lavaboda yüzüme bol bol su çarpıp kendime gelmeye çalıştım. Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda panikle bana bakan bir çift siyah gözde kilitlenip kaldığımda bana ihanet eden kalbimi söküp atmak istedim. Yine de bütün gücümü kullanıp delici bakışlarımı aynadaki aksine yönelttiğimde gözlerindeki telaşlı ifade yerini ehemniyetli bir hale bürüdü.

" İyi misin ? " Bana sorduğu bu soru beni daha da öfkelendirmişti. Sert bakışlarımı ona yönlendirdiğimde ilk kez bakışlarını benden kaçırdı. "Gerçekten mi soruyorsun ? Yoksa sadece kibarlık olsun diye mi ? " Yaşadığım onca stresli saatlerin ardından sesimin sert çıkmasına engel olamadım. Peki istiyor muydum bunu ? ... Kesinlikle Hayır... "Ecrin ! " Ses tonunda ciddi bir uyarı vardı ama o anda hiçbir şey umrumda değildi. "Efendim Pozatlı? " Bile bile damarına basıyordum. Aramızdaki mesafeyi tek bir adımda kapatıp kollarımdan tuttu. "Yapma. " İçimdeki öfke bitecek gibi değildi. "Gördüğün gibi hiçbir şey yapmıyorum. Ayrıca seni buraya ben çağırmadım. " Kendimi güçlü ellerinden kurtarıp arkamı döndüm ve sözlerimle saldırmaya devam ettim. "Neden buradasın ? " Kendimi toparlayıp yeniden öfkeden şimşekler çakan gözlerinin içine baktığımda suratıma zoraki bir alay tınısnı yerleştirdim. "Ahh... Doğru ya... Senin mekanındı orası değilmi Kerim Bey. " Dudağımı alayla sarkıtıp devam ettim. "Korkma korkma. Senlik bir durum yok. Sonuçta olay benle alakalı. Mekanını kapatmazlar yani. Gönül rahatlığıyla krallığına dönebilirsin. " Öyle sinirlenmişti ki. Artık sinirlendiğinde yaptığı hareketi öğrenmiştim. Ellerini beline atıp hırsla tısladı. "Kendine gel Ecrin. Söylediklerine dikkat et. Beni bu şekilde vurmaya çalışman hiç hoş değil. " Eliyle yüzünü sıvazlayıp yeniden konuşmaya devam etti. " Artık aklını başına al da bu işten en hafif nasıl kurtuluruz onu düşün. " Acıyla gülümsedim. O da tıpkı babam gibi sorma gereği bile duymamış beni yargılamıştı. "Kurtuluruz diye bir şey yok. Hiç kimseye ihtiyacım yok benim. Dediğim gibi seni ilgilendiren bir durum yok. " Kendimi bıkkınlıkla yatağa attım ve küçük bir çocuk gibi bacaklarımı karnıma doğru cekip cenin pozisyonu aldım. Artık öyle bıkkın ve yorgundum ki kimseye kendimi kanıtlamak istemiyordum. "Sorunlardan bu şekilde kaçamazsın Ecrin. Bir çocuk gibi davranarak çözemezsin sorunlarını. "

ZİNCİRBOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin