2.Bölüm-Kütüphane

12.8K 826 205
                                    

Yeni bölümü sizi bekletmeden koymak istedim. Sean ve Emily'nin çok tanınan modeller olduğunu biliyorum, normalde kitaplarımda popülerlikten uzak kesimde ki oyuncuları seçerim fakat bu kitapta Hades ve Persephone'yi benim gözümden en iyi yansıtacak ikili onlardı. Ayrıca bu sıradan bir aşk hikayesi değil ve olaylar yavaş ilerleyecek, sindirerek okumanız dileğiyle. Hepinize iyi okumalar!

-

Washington

Güneşin ilk ışıkları, odamın içine sızmayı başarmıştı. Gözlerimi zorlukla açtıktan sonra etrafa göz gezdirdim. Annemin yaptığı omletin kokusu, odama kadar ulaşmıştı. Yataktan kalktım ve penceremin önüne doğru ilerledim. Büyük ihtimalle saat henüz 6'ydı. Erken saatte kalkıp, güneşin hakimiyetini yeniden kurduğu gökyüzünü izlemeyi seviyordum. Karanlıktan oldum olası hoşlanmamıştım, kasveti beni boğuyordu.

''Kore,''diye seslendi annem. Ona doğru dönüp elinde ki kahve fincanını aldım ve teşekkür amaçlı yanaklarına küçük öpücükler kondurdum. Annem, benim en değerlimdi. Her sabah benim için sütlü kahve hazırlar ve odama çıkartırdı. O bir anneden öte, arkadaş gibiydi. Ona biraz daha benzemek isterdim, destansı bir güzelliği vardı. Koyudan açık bir maviye doğru giden göz rengi, mükemmel siyahlıkta saçları, uzun ve ince bir burnu vardı. İkimizinde belli olmayacak kadar az derecede çillerimiz vardı. Aslında anneme benziyordum ama yeteri kadar değil. Annem, babama daha çok benzediğimi söylemişti. Babamı, fotoğraflar dışında hiç görmemiştim. Annemin dediğine göre, kanserden ölmüştü ama bizi gerçekten çok sevmişti.

Pencereme geri döndüm, camı açıp hafif serin rüzgarı içeriye davet ettim. Her yıl düzenli olarak ülke değiştiriyorduk, bu yıl son durağımız Forks olmuştu. Kesinlikle bundan şikayetçi değildim, gezmeyi ve yeni yerler görmeyi seviyordum. Normalde bir yıldan fazla , bir ülkede kalmazdık fakat bu sene bir yılın laneti bozulmuş olsa gerek Washington'da ki 2.yılımızdı.

Kahvemden son yudumu da aldıktan sonra dolabıma doğru yöneldim. Hava her zaman ki gibi kapalıydı, burayı pek benimsediğimi söyleyemezdim. Gece mavisi V yakalı kazağımla, siyah pantolonumu çıkartıp üzerime giyindim. Aynanın olduğu yere doğru ilerledim, ellerimi dalgalı saçlarımın arasından geçirip bir şekil vermeyi denedim.

Aslında kendimi diğerlerinden farklı hissediyordum. 18 yaşında ki çoğu kızın yüzünde sivilcesi varken benim yüzümde belirgin olmayan çillerim dışında hiç bir kusur yoktu, pamuksu beyazlıkta bir tenim vardı. Makyaj yapma ihtiyacı bile duymuyordum, dolgunluğu fazlasıyla iyi olan dudaklarımın rengi hoşuma gidiyordu. Siyah, gür kirpiklerime rimel sürme ihtiyacı hissetmiyordum. Kendimi doğallığa adamış sayıyordum ama arkadaşlarımın bana bakış açısı ; hilkat garibesiymişim gibiydi.

Annemin 18. Yaş günümde hediye ettiği, beyaz kristal kolyeyi boynuma taktım ve aşağıya indim.

"Yine mi kütüphane, Kore?''diye sordu annem imalı bir şekilde gülümseyerek.

''Evet, biliyorsun Bay Frisbey'in dersi için Yunan Mitolojisi konusunu seçtim. Yüksek bir not alabilmem için sağlam bir araştırma yapmam gerekiyor ki bu ancak kütüphanede mümkün oluyor.''dedim hafif bir şekilde tebessüm ederek.

''Yunan mitolojisi demek,''dedi ve bir kaşını kaldırdı. Annemin, Yunan Mitolojisi'ne karşı hiç hoş bir tutumu yoktu. Sebebini bilmiyordum fakat hoşlanmadığını söylüyordu, biraz garipti. Tanrı varlığına inanmıyordum, Yunan Mitolojisi ise sadece bir saçmalıktan ibaret geliyordu. Tüm o konuların içinde en az kötü olanı o olduğu için seçmiştim.

''En azından bir şeyler atıştırıp çıksaydın.''

''Kütüphanede atıştırırım.''dedim ve yanaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Çizmelerimi giyindikten sonra annemin mont almamı söylemesini önemsemeden evden çıktım. İçimde adını koyamadığım bir huzursuzluk bulutu vardı, tüm güneşimi gölgeliyordu. Dönüp son kez eve doğru baktım, sokakta ki evlerin bir tanesinde bile çiçek yokken bizim evimizde bir bahar havası esiyordu. İki katlı evimizin her bir santimini, annemle birlikte boyamıştık. Beyaz tonlarında ki evler, oturduğumuz sokağa hakim olmuştu. Bizim evimiz diğerlerinin aksine, altın sarısının en güzel tonlarını içinde bulunduruyordu.

Buzdan Cehennemحيث تعيش القصص. اكتشف الآن