"Sen benimkini görsen kendinkine şükredersin."
"Abin ne iş yapıyor yani buralarda mı?" Omuz silkti ve ardından yüzünün düştüğünü hissettim. Kafasını cama dönmüştü, bu onun hassas noktasıydı. Sanırım pot kırmıştım.
"Üzgünüm sanırım senin için hassas bir konu."
"Hayır senle ilgili değil. Abim bir erkekten hoşlandığını aileme söylediğinde ailem bunu pek de güzel karşılamadı. Evden kovdular, o da sevgilisiyle birlikte Hollanda'ya gitti. Her şeye sıfırdan başlayıp yeni bir hayat kurdu. Ve sanırım o hayatında bana da yer yok..." Kendimi ister istemez kötü hissetmiştim. Homofobik zihinler yüzünden hayat hiç de çekilir olmuyordu. Beomgyu'yu böyle üzgün görmek hoşuma gitmemişti. O gözümde çok konuşan, bıcır bıcır neşeli bir çocuk olarak kalmalıydı.
Ama unuttuğu bir şey vardı ki, en çok gülenin en derin yaraları gizlediğiydi.
"Eminim abin de böyle olmasını istememiştir. Hiç görüştünüz mü?"
"Geçen ay nişanlanmışlar, fotoğrafları bana göndermişti. Ben de kısa bir tebrik mesajı gönderdim. Aramıza mesafe koyan ilk oydu, böyle olmasını ben de istemezdim." Bu konuyu daha da deşerek Beomgyu'yu üzmek istemedi. Konuyu değiştirmek istedi ama pek de uzağa gidemedi.
"Peki sen? Yani ailen senin erkeklerden hoşlandığını biliyorlar mı?" Olumlu anlamda kafasını salladı.
"Abimden cesaret alarak ben de söylemiştim ama abim bunu bilmiyor tabi. Abim hala onlarla görüştüğümü sandığı için mesafelidir belki de bana karşı, bilmiyorum. "
"Abine bunu neden söylemedin peki?"
"Hiç sormadı ki, birbirimizin aşk hayatlarından bahsedecek kadar yakın olmadık hiçbir zaman." Ne diyeceğimi bilemeyerek sessizleştim. Zaten sahile gelmiştik, arabayı boş bir yer bulup park ettiğimde kemerimi çıkardım. O sırada Beomgyu'nun ağız içinde söylenerek kemerle uğraştığını gördüm. Bu beni gülümsetti. Kemer takılmış olmalıydı.
Ona doğru uzanıp kemeri çıkardığımda kafasını kaldırdı ve göz göze geldik. Yine oldukça yakınlaşmıştık. Sesli bir şekilde yutkunarak geri çekildim.
"Bazen tutukluk yapıyor böyle. Hadi inelim."
Sahile doğru ilermeye başladığımızda Beomgyu koşarak önden gitmeye başladı. Onun bu heyecanlı haline gülümseyerek daha sakin adımlarla peşinden gittim. Deniz kenarına geldiğinde hızla ayakkabılarını çıkarmış ve ayaklarını suya batıra batıra koşmaya başlamıştı. Bense bir köşede durmuş onun bu sevimli halini gülümseyerek izliyordum.
Birden elini bana doğru sallayarak beni yanına çağırdı. "Gelsene Yeonjun, orada öylece dikilecek misin?"
Yanına gittiğimde avucunun içine aldığı bir taşı bana gösterdi. "Bak kalp şeklinde, çok tatlı değil mi?"
'Sen daha tatlısın ' demek istedim o an ama kendini tuttum.
"Evet çok tatlı. " Kalp şeklindeki taşı cebine attığında yerden başka bir taş alarak suyun üzerinde sektirmeye başladı.
"Bak 5 kere sekti, hadi sen de dene. Bakalım beni geçebilecek misin?" Ben de aynı şekilde yerden herhangi bir taş aldığımda aynı şekilde yana doğru atarak sektirmeye çalıştım ancak 3.de durduğunda Beomgyu kahkaha atmaya başladı.
"Ben kazandım." Gerçekten küçük bir çocuk gibiydi.
"Evet sen kazandın. Hadi oturalım biraz." Birlikte kumların üzerine oturduklarında Beomgyu öne doğru uzattığı ayaklarını ritimli bir şekilde sallıyordu. Yaptığı her şey nasıl bu kadar tatlı olabilirdi cidden aklım almıyordu.
Günün geri kalanında gün batımını da izleyerek dışarıda yemeğimizi yemiş ve eve öyle geçmiştik.Eve girmeden önce yöneticiye böcek sorunundan bahsetmiş, yönetici ise yarın ilaçlatma ekibini çağırarak halledeceğini söylemiş ve defalarca kez özür dilemişti. Aslında Beomgyu'nun biraz daha benim evimde kalması işime gelirdi ama belki de yanımda rahatsız oluyordur ve yalnız kalmak istiyordur diye düşünerek bu düşünceleri aklımdan kovdum.
Şimdiyse önümüzde duran kola ve cipslerle bir komedi filmi seçmiş ve izlemeye başlamıştık. Tabi benim tüm odağım gülüşünden deli gibi etkilendiğim gençte olmuştu.
Filmin son dakikalarında omzumda hissettiğim ağırlıkla elimdeki bardağı masaya bırakarak Beomgyu'ya döndüm.Uyuyakalmıştı ve başı omzuma düşmüştü. Televizyonu kapatmış ve onu kucağıma alarak odama götürmüştüm. Nevresimi üzerine iyice örttüğümden emin olarak odadan çıktığımda rahatsız olmaması için salondaki kanepede yatmaya karar vermiştim.
Uyumadan önce son düşündüğüm şey ise günümün nasıl güzel geçtiğiydi. Tabi yarın oldukça yoğun bir gün olacaktı benim için ama halledebileceğime dair inancım bugünden sonra artmıştı. Acaba ben yarın bütün gün kurstayken Beomgyu ne yapacaktı?
∆
oldu bence bunlar ya neysee arkadaşlar nasılsınız nasıl gidiyor. Siz siz olun 6 fici aynı anda yayınlamayın yoksa böyle yetişemezsiniz işte . Şuan buna yazasım var belki ileride diğerlerine de olur. Kendimi yazmaya zorlayarak saçmalamak istemiyorum bu yüzden biraz bekletebilirim onları. Zaten saçmalamış gibi kötü hissediyorum ama neysee.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın 😻💗
YOU ARE READING
step by step / yeongyu
Fanfictionüst komşu: eminim sen suya batsan dudakların suyun üstünde kalıp konuşmaya devam ederlerdi, gerçekten ne var senin ağzında böyle? alt komşu: motor. üst komşu: bu kadar gürültülü olmana şaşmamalı. [texting] #yeongyu #beomjun
What's your love Language?
Start from the beginning
