Burun vakası ve maç 🌞

Start from the beginning
                                    

Bundan adım kadar eminim.

Yüzüme çarpan sıcacık nefesi düşüncelerime netlik katıyordu. Beynimin içinde binbir tilkilik dönerken aklıma gelen şeyle gülümsememek için kendimi zor tutmuştum.

"Beni izlemeyi kes!" dedim bir zamanlar onun da bana yaptığı gibi ve o anda gözlerimi açıp 'yakalandın!' edasıyla yüzüne baktım ancak yüzümdeki sırıtış en fazla uyuyan Aras'ı görene kadar sürmüştü. Resmen kısa çaplı bir şok geçirmiştim. Nasıl beni izlemezdi!

"Gerizella!" diye bozulmuş bir şekilde tıslayıp yataktan kalktım ancak bir anda bileğim kavranınca yatağa geri düşmüş ve oldukça korkmuştum.

"Nereye kaçıyorsun Yavru Kedi," dedi ve daha afallamış halimden kurtulamadan bedenimi iyice yanına çekti

"Sen!" dedim ve sert sert gözlerinin içine baktım.

"Seni izlemeyi bırakmak ne kadar zor oldu biliyor musun?" dedi gülmemek için kendini zor tutarken. Gözlerimi kısıp göğsüne yumruk atmıştım. Ben gözlerimi açtığım anda uyuyor numarası yapmış. Büyük ihtimalle onu uyanık olduğunu bildiğimi fark etmişti.

"Bırak beni işe gideceğim!" diye kolları arasından sıyrılmaya çalışırken konuştum ama izin vermemişti.

"Hayır işe gitmeyeceksin," dedi benim aksime gayet sakin sesiyle ve kolları arasından kurtulma çabalarıma şimdilik ara verip yüzüne baktım.

"Ne demek işe gitmeyeceğim?"

"Artık iş yok Güneş çünkü bir süre evden çıkmanı istemiyorum," Aras'tan beklenmeyecek anlık bir ciddiyet. Kaşlarım çatılmıştı.

"Ne demek evden çıkmanı istemiyorum?.. Aklını mı kaçırıyorsun Aras? Bana eziyet ettiğinin farkında mısın?" onunda kaşları çatılmıştı ama sonra gülümsedi.

"Cezaları sevdiğini düşünüyordum..." diye mırıldanıp dudaklarıma uzanınca onu itip yatakta doğruldum. Maksadı konuyu değiştirip dikkatimi dağıtmaktı.

"Sorularımı cevaplasan iyi edersin," ama benim konuyu unutma gibi niyetim yoktu. Nefesini dışarıya salıp tıpkı benim gibi o da oturur pozisyona geçti.

"İşleri zorlaştırma Güneş,"

"Ne işi ya, ne işinden bahsediyorsun?" diye çıkıştım ve gözlerimin içine bakarken bir süre sessizce bekledi. Neyi zorlaştırıyordum? Niye işe gidemiyordum? Ve neden bir süre evden çıkmamam gerekiyordu. Aklımı kaçıracaktım.

"Bana izin ver," dedi beklemediğim bir anda ve afallamış bir şekilde ona baktım.

"Ne için?"

"Sadece izin ver,"

"Ne için olduğunu söylersen sana izin vereceğim," gözlerini kapatıp açmıştı. Nefesini dışarıya saldı ve kesinlikle hiçbir şey anlamadığım cevabını verdi.

"Sana doyabilmem için,"

~~

Geçen günleri saymayı unutmuştum. Sahi kaç gündür evde tıkılı duruyordum? Kaç gündür kuş misali kafese tıkılmış gibiydim. Canım sıkılıyordu. Fazlaca sıkılıyordu hem de. Artık evde kalmaktan sıkılmıştım, normal insanlar gibi dışarı çıkmak, gezmek ve eğlenmek istiyordum ama Aras bunun olmasını istemiyordu. Anlayamıyorum. Bilmediğim şeyler etrafımda dönüp duruyordu sanki. Ve benim bilmediğim şu şeyler Aras'ımın canını oldukça sıkıyordu. O sevimli yüzü uzun zamandır gülerken görmüyordum. Gerçi kendisini bile doğru düzgün görmüyordum ki. Ulaş eve hiç gelmiyordu, üstelik burada yaşamasına rağmen. Arada Enis, çoğunluklu olarak Boğaç ve Taylan gelip beni eğlendirmeye çalışıyordu. Aras da her zamanki gibi geceleri gelip en azından uykuda beni yalnız bırakmıyordu.

🌞 GERİZELLAM🌙Where stories live. Discover now