19.Bölüm: İlk Öpücük

En başından başla
                                    

Eve gelip zımbırtıları yerine bıraktım ve odama çıkmaya başladım Bu ev dublexti! Sırıttım. Odama girip yumuşacık yatağıma atladım ve dışarıya baktım. Kaymak- pardon düşmek (!) yormuştu beni bu yüzden uykum gelmişti. Bende uykuya direnmeyip gözlerimi kapattım

**********

Akşam yemeği için aşağı inerken masada gördüklerimle gözlerim büyüdü. kim aldı lan bunu içeri?! Tamam Melih neyse de Meriç'in ne işi vardı ya?! Zehir edecekti bana yemeği. Somurtup masaya ilerledim. Teyzem Meriç'le konuşurken Meriç beni görünce göz kırpmıştı. Kaşlarımı çattım. Annemin her daim açık radarı ve babam vardı ya! Yağız'ın babası Faruk eniştem maçtan bahsetmeye başladığında gözlerimi devirdim. Bilerek mi yapıyorlar?! Meriç direk konuya dahil olup feneri ballandıra ballandıra anlatmaya başladığında Melih'de hemen destekleyip yorum yapaya başladı. Anladığım kadarıyla ailecek fanatiklerdi. Korkulurdu vallaha. Formasına bir şey yapmış olsaydım şuan mezarda mı olurdum merak etmiştim. Annem önüme tabağımı koyup yanıma oturdu. Diğer yanımda Ceyda vardı. Ceyda'ya baktım ''Bunun ne işin var burada?'' diye fısıldadım annem duymasın diye. omuzlarını silkip çorbasını içmeye devam etti ''Selma Teyze Meriç'in annesiyle çok iyi arkadaşlarmış. Meriç ve Melih'de burada tek kaldıkları için annenler de yemeğe çağırdılar'' gözlerimi devirdim. Babam Meriç ve Melih'i fenerli olmalarından ötürü sevmişe benziyordu. İnadına olsun diye bende muhabbete daldım ''Bence Galatasaray şampiyon olacak'' dediğimde herkes kaşlarını çatıp bana baktı. Zeki Melis! 5 erkeğe karşı teksin şuan! Şirince sırıttım ''Siz devam edin'' babamlar gülüp muhabbetlerine dönerlerken Meriç bana umutsuz vakaymışım gibi kafasını iki yana sallayıp sırıttı. Umarım çorbasına hamam böceği düşerdi amin!

*********

Büyük kısım mutfakta sohbet ederlerken genç kısımda salonda sohbet ediyordu. Ablam ve Melik iyi anlaşmılardı ve şuan aralarından su sızmıyordu. Meriç yanıma oturdu ''Bana niye hep sen kalıyorsun? Ablanı tercih ederdim. Hem sarışında'' kaşlarımı çatıp Meriç'e baktım ''Ablamı alabilirsin bende abini alırım. Bana hava hoş. Abin senden daha yakışıklı'' deyip sırıttım. kaşlarını çattı ''Ben daha yakışıklıyım bu bir. İkincisi Melih'e mi sulanıyorsun?'' güldüm ''Sana ne. Sevgilisi yok gibi duruyor'' bana döndü ''Çıkma teklifi etse kabul edeceksin yani?!'' omuzlarımı silktim. Sinirleniş gibiydi ve hoşuma gitmişti ''Niye etmeyeyim?'' kaşlarını daha çok çattı ''Sana bakmaz o. Boşuna hayal kurma'' kaşlarımı çattım ''Nereden biliyorsun? Hem bana tatlı bir kız olduğumu söylemişti'' Meriç'in bıçaklandığı gün beni eve Melih bırakmıştı ve yolda konuşmuştuk. Bana tatlı bir kız olduğumu söylemişti. Kaşını kaldırdı ''Ne zaman?'' sırıttım ''Seni deştiklerinde beni eve bırakmıştı hatırlıyor musun?''  bu kez sinirlendiğini belli ederek bana baktı. Görev tamamlandı. Çak bir beşlik iç ses! ''Tatlı falan değilsin! O her kıza bunu söylüyor. Üstüne alınma!'' kaşımı kaldırdım ''Sinirlendin sanki.... Sen beni mi kıskanıyorsun?'' sırıttı ''Melih'i kıskanıyorum kişisel algılama'' gözlerimi devirdim. Ya ya kesin öyleydi. ''Bana çirkin dedin ya çarpılacaksın. Allah belanı verecek elbet'' kafamı salladım ''Verdi zaten. Senden iyi belamı olur!'' sırıttı keyifle ''Ben olsam olsam, senin başına gelmiş en yakışıklı şey olurum'' kaşlarımı çattım ''Yanındaki ego promosyon mu? Gelirken kapıda bıraksaydın keşke'' güldü. Cidden narsistti bu çocuk.

