BÖLÜM SEKİZ "ŞAŞKIN"

107 10 0
                                    

Yalnızlık krizim başlamıştı bile. Gözlerimi açamayacak kadar yorgun ve bitkindim. Nedenini bilmediğim soğuk bir şeyin etkisiyle titriyordum. Ne saçmalıyordum ki ben saniyeler önce başımdan aşağı bir kova soğuk su dökülmüştü.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun, kendini öldürtmek mi istiyorsun " diyerek dengesizce ayağa kalktım.

Gülümseyerek "Kendine gelebilmen içindi. Bakıyorum da işe yaramış." Yaptığı şeyden memnunmuş gibi görünmesi daha fazla sinirlenmeme neden olmuştu.

"Senden kurtuluş yok galiba bana. Başıma bela mısın? Felaketten başka getirdiğin bir şey yok. Tabi bir de başımıza patron kesildin. Sivas'ta son görüşmemizde olanları unuttum sanma ukala bey." Ani hareketle ağzımı kapadı.

"Şaşkın, işini kaybetmek istemiyorsan daha az konuşmanı, tavsiye ederim. Hayat tesadüflere açık, şimdi iyi dinlen. Dinç fotoğrafçılardan hoşlanırım. İyi geceler." Bir şey söylememe fırsat vermeden yanımdan ayrılmıştı. Şaşkınlıkla arkadan gidişini izledim. İçimde ona karşı sarf etmem gereken birçok sözcük barındırıyordum. Bunları söyleyemediğim den dolayı sinirlerim yatışmamıştı. Kıyafetlerimi çıkarmadan soğuk duşun altına girdim. Bu beni hep rahatlatmıştır. Gerçekten mutlu olabilecek miyim ben. Tam mutlu olacağım derken biri geliyor ve duygularımı alt üst ediyor. Mutluluğuma yalnızlık mı yoksa ben mi engel oluyorum? Bu sorunun bir an önce çözülmesi şart. Mutsuz ve yalnız ölmek istemiyordum. Daha da kötüsü yalnızlığa alışmak istemiyordum.

Bugün patronum olacak Yazgı ile ilk iş günüm. Ben ise bu tesadüfe hala anlam veremiyordum.

"Günaydın."

"Yorgun ses tonumla "günaydın Tugay" diyerek cevapladım.

"İyi misin Yazgı Beyle bir sorun yaşamamışsın dır umarım."

"Hayır, beni eve bırakıp gitti." Yalan söylerken karşımdaki kişinin gözlerinin içine bakamamak gibi kendimi ifşa eden bir huyum vardı.

"Dur bir de gözlerine soralım istersen."

Gözlerimi olabildiğince açarak Tugay'a doğru döndüm. "Sor bakalım ne diyorlar."

Gülümseyerek "Yok canım ne gerek var inanıyorum sana ben. Gözlerini üzerimden çeksen çok memnun olurum. Bu gece uyumakta biraz sorun yaşayacağım galiba." Benim de gülümsememe sebep olmuştu.

"Hazır mısınız arkadaşlar?" İşte sabah sabah en son duymak isteyeceğim ses.

"Evet, hazırız Yazgı Bey" diye söyledi . Ben ise olup bitenden habersiz gözlerle onlara bakıyordum.

"Neye hazırız acaba."

"Senin haberin yoktu dimi şaşkın. Yalnızlığı bir kare içine sığdırmaya" diye cevapladı Yazgı.

"Yalnızlık tabi. Ben hazırım. Beni bir kare içine almanız yeterli." Tugay susmam için beni kolu ile itekledi.

"Adalar dimi Yazgı Bey."

"Evet, Büyük ada bence bize uygundur." Tabi patron düşünmüş bize onaylamak düşer. Fikrimizi almayı akıl edememesi onun sorunu tabi. Tugay müsaade isteyerek çalan telefonunu açmak için odadan çıktı. Yazgı düşünceli tavırla karşımdaki duvara yaslandı. Gözlerini gözlerime dikti. Sıkıldığımı belli edercesine gözlerimi onun gözlerinden kaçırıyordum fakat bu çaba boşunaydı.

Sonunda dayanamayarak " Ne bakıyorsun" diye söylendim.

"Gözlerin, eşek gözlerini andırıyor" dedi saçma gülüşüyle.

"Sen kendini ne sanıyorsun. Eşek olan sensin." Hiç beklemediğim bir kahkaha kopardı ve beni şaşırttı. Gülüşü bir kelebeğin uçmasına sebep olabilecek güzellikte olmasına rağmen ben inkar ediyordum.

GEÇ GELEN MUTLULUKWhere stories live. Discover now