Gözümün içine içine giren güneş ile gözlerimi araladığımda kalkıp perdeyi çekip tekrar yatma derdindeydim ta ki göğsümdeki bedeni fark edene kadar. Gözlerimi ovalayarak bu anın gerçekliğini sorguladım. Beomgyu, bir koala misali kollarını belime dolamış ve mışıl mışıl uyuyordu. Kendim de ne yaptığımın farkında olmayarak onu incelemeye başladığımda dudağımın kenarının yukarı kıvrıldığını fark etmemiştim bile. Bir bebek gibi uyuyordu.
Alt dudağı öne doğru sarkmış, kaşları hafif çatıktı. Kabus görüyor olabilir miydi acaba? Bir elim başına gittiğinde saçlarını hafif hafif okşamaya başladım. Bu hareketimle güvende hissetmiş olacak ki kaşları tekrardan normal haline dönmüştü. Gülümsedim. O kadar güzeldi ki, kızları kıskandıracak kadar mükemmel ve özel bir güzelliği vardı...
Ona bakmaya doyamıyordum ama bu birkaç gündür içime yerleşen hisse anlam veremiyordum. Ne olduysa Beomgyu'yu sarhoş bir şekilde gördüğüm gün olmuştu. İlk o zaman teklemişti kalbim. Daha sonra Busan'da dans ederken seyirciler arasında onu hayran dolu bakışlarla oldukça güçlü bir şekilde alkışlayarak görmem de buna eklenince hislerim artmaya başlamıştı.
Sanırım ondan hoşlanmaya başlıyordum...
Gürültüsüyle onu deli eden, hatta taşınmayı düşündürten gençten şimdi hoşlanmaya başlamıştı. Şaka gibiydi ama gerçekti. Göğsümde yatan beden kımıldanmaya başladığında birden gözlerimi kapattım. Neden yaptığımı bilmiyordum ama uyuyor numarası yapmaya karar vermiştim. Hareketlendi ve gözlerini açmış olacak ki bana sarıldığını fark ederek kollarını hızlıca çekti. Kendi kendine söyleniyordu. O konuşup duran dudaklarını öpmemek için kendini zor tutuyordu dünden beri. Onu öperek susturmak gibi hayalleri vardı ama hala eski sevgilisi için acı çeken Beomgyu'yu korkutmak istemiyordu.
Adım adım gidecekti. En doğrusu buydu.
"Kollarımı sarmışım çocuğa resmen şuna bak. Benden önce uyanıp görse böyle olduğumuzu ahtapot gibi sarmışsın dicek. Hayır sadece sesim değil bedenim de rahatsız ediyor onu. Off hamamböcekleri evimi basacak başka zaman bulamadınız mı? Ağlicam şimdi. Kafamı duvarlara vurmak istiyorum."
Bu haline gülmemek için kendimi oldukça zor tutuyordum. Bