Oyna benimle Bölüm 30

Start from the beginning
                                    

"Kes sesini" derken hızla nefes almaya başladı Timuçin.

"Neden? Bunu istemiyor musun? Adi herif. Duygularından kaçan korkaktan başka bir şey değilsin sen. İstiyorsun beni işte, anlamıyor muyum bakışlarından, dokunuşlarından. Anlamıyor muyum beni öperken? İlgileniyorsun, ilgi duyuyorsun bana. Hoşlanıyorsun benden. Bana dokunurken bedenin alev alev yandığını bilmiyor muyum? Bunu birinin söylemesi mi gerekiyor sana? Ama  fark etmiyor değil mi?  her zaman yaptığın gibi yinede kabullen mi yorsun. Her defasında beni dışlıyor, bunu yalnızca ben istiyor muşum gibi davranıyorsun. Sonrada beni suçluyorsun öyle mi? Göremiyorsun sen. Bakıyor ama görmüyorsun. Setler kuruyorsun kendine ve onun ardından tüm günahlarını bana yıkıyorsun. Dışın insan, İçin çürümüş senin. Öyle mi? Öyleyse durma, hadi durma öldür ikimizi de." Öfkeden deliye dönmüştü Eren. Timuçin gaza bastığında hızlarını arttırmışlardı. Şimdi olmaları gerekenden daha hızlı gidiyorlardı. İkisi de hızla nefes alıp verirken Eren'in gözleri sulanmaya başlamıştı.

"Ne sanıyorsun lan sen? Ne sanıyorsun bütün bunları kolay mı? Oradan bakınca bu durum normal mi geliyor sana? Deliye dönüyorum lan aklıma geldikçe, deliye dönüyorum seni kollarıma almak isterken. Seni öperken, sevişirken ben ben olmaktan çıkıyorum lanet olası. BUNU SEN YAPTIN BANA SEN. Sen bitireceksin o vakit." Diye bağırırken Timuçin, gözlerini kapadı Eren ve öfkeyle aldığı nefesi verirken gözlerini tekrar açtığında ilerde bir kamyonet gördü. Hızla ona doğru sürüyordu arabayı kuzgun. "Hey Eren, şimdi ölelim mi?"

Diye mırıldanınca sağ gözü seğridi Eren'in. Böyle mi olacaktı sonu? Böyle mi gidecekti ölümün kollarına? Tanrım, babasını tekrar görebilir miydi peki? İstiyor muydu gerçekten bunu? Yaklaşmışlardı.

"Dur." Diye fısıldadı Eren, ardından devam etti. "Dur Timuçin. Lütfen dur." Derken gözlerini kapadı ve aniden fren darbesiyle direksiyonu sağa kırdı, kamyon sinyal verirken durmaya çalıştı Kuzgun ve herşey biranda oldu.

Aniden hızla nefes alıp vererek korkuyla gözlerini açtığında Eren, arabanın içinde olduklarını farketti. Başını çevirip korkuyla Timuçin'e baktığında o biran için Eren'e sonra tekrar yola baktı.

"Kabus mu gördün?" Diye sorduğunda nefesini düzenlemeye çalışıyordu Eren.

"İyiyim ben." Diyerek kendine gelmeye çalıştı. Hala rüyanın etkisindeydi ve ellerinin titremesi durmamıştı. Ayrıca terlediğide bir gerçekti. Dudaklarını yalarken o, Timuçin mırıldandı:

"Nereye gittiğimizi sormayacak mısın?"

"Nereye istersen oraya götür beni." Derken dudaklarını aralamış, kısık gözlerinde ki bakışlarını yoldan çevirmemişti Eren. Ama Timuçin'in direksiyonu sıkıca kavradığını farketmesi uzun sürmedi. "Kızma kendine." Diye mırıldanırken gözlerini kapadı Eren. Yaklaşık bir dakikalık sessizliğin ardından:

"Hey Eren, şimdi ölelim mi?" Diye sordu kuzgun, biranda gözlerini açtı Eren ve rüyasındaki otobanda olduklarını fark etti. Önlerinde de bir araba vardı. Hızla nefes alıp verirken Timuçin'e baktığında, Timuçin de onun gözlerindeki korkuya gülümsedi.

"Ne oldu korktun mu?" dediğinde, hızla önlerinde ki arabayı geçti. Derin bir nefes alırken Eren gözlerini devirip kuzguna baktı. "Haha çok komik." Diyerek kollarını birbiri içine geçirip başını çevirdiğinde bir kahkaha patlattı Timuçin ama içinde mutluluktan eser yoktu. Tanrım. Bu da neydi böyle? 80 lerin alacakaranlık kuşağı mı? Derin bir nefes alarak tekrar yola baktı Eren. Doğru mu? Yanlış mı? Artık umrunda değildi ve bu yanında ki canavarın kendisini istediği yere götürmesine izin verdi.

Ölümcül Saplantı (+18)Where stories live. Discover now