************************************************

Size bir bilmece. benim sinirimi Meriç'den daha çok kim bozabilir? Tabi ki Hande! Onun ne işi vardı burada ya! Her gittiğimiz yere gelmek zorunda mıydı bu?! Annemler gideli 1 gün oluyordu ve tam tatil moduna giriyordum ki baam! Hande geliyordu!  Çok şanslıydım! 

Ayakta öylece dikilirken Meriç ve Hande'yi izliyordum. Malum Hande Meriç'in götünden ayrılmıyordu. Üşüdüğüm için titredim ve ellerimi birbirine sürttüm ''Ben kahve içeceğim. Dondum'' dedim Yağız ve Ceyda'ya. Ayağımdaki zımbırtıları çıkardım. Kaymayı beceremiyordum zaten ve poşet çıkarıp üstüne oturmama az kalmıştı. Yağız yanağımdan makas aldı ''Birazdan bizde geliriz'' kafamı salladım. Meriç Hande'nin ahtapot misali sarıldığı kolunu kurtarıp yanıma geldi ''Gidiyor musun?'' kafamı salladım. Beremi düzeltip gülümsedi tatlı şey. Sırıttı daha sonra ''Burnun kızardı'' gözlerimi devirdim ''Sen kendine bak da konuş bence'' bana eğildi gözlerime bakarak ''Nefesinle ısıtsana'' kaşlarımı çattım. Tam bir şey diyecekken yüzüme sıcak nefesini saldı. Dışarıdan bakılınca eminim sevgili gibi duruyorduk. Gözlerime bakan gözlerine bakmaya devam ettim ''Sapıksın'' sırıttı ''Sana karşı'' kaşlarımı çattım ''O ne demek?'' gülümsedi ''Sana bakınca sapık olasım geliyor demek'' kalbim ağzıma tırmanırken kaşımı kaldırdım ''Neden?'' dudaklarıma bakınca yutkundum. Gözleri istmsizce dudaklarına kayarken  içimden küfür ettim. Gözlerine baktım yine. Zorlukla oda baktı gözlerime. Biri ikimizi de itip aramızdan geçince kaşlarımı çatıp tabisi caizse bizi yarıp geçen kişiye baktım. Tahmin etmesi elbette ki zor değildi. Hande! Az önceki olaydan utandığım için Meriç hariç her yere baktım ''Şey. Ben eve gidiyorum'' deyip eve yürümeye başladım. ofladım. Sıcak mı oldu burası? Diyceği şeyi deli gibi merak ediyordum. Bana karşı böyle olduğunu söylemişti. Bu iyi bir şey miydi yoksa kötü bir şey miydi? Aklımdaki düşüncelerle elimdeki zımbırtıları eve bırakıp yürümeye başladım. Bu soğukta terlemiştim. Bana o kadar yakın olması beni kötü etkiliyordu. Aklıma beni yanağımdan öptüğünde hissettiklerim geldi. Daha sonra Hande'yle öpüşmeleri gelince kaşlarımı çattım. Birden bire ayağım yerden kesildi ve yuvarlanmaya başladım. Çığlığım içime hapsolurken  kafamı çarptıpım sert cisimle canım acımıştı. Gözlerim kararırken korkuyla titredi bedenim.

Veliaht Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin