-MELİS-

52 6 0
                                    

Melis doğduğu gün diğer doktorlar alzheimer hastası olacağını anlamışlar. Melis'e böyle bir teşhis koymaları kolay olmamış ama ellerinde bir darbe ve birde vitamin dengesizliği vardı zaten. Doktorlar Melis iki yaşına girdiğinde onu gözlemlemeye başlamışlar. Çoğu zaman belirtilerini görmüşler. Melis üç yaşındayken annesiyle birlikte parka gitti. Tabi ki yanlarında bir doktor da vardı. Melis park kavramını aynı gün içinde üçüncü kez görüyordu ve hala parktaki şeyleri tanıyamıyordu. Annesi sabah parka geldiklerinde Melis'e kaydırağı çok kez anlatmıştı ama Melis kaydıraktan kaymak için hala merdivenden çıkması gerektiğini hatırlamıyordu. Onun yerine kaydıraktan kaya bilmesi için ne yapacağını bilemeyip sonrada ağlamaya başlıyordu. Melis'in alzheimer hastası olduğu kanıtlanmıştı. Melis'in annesi Hande hanım o zamanlar sürekli ağlıyordu ama artık eskisi kadar ağlamıyor veya üzülmüyordu. Melis'in durumuna alışmıştı artık ama Melis'in durumunun kendi suçu olduğunu düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Melis'in babası Murat bey ise durumu daha olgun karşılanmıştı. Elinden gelen her şeyi yapıyordu. Melis'i sürekli ameliyat yaptırıyordu fakat yeni çıkan ameliyatlar bile hastalığı tam olarak iyileştiremiyor sadece hastalığın ilerlemesini yavaşlatabiliyordu. Murat bey bu hastalığa tek çözümün artık namaz kılıp dua etmek olduğuna inanıyor ve Allah'tan umudunu hiç bir zaman kesmiyordu. Melis bazen dışarı çıkıp geziniyordu. Tabi günlüğünü de yanına almayı unutmuyordu. Bugün günlerden salı dedi Melis takvime bakarak. Dışarı çıkacaktı hava güneşliydi ve dışarıdaki bankta boştu. Kuşların cıvıltılarını evden bile duyabiliyordu. Bu onun için harika bir şeydi. Lavaboya gitti aynasında büyük harflerle "Günlüğünü ve kalemini yanından ayırma!" Yazıyordu. Melis günlüğünün ve kaleminin nerede olduğunu unutmuştu. Odasında aramaya başladı. Masasının üzerindeki kağıtta;
"Günlüğünü ve kalemini arıyorsan yatağının yanındaki çekmecede onları tekrar aynı yere koymayı unutma" yazıyordu ve birde göz kırpan ifade vardı. Melis çekmeceden günlüğünü ve kalemini aldı. Evin içini hazırlıyordu. Çünkü hep bu evde yaşamışlardı. Çıkış kapısını buldu kapının üstünde pembe bir not kağıdı vardı. Üzerinde
"Annene ve babana nereye gideceğini sonrada hoşça kalın demeyi unutma." Yazıyordu. Kapının önünden çekilmeden anne ve babasına dışarı çıkıp bankta oturacağını söyledi ve hoşçakalın demeyi unuttu. Az kalsın Mex'i de unutuyordu. Ta ki Mex ağzında tasmasının sapıyla kapının önüne gelene dek. Melis , Mex'i sevdi sonrada tasmasının sapını eline aldı. Mex , Melis'e evinin yolunu ve birçok yeri bulmasında yardımcı oluyordu. Hande hanım koşarak Melis'in yanına geldi. Elleri hamurluydu , akşam için Melis'e kek yapıyordu. Hande hanım, Melis'i öptü ancak Melis , Hande hanımı biraz itti ve "Sende kimsin ? Neden beni öpüyorsun? "Dedi. Hande hanımın gözleri doldu.

UNUTULANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin