3

260 41 16
                                    

Harry, tabana kuvvet boş sokakta koştu. Burası şehir merkeziydi ve az ileride tanıdığı biri vardı, eğer arabasını isterse ona verebilirdi. Koşabildiği kadar koştu ve arasında biri var mı diye kontrol etti. Sonunda eve vardığında elleriyle dizlerinden destek alıp eğildi. Bir kaç hırıltılı nefes alıp verişten sonra zili çaldı. Bir kaç dakika sonra karşısına sabahlıkla çıkan genç bir bayan belirdi. Gerçekten genç ve güzeldi ve Harry daha önce Nick'in yanında böyle birini görmemişti. Arkadan  belinde havlu olan Nick belirdi ve kadının beline sarılıp omzunu öptü. Kafasını kaldırmadan,

"Kim gelmiş hayatım?" dedi. Harry hâlâ nefes nefese,

"B-Benim...." dedi. "B-Benim... Nick..." Nefes zar zor alıyordu.

"Ah, Harry. Sen miydin? Saat sabahın dördü, ne işin var burada?" dedi Nick. Harry zorlukla doğrulup gökyüzüne baktı, gündüz olmak üzereydi ve güneş kendini belli etmeye çoktan başlamıştı.

"B-Ben..." dedi ve devamını getiremedi, nefes alamıyordu. Nick hızla onu kolundan tutup eve çekti. Koltuğa oturarak sakinleşmesini bekledi. Harry nefes alıp verilerini kontrol etmeye yeni başlamışken Nick,

"Neyin var?" diye sordu.

"Çok uzun hikaye, bana arabanı bir kaç günlüğüne verebilir misin?" dedi. Nick yanında oturan kadına anahtarları getirmesini söyledi. Bir kaç dakika sonra kadın elinde bir Jeep anahtarıyla geldi. Ve Harry'e uzattı. Harry alır almaz ayağa kalktı ve Nick'e sıkıca sarılarak teşekkür etti.

"Beni arayıp ne sikim olduğunu anlatacaksın." dedi.  Harry kafasını sallayıp gülümsedi. Kapıdan hızla çıkarken, evin bahçesindeki Jeep'in kapılarını açtı. Hızla kendini sürücü koltuğuna atıp kemeri bağladı. Kafasını geriye yaslayıp gözlerini kapadı.

Bir kaç saat içinde ne olmuştu öyle? Gerçekten çok yakışıklı biri ona dokunmuştu ve  Tanrı aşkına,evine bir grup hırsız girmişti! Bunun etkisinden yeni yeni çıkıyordu. Ona bir kez daha dokunsun diye bütün varlığını verebilirdi, ki Harry dünya üzerindeki en zengin insanlardan biriydi.
Bir daha bana dokunursa, bu sefer nasıl tepki verirdim? Diye düşündü. Neler yapabileceği aklından geçerken sessizce küfür etti ve inledi. Bu sefer gerçekten kendini kontrol edemiyordu.

....... 

Harry nihayet şehrin biraz uzağındaki büyük annesinin evine vardı. Arabadayken sürekli o Louis denilen çocuk gelmiş, ve yine kontrolünü kaybederek arabayı bir köşeye çekip derin derin nefesler alıp kendine dokunmaya çalışmıştı. Fakat bu zordu çünkü biri onu görebilirdi. Evde yaparken bile kendini çok kötü hissedip, utanıyordu. Cinsel tercihinin hem cinsine karşı olduğunu çok önceden anlamıştı. Eline bir çok bu işi yapmak için fırsat geçse de neyi nasıl yapacağını bilmediğinden reddetmişti. Gerçekten Nick onu arada zorluyordu ama Harry sürekli reddediyordu. İstemiyor musun? Diye sorduğunda ise ne tepki vereceğini bilemiyordu. Evet istiyordu fakat tanımadığı, aşık olmadığı biriyle bunu yaparsa kendinden tiksinirdi, bunu da biliyordu. Kendine bile çok çok nadir dokunan bir insan bunu nasıl yapardı?
Kafasından bu düşünceleri silip atmaya ve Louis'nin ona dokunuşlarını unutmaya çalıştı. Arabadan çıktı ve kocaman bir bahçe üzerindeki evin kapısını çaldı. Bir kaç dakika bekledikten sonra kapı açıldı ve içeriden yaşlı büyük annesi ve onun yaşlı eşi çıktı. Büyük annesi, büyük bir sevecenlikle Harry'e sarıldı.

"Ah, Harry. Nerelerdeydin?" dedi kısık ve titrek sesiyle. Buruşuk elleri Harrynin dövmeli elini buldu. Elini yukarıya kaldırıp dövmelerine baktı.

"Bunlar da ne, Harry? Canın yanmıyor mu? Kendine bu eziyeti çektirmekten ne zaman vazgeçeceksin, oğlum?" dedi. Harry kaşlarını kaldırıp dudaklarını birbirine bastırdı.

jewellery // l.sजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें