1 [ it's not first ]

51 10 230
                                        

birinci bölüm,

birinci bölüm,

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

📍

arabasından inerken dünyanın yükünü omuzlarında taşıyor gibi hisseden adam başını sağa sola esneterek üzerindeki yorgunluğu az da olsa atmaya çalışmış fakat pek bir sonuç elde edemedikten sonra günün son işlerini halletmek için karşısında cam duvarlarıyla yükselen galeriye doğru yürüdü wolfgang diaz.

hızlıca lobideki araçların arasından süzülüp üst kattaki ofisine yöneldi ancak odaya yaklaştığında kapının aralık olduğunu gördü.

temkinli adımlarla odasına doğru bir adım daha attıktan sonra kulaklarına dolan bir melodi ile sakinleşti. bir anda saldırmaya hazır pozisyonundan ayrılıp gevşedi. gülümsemeden edemese de ifadesini korumaya çalışarak kapıyı geriye doğru itti, kapının çıkardığı hafif sesle birlikte arkasına dönen minik figür onu gülümsetmeyi başarmıştı.

wolfgang ağrıyan tüm eklemlerinde bir anda rahatlama hissetti, sanki bir sıcaklık onu kavrıyor gibiydi.

masanın başında kendi kendine mırıldanan genç kadın kapının önünde durup kendini izleyen adama hiç gerek olmasa da abartılı bir şekilde el salladı.

"nasıl girdin buraya?" diye sordu wolfgang. yüzündeki sabit ifadeyi korumaya çalışıyordu.

"anahtarını çalmadım, korkma." başını kapatan siyah kapüşonu geriye doğru atınca loş ışıkta yüzü rahatça seçilir hâle gelmişti. yüzünün en güzel parçası olan yeşil gözleri karanlıkta bile parlamayı başarıyorken hafif ışıkla renk kazandığında wolfgang'in kalp ritmi hareketlenmişti.

"son zamanlarda axel ile fazla vakit geçiriyorum, ondan birkaç şey öğrendim."

"anladığım kadarıyla illegal birkaç şey öğrenmişsin." wolfgang ileriye doğru birkaç yavaş adım attıktan sonra elindeki evrak çantasını masanın önündeki misafir koltuğuna attı. karşısındaki genç kadın da ellerini arkasında birleştirmiş ve ağır ağır adımlarla kendine yaklaşıyordu.

en sonunda karşı karşıya geldiklerinde wolfgang ellerini kızın bel oyuntusuna yerleştirip onu kendine doğru çekti. sakin bir kucaklaşmaydı ve epey uzun sürmüştü, bu süre boyunca wolfgang parmaklarını sevgilisinin sırtında gezindirerek günün ağırlığından kurtulmayı başarmıştı. "seni özledim." diye fısıldadı wolfgang iç çekerken. neyse ki kelimeleri nefesinde kaybolup gitmeden kadının kulaklarına erişti.

"biliyorum." diye cevapladı onu raya novák. sonunda geriye çekilen taraf olduğunda elleri wolfgang'in boynundan yüzüne doğru tırmanmıştı. "ben de öyle."

𝙜𝙧𝙖𝙥𝙚𝙨, 𝘣𝘭𝘰𝘰𝘥 𝘪𝘯 𝘵𝘩𝘦 𝘸𝘪𝘯𝘦Donde viven las historias. Descúbrelo ahora