Ateşler içinde Bölüm 31

Start from the beginning
                                    

        " Kendisine ihanet ettiğini, onu deli gibi severken  ortağına koştuğunu, onun adi bir sürtük olduğunu söyleyerek silahı çekip namlunun ucunu başını dayamış ama annemin ağlayan gözlerine baktığında vuramamış onu. Küfürler savurarak  çığlıklarına aldırmadan çekip gitmiş ortağının yanına. Kavga ve yumruklardan sonra itiraf etmiş ortağı. Onu sevdiğini, ona aşık olduğunu Söylemiş, ama onunla hiç birlikte olmadığını da. Annemi yalnızca uzaktan sevdiğini söylese de  inanmamış babam. Oradan çıkarken ortağını bacağından vurup, kanlar içinde hızla arabasını buraya çevirmiş. Saatler sonra eve geldiğinde  annemi burada kendini astığını görmüş." Derken dudaklarını ısırdı Timuçin. Ve başını çevirip keskin gözlerini Eren'in üzgün gözlerine çevirdi. "Annem büyülü bir kadındı Eren. Onu göreni büyülerdi. Onun gibi bir kadının gelip beni büyülemesini istiyorum ben. Gözlerine baktığımda kaybolmak. Nefesini içime çektiğimde onunla dolmak istiyorum. Ama sen, ama sen aklımı karıştırıyorsun. Sen çıkıyorsun karşıma. Nereye baksam orada oluyorsun. Beni hayalimden alı koyuyorsun Eren. Baktığımda o kadının aklımı karıştırmasını, beni baştan çıkarmasını, delirtmesini, öldürmesini istiyorum. O vursun bana, o nefret etsin, o sevsin. Sen değil." Derken gözlerindeki yaşları yanaklarından sızmaya başladığında,  yutkunup hızla nefes alıp verdi Eren. Gözlerini kısarken, içinden boğazına kadar gelen yanma isteğini bastırmak istedi. O böylesine güzel bir kadın hayali hiç kuramamıştı. Ama kuzgunun vardı. Böylesine sevmek isteyeceği. Önünde ki engel kendisi miydi yani? Bu çok saçma?

"Nasıl olur? Bu kadar tutkuyla o kadını arıyorsan? Ben, ben nasıl engel olurum sana?" Derken bekledi ve elini uzatıp yüzünü tutmak istediğinde, hızla  bileğini tutup kendisine dokunmasını engellerken  diğer elinde tuttuğu silahı onun alnına dayadı kuzgun.

"Bilmiyorum." Derken gözlerine o ölümcül keskinliğini yerleştirdi. "Bilmiyorum." Dedi tekrar çaresiz bir ses tonuyla. "Bana ne yaptığını bilmiyorum. Seni yok edersem, bu da yok olur mu? Söyle bana, böyle aptalca bir şeyi hissetmem için bana ne yaptın Eren?  Al bunu. Al istemiyorum. Al bunu. Al yoksa çıldırıcam." Derken  gözleri kızardığında elindeki silahı titretmemeye çalıştı kuzgun. Eren, dudaklarını aralamış, onun kendisini vurmasını beklerken kapadığı gözlerini açtı.

"Timuçin..." Diye inleyerek gözlerini kısıp gözlerine baktı. "Beni öldürecek misin?"

Dişlerini sıkıp yüzüne bakarken Timuçin, iki çizginin arasında mücadele ettiğini fark etti. Güneş doğudan yüzünü gösterdiğinde ışıkları  Eren'in ıslak gözlerini ve yüzünü aydınlattı. onun gözlerindeki yeşilliklere baktı kuzgun. Öyle derinlerdi ki, bakarken bir ormanın ötesini görebilirmiş gibiydi.

Sıktığı bileğini gevşetip fark etmeden elini onun yüzüne uzattı ve kızarmış gözlerine, dudaklarına bakmaya devam etti. Gözlerini kapadığında, parmaklarını alnından, gözlerine ve burnundan dudaklarına kadar sürerken ona yaklaştı Eren.

"Dur." Dedi Timuçin. Durdu ve gözlerini açtı ama biraz daha yaklaştı. "Dur dedim Eren." Kaşlarını çatıp boynuna sarıldığında Eren parmaklarını onun saçlarının arasından geçirdi. Elinin altında hızla nefes alıp verirken kuzgun onu biraz daha kendine bastırdı.

"Beni vuracak mısın kuzgun? Hadi vur. Öldür beni kollarında izin veriyorum. Söz kızmayacağım. Hayalinin önünde ki engelin gerçekten ben olduğumu düşünüyorsan, o zaman vur beni... Vur ve Bir hikayen daha oluşsun zihninin derinlerinde.  Ama Timuçin, bu ne senin ne de benim elimde. Beni vurduğunda daha iyi biri olmayacaksın, yada daha kötü." Kendini Timuçin'e bastırırken Eren ondan haz dolu küçük çaplı bir inleme aldı. Başını boynuna gömdüğünde dudakları boynuna sürtündü ve kollarındaki kuzgunun vücudundan geçen bir titreme hissetti.

Ölümcül Saplantı (+18)Where stories live. Discover now