"Yeni kız dayanamadı," diyerek güldü Cora ve anahtarlığı Aaron'a doğru attı. Aaron, anahtarı havada yakalamıştı ve ezici bakışlarının dışında tek kelime etmemişti. 'Yeni kız!' söyleminden sonra böyle olması da normaldi. En azından artık suratımdan bir gariplik algılayamayacağı için sevinmeliydim.

"Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım," dedim onlarla beraber içeriye girerken. Hava oldukça kararmıştı ve biz içeri girdikten sonra dışarıda yanan ışıklar sönmüştü. "O sesleri duymak zorunda kaldığınız için üzgünüm."

"Gel," dedi Nathan beni mutfağa yönlendirirken. "Ben de ilk seferde kusmuştum. Cora, arabayı deli kullanmayı sever. Su iyi gelecektir." Dolaptan çıkardığı küçük pet şişeyi bana doğru uzattı.

"Teşekkür ederim," dedim Nathan'ın elinden suyu alırken. Aramızda bir soğukluk göremiyordum. Bir yandan da içimden homurdanmakla meşguldüm tabii: Cora'nın benimle ilgili gerçekten bir sorunu vardı. Dayanamamışmış!

Şişeden biraz su alıp ağzımı çalkaladıktan sonra bunun ne kadar iğrenç olduğuna aldırmadan lavabonun içine tükürdüm. Nathan da merdivenlerin aşağısındaki koltuklara oturmuştu ve kimse benimle ilgilenmiyordu ne de olsa. Onları orada bırakıp yukarı çıktım ve üstümü değiştirip aşağı indim. Sky ortalıkta gözükmüyordu.

"Sky nerede?" diye sordum koltuğa, Nathan'ın karşısına otururken. Ortadaki koltukta Aaron ve Cora oturuyor, sesi kısık olan büyük televizyonun karşısında kendi aralarında bir şey konuşuyorlardı. Televizyona bakarken aklımda beliren maskeli Aaron Cole'un görüntüsü beni rahatsız ediyordu ama, şu durumda bunu konuşabileceğimi sanmıyordum.

"Uyuyor," dedi Nathan masanın üstündeki içi meyve dolu tabaktan yeşil bir elma alarak fakat bu sorudan sonra keyfi kaçmış gibi elmayı yerine bıraktı. "İlaçlarla yani. Ağrıları başladı yine." Bunları söylerken Aaron'a bakmıştı.

"Elimden geleni yapıyorum," dedi Aaron gözlerini kısıp Nathan'a bakarken, neyi ima ettiğini sorguluyor gibiydi. Bakışları da oldukça sertti aslında ama vicdan azabından dolayı Nathan'a cevap verdiği düşündüm. Söz konusu onlar olduğunda, Aaron Cole'un bir kalbi olabiliyordu. Onu ilk defa birine hesap verirken görebilecektim belki de? "Daha yeni partiden geldim. Bunu sen de biliyorsun." Gömleği hâlâ üstünde duruyordu ama kravatı yoktu, kim bilir nere fırlatmıştı.

"Orası öyle," diye mırıldandı Nathan. Aaron'a karşı gelmek istemiyordu belli ki, yine de ona söylemesi gereken şeylerin olduğunu hepimiz görebiliyorduk. Cora ve ben de, pür dikkat aralarında geçebilecek konuşmaya odaklanmıştık, ikimizin de kaşları çatılı kalmıştı. Bu kızla aynı yüz ifadesine sahip olmaktan bile hoşlanmamaya başlamıştım. "Sadece... Tedaviyle daha çok ilgilenmememiz gerektiğini düşünüyorum."

"İlgilenmiyor muyuz sence?" diye araya giren Cora'ydı. Öne doğru eğilmişti ve dirseklerini, dizlerine dayamıştı. "Neyi ima ediyorsun Nathan? Tedaviyi aramayı bıraktığımızı falan mı?"

"Hayır," dedi Nathan hızlıca. Aaron, delici bakışlarını Nathan'ın üstünde tutuyordu sadece. Konuşmuyordu. Belki de Nathan'dan bu çıkışı beklemediği için bu kadar şaşırmıştı. "Sadece... Dediğim gibi; daha fazla odaklanmamız gerektiğini söylüyorum. Sky'ın durumu belli..."

"Sky iyi olacak!" diyerek sesini yükseltti Aaron. "Ağrısının artması, ertesi gün öleceği anlamına gelmez!" Aaron'un daha önce Nathan'a böyle davranıp davranmadığını görmemiştim ama bence bu bir ilkti. Aaron Cole her zaman bağırabilirdi ama Nathan karşısında bu, geçiştirilebilecek bir konu değildi.

Cora araya girerek, "Git biraz şarkı falan dinle, Nathan." dedi küçümseyici bir bakışla. "Kafanın düzgün çalışamadığı ortada."

Kusurlu Mekanizmalar (ASKIDA)Where stories live. Discover now