41. Bölüm

5.4K 250 19
                                    

Merhaba... Bayramınızı kutluyorum ve mübarek olsun diyorum. Bayram hediyesi olarak size şeker gibi (İçinde azıcık ruh sarsıntısı olan yazar bulunandan) bir bölüm sunuyorum. İyi bayramlar ve okumalar...

-----

Elis'in ağzından,

Açelya'nın yaşadığını söylediğimde tepki vermesini bağırıp çağırmasını bekliyordum ama Yankı bunların hiç birini yapmadı. Sadece gözlerime baktı. Duyduğu cümleyi düşündüğünü biliyordum ama tepkisiz kalması beni korkutmuştu.

Şimdiyse annesinin ona hazırladığı odanın önündeydik. Onu içeri girmeden durdurmuştum çünkü benim gördüğüm şeylerin ağırlığını ben bile taşıyamıyordum. Eğer Yankı'yı tanıyorsam, bunları gördükten sonra hesap sormak isteyecektir. Belki annesine, belki dedesine belki de babasına...

"Yankı, içeri girdiğimizde herşeyi göreceksin. Senden saklanmış bütün gizemleri, annene sorduğunda alamadığın bütün cevapları burada göreceksin. Kendine hakim olmanı istiyorum. Her zaman yanındayım. Eğer zorlanırsan buna tutun. " Yankı cevap vermek yerine kapıyı açtı.

Burası evi gezdiğimde gördüğüm en büyük odaydı. Oda bölümlere ayrılmıştı. Pencereye dayanmış büyük iki kişilik bir yatak vardı. Tozlanmadan korunsun diye üzerine serilmiş beyaz örtü dün çektiğim gibi yerde duvarla yatak arasına sıkışmış duruyordu. Yatağın üzerinde 8 kağıt parçası vardı. Bunları tekrar görmek Elis'e dün akşam onları okuduğunda hissettiklerini hatırlattı ve gözlerini kapattı. Yatağın biraz ilerisinde yine bir yatak vardı ama bu yatak araba yataktı. Onun üzerinde de aynı kağıtlardan 3 adet vardı. Yankı yataklara baktığında olayı anladığını biliyordum. Sadece mektupları bakmaya cesaret arıyor gibiydi. O yataklara bakarken odanın girişinin solundaki kapının yanındaki gömme dolabı açtım. Dün gece bu odayı talan etmiştim. Ne nerde unutmak istediğim halde unutamayacağım şekilde kafama kazınmıştı.

Yankı yanıma gelip dolaba baktı. Dolapta her bedenden kıyafet vardı. 4 yaşındaki çocuktan tut, 14 yaşına kadar her beden vardı. Bu da Yankı'nın kaybolduğu yaş aralığıydı. Yankı öne çıktı ve bütün kıyafetleri tek tek aralayıp baktı. İçinde kopan fırtınayı duymasam da hissedebiliyordum. Acımasızlığıyla tanınan Yankı Aktan, yavaş yavaş kendine bile acıyan küçük bir çocuğa dönüyordu.

Eline uzandım ve parmaklarımı parmaklarına kenetlemek istedim ama bunu kabul etmedi ve elini çekti. Bu hareketine çatık kaşlarla baksam da ses çıkartmadım.

"Okumayacak mısın? " diye sordum fısıltı yakın bir sesle.

" Okuyacağım." dedi gözlerini dolaptaki kıyafetlerden ayırmadan. Sonra yavaşça arkasını döndü ve yatağa oturdu. Bense gidip çocuk yanağındaki mektupları alıp ona götürdüm. Olduğu gibi sırasıyla dizdim ve onun önüne koydum. En üsttekini aldı ve okumaya başladı. İçinden okuyordu ama dudaklarını oynatıyordu. Dün gece her mektubu okuduğum için şuan okudukları kulaklarımda çınlıyordu.

" Yankı'm...

Kalbimin sesinin kayalara vurmuş sesi... Sen benim herşeyimsin. Seni o kadar çok seviyorum ki. Ama bir gün karşıma geçip benden hesap soracağını da biliyorum. Neden? Bu kadar seviyorken neden beni o adama verdin, diyeceksin. Bunu sana daha sonra anlatacağım. Belki sen geldiğinde seni göremem diye, belki de ölnüşümdür diye sana bunları yazacağım. Seni şimdiden o kadar özledim ki. Sensiz saatlerim güne, günlerim yıla döndü. Her saniye seni düşünüyorum birtanem. O adam sana kötü davrandı mı? Seni çocuğu kabul etti mi? Belki de...

Yankı'm. Her gece seni uyuturken söylediğim şeyi hatırlıyor musun? Gerçi 4 yaşındasın. Nasıl hatırlarsın. Tekrar söyliyim mi ? " Bunları okurken Yankı devamını sesli okumaya başladı.

DEĞİŞİM #BBbenikeşfetWhere stories live. Discover now