BKN-9

186 15 4
                                    

''Bıçağı boğazına sapladığım an duvara saçılan kan; bir ressamın boyası gibiydi''

Elindeki eldivene baktı, bunu yapabilecek miydi bilmiyordu ama yapmalıydı. Elini yavaşça açılan ağza doğru götürdü. Kadının ağzından elini daldırdığında bir şey arıyormuşçasına karıştırmaya başladı. Küçük bir el fenerini kadının ağzından içeriye tuttu. Dilsiz kadının... Boğazla dilin birleştiği noktada ufak siyah bir şey görüyordu. Onu almak için elini daha derine ilerletti. Bir an bundan zevk aldı. Sanki kadınla cinsel bir ilişki yaşıyormuş havasına girdi. Çıldırdığını düşünmeye başladığı vakit eline o siyah şey değdi ve onu oradan çekip aldı. Bir delil torbasının içine koydu. Bu minik bir telefon hafıza kartıydı. Mikro kart... Eylül gözlerini şaşkınca ona dikti.

''Sadece tahmin'' diye geçiştirmek istediyse de bunun olmayacağını biliyordu. Çünkü etrafındaki herkes ona Eylül'ün baktığı gibi bakıyordu. Bunu otopsiden evvel tahmin etmesini ve bir an durup düşündükten sonra ''Ağzının içine bakmak istiyorum'' demesini büyük tuhaflıkla karşılayacaklarını, ona şüpheyle yaklaşacaklarının farkındaydı. Ama gerçek buydu. O sadece katilin yerindeymiş gibi yapıp bir tahminde bulunmuştu. Şimdi lavaboya gitmeliydi.

Ofisinde elinde Nero kahve bardağıyla gözlerini öylece duvara dikmiş duruyorken Eylül kapıyı çalmadan içeri girmişti bile. İstifini bozmadan yavaşça gözlerinin ona döndürdü.

''Bu da neydi?''
''Tahmin ,dediğimi hatırlıyorum.''

''Bu kadar kolay olmamalı''

''Eylül'' dedi, yumuşacık iç ısıtan bir sesle. ''Uzun zamandır böyle''

Anlamamış gözlerle kendisine bakan Eylül'e koltuğa oturmasını işaret etti.

''Uzun zamandır olay yerine gittiğimde kendimi katilmiş gibi hissediyorum, cinayetleri yeniden işliyorum. Onların aklıyla düşünüyor gibiyim. Beni onlar kontrol ediyormuş gibi. Sanki olay yerlerini önceden görmüşüm, orada bulunmuşum gibi. Kontrol edemiyorum anlıyor musun?''

Pür dikkat onu dinleyen gözlere döndü. Eylül'ün gözlerinden bir an için korku geçsede bunu toparladı. Gökhan bunu görmüştü:

-Benden korkuyorsun.

-Asla! Dedi sesi olduğundan yüksek çıkmıştı.

Elini Gökhan'ın masada duran elinin üstüne gitti:

-Her zaman yanındayım. Sırrın bende güvende, diyerek samimi bir gülümseme yolladı.

Gökhan rahatlamış gibiydi:

-Şimdi ne yapacağız?

-Hiçbir şey. Gökhan, senin bu yeteneğini kullanmaya devam edeceğiz sadece, bize çok yardımcı olacak diye düşünüyorum.

Gökhan bir şey söylemedi. İki vaka birbirinden farklıydı. İki kurban, iki ayrı ceset ve iki ayrı öldürme yöntemi. Unutulmaması gereken şey ; kaset ve hafıza kartı... Hafıza kartı demişken aklına geldi ve hemen Eylül'le aşağı indi. Deliller didik didik incelenmeye başlanmıştı bile. Hafıza kartının olduğu poşeti eline aldı. ''Buna bakmak istiyorum'' dedi ve her zaman orda inceleme yapan ve konuşmaya kız başıyla onayladı ve işine geri döndü.

Hafıza kartını polis memurlarına cinayetle alakalı ders verilen büyük salona getirdi. Orada baş komiser ve ekibin geri kalanı vardı. Kartı bir kart okuyucuya yerleştirip bilgisayara taktı. Bilgisayar ekranını ise projeksiyona bağladı. Karttaki görüntüde önce boş bir koridor görünüyordu. Tıpkı ilkinde olduğu gibi... Gökhan terlemeye başladığını hissetti. Kamera bir yere sabitlenmişti ve tekerlekli sandalye ile kurban açıya girmişti. Siyah çarşaf giymiş biri (gözleri de siyah ve etrafı görebileceği bir tül ile örtülü) kameranın görüş alanına girdi. Elindeki neşteri havaya tuttu. Kadın çırpınıyordu. Gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyordu. Çarşaflı elini neredeyse kadının boğazına kadar soktu. Kadın kustukça kusmuğunu geri yutuyordu, boğuluyor gibiydi. Çarşaflı elinde neşteri kadının ağzına daldırdı ve kamera siyahlıkla kaplandı. Siyahlık gittiği an çarşaflı elinde kadının dilini tutuyordu. Hala oynayan dilini... Boğazına dikmeye başlamıştı bile. Kadın hala can çekişiyordu. Birkaç dakika sonra çırpınmaları durdu. Son nefesini vermişti. Bu dehşet verici görüntülerin ardından kimseden çıt çıkmadı. Kart tekrar incelenmeye yollandı. Defalarca izlenecek ve mekanın neresi, çarşaflının kim olduğu bulunmaya çalışılacaktı.

Aradan 2 saat geçmişti ki...

Gökhan'ın telefonu uyuyakaldığı koltuğun yanındaki ahşap masada duruyordu ve birkaç dakika içinde çalmaya başlayacaktı. Gökhan belki de günler sonrasında ilk kez böyle derin ve tatlı bir uykuya dalmıştı. İşte telefonu çalmaya başlamıştı. Söverek uyandı. Arayanın kim olduğunu bilmiyordu. Telefonu açtı. Küçük bir kız sesi ona sadece bir adres söylemiş ve ardından telefonu kapatmıştı. Gökhan apar topar birkaç kişiye daha haber verdi ve söylenen adrese varıldı. Adres yıkık dökük tam cinayet işlenecek bir binaydı. İçeri yavaş ve temkinli adımlarla girdiler. Gökhan hissetmişti. Bir cesedin daha olacağını hissetmişti. Daireler tek tek aranmaya başlanmıştı ki 7 numaralı dairenin kapısının altından sızan kan her şeyi barizce ortaya koyuyordu. İçeriye yavaş adımlarla girdiler. Daha ne kadar kötüsü olabilirdi diye düşünüyorlardı ki bu hepsinden beter bir manzaraydı. Silahlar bellerdeki kılıfa geri konuldu. Herkes bu manzaraya bakıyordu, şaşkınlık içinde...

�B�_x:֋'�

Bir Katilin Notları 2Where stories live. Discover now