Bölüm 5

685 76 91
                                    

"Dilay aşkım uynsan hadi işe geç kalıyorum."

Ömerin sesini duyuyodum ama gözlerim açılmamak için direniyodu. Yatakdan esneyerek kalktım belki üç yıl önce ömerin yanında böyle kalkmaya utanırdım ama alıştım oda zaten benim böyle haraketlerime alışmıştır yani. Gözlerimi açıp ömere baktım nereye gidiyodu bu. Tek kaşımı kaldırıp ona baktım. 

"Nereye gidiyosun." Ömer bana bakıp sırrıttı. "İşe gidiyorum hayatım benim." Yanıma gelip anlımdan öptü. Sonra dağınık olan saçlarımı iyice dağıttı. Kaşlarımı çatıp ömere baktım bu hareketi sevmediğimi çok iyi biliyodu. Ama yapıyodu. Bana bakıp sırıttı ve gitti. Yatakdan hemen hızlıca kalktım. Tam çıkarken ona yetişmiştim.

"Ömer seni seviyorum." Çıkmadan bende demişti öküz ne olcak insan bende seni seviyorum dese. Kapıyı kapattım odaya gidip komodinin üzerindeki duran tokayla saçımı  tutturdum.  Gözlerimle etrafa baktığımda içimdeki havayı dışarı üfledim. Biz nasıl çiftiz böyle ikimizde dağınız. Yerdeki çamaşırları alıp kirli sepete astım. Mutfağa girip bulaşıkları yıkadım. İşim bittikden sonra salona geçtim. Salonuda temizledikten sonra işim bitmişti. Kendimi koltuğa attım. Gözlerim kolumdaki saate kayınca hemen yerimden kalktı. Aptal asya nasıl iş görüşmesini unutursun. Dolamımdaki siyah elbiseyi hemen üstüme geçirdim. Ayaklarımıda siyah topukluları giydim. Çantama dosyalarımı koydum ve en önemlisi makyaj çantamıda koydum takside yapardım. Saçlarımıda açıp dağınık bıraktım. Hazırdım işte. 

Taksi geldiğinde hemen hızlıca bindim. Şöföre adresi söyledikten sonra hemen taksinin içinde makyajımı yapmaya başladım. Makyajım bittikden sonra etrafa baktım. Ne zaman gelmiştik biz taksiciye gülümsedim taksimetreye bakınca gülümsemem soldu. otuzbeş tl mi hadi ama cüzdanımdaki parayı uzattım. Taksici bana gülümseyip para üstünü verdi. Taksicinin elindeki parayı alıp hemen indim arabadan. 

Derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklatdım. İçerdeki ses bana gel diyince yavaşça açtım kapıyı. Adam beni görüp ayağa kalktı bende adam tebessüm ettim. El sıkıştıkdan sonra ben sandalyeye oturdum. Çantamdaki dosyayı çıkartıp adama uzattım. Masanın üstündeki ismi okudum. Levent TAŞ. Cidden adam taş gibiydi yani her türlü kızın dikkatini çekiyodur. Karşımdaki duran levent beyi izledim sarışındı. Levent bey dosyadan kafasını kaldırıp bana baktı ve güldü.

"Dilay hanım yarın işe başlayabilirsiniz."

Ona anlamayan gözlerle baktım.Ciddimiydi. Levent beye bakıp otuz iki diş sırıttıım. 

"İşe kabul edildim yani."

"Evet dilay pardon dilay dedim ama."

"Yok önemli değil."

Levent beyle sohbet ediyoduk telefonum çalınca açmak ile açmamak arasında kaldım ama ömer arıyodu. Telefonu sessize aldım. Levent beyle kaldığımız sohbetten devam ettik. Telefonum tekrar çalınca. Bu sefer tamamen kapattım. Kahvelerimizi içtikden sonra şirktten ayrıldım. Taksiye bindim. Taksiciye evin adresini verdikten sonra sürmeye başladı. Çantamdaki telefonu çıkarttım. Açtıkdan sonra ömerden yirmi beş arama vardı. Hemen ömeri aradım. 

"Alo dilay hanım." Bu ömerin sekreteriydi. İstemsizce kaşım çatıldı. "Noldu beni aramışsınız."

"Dilay hanım hemen şirkette gelmeniz gerekiyo ömer bey iyi değil." 

"Nasıl iyi değil."

"Efendim bilmiyoruz ama kötü şuan hatta babasınıda aradık."

"Tamam geliyorum."

Telefonu kapattım çantama atdım. Taksiciye iş yerini adresini verdim. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ömere bir haftadır noluyo böyle. Taksi durduğunda hemen parayı uzattım para üstünü almadan taksiden indim. Hemen şirketin içine girdim. Asansöre binip üçüncü katta çıkttım. Herkes etrafa toplanmıştı bağrış sesleri geliyodu. Ömer'in sesiydi bu noluyo burda ömerin babasını görmüştüm. Ömeri sakinşleştirmeye çalışıyodu. Yerde oturan kişiyi görünce şaşırdım. Ömerin arkadaşıydı hemde iyi arkadaşı. Ömer'in yanına gitmiştim ama beni fark etmemişdi bile. Noluyodu burda. Ömer Haluk'un üstüne yürümeye çalışıyodu. Güvenlikçiler ömeri durdurmaya çalışıyodu. 

SEVGİLİM ALZHEİMER HASTASIΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα