she

5.1K 330 60
                                    

Beyaz kağıdın üzerinde kibarca hareket eden eli, yavaşça kalemi bırakıp kağıdı daha rahat görebilmem için bana doğru itti. Onun parmakları arasından benimkilere geçen parçayı avucuma alıp evde kimsenin olmayışını fırsat bilerek üzerinde yazan cümleyi sesli okumayı tercih ettim.

Eğer konuşabiliyor olsaydım sana hayatımın geri kalanı boyunca durmadan seni ne kadar çok sevdiğimi söylerdim.

Düzgün el yazısıyla karaladığı cümle kalbimi pelte kıvamına getirip öylece erimesine sebep olurken aynı anda göğsümü iyiden iyiye sızlattı. Bu his daha çok biri elini göğsümden içeri sokup kalbimi avuçlarında paramparça ediyormuş gibi hissettiriyordu.

Konuşamadığı için kendisini eksik hissetmesini istemiyordum, bu onu içeriden sinsice ilerleyip tüm vücudu ele geçiren ölümcül hastalıklardan birine sahipmişçesine yıpratıyordu ve ne yaparsam yapayım iç dünyasında bir türlü aşamadığı tek sorun olarak onu yavaş yavaş bitiriyordu.

Oturduğum yerden doğrulup kendimi kucağına bıraktığımda belimi ince uzun parmaklarıyla kavrayarak kucağında edindiğim yeri sabitledi.

"Luke," dedim parmaklarımı dokunmaya kıyamadığım güzel yüzünde gezdirerek. "Bana beni ne kadar çok sevdiğini söyleyemiyor olabilirsin ancak her an bunu bana gösteriyorsun. Bu benim için fazlasıyla yeterli, anlıyor musun?"

Sadece bakarak bile derinliğinde kaybolabileceğim gözleriyle buluşan gözlerimin dolduğunu anlamasın diye, onaylamasını beklemeden öne atılarak dudaklarımızı birleştirdim.

Tek kelime dahi edemeyen birinden aşkı öğrenmiş olmam kesinlikle bir mucizeydi.

O, benim mucizemdi.

safety pin • l.hWhere stories live. Discover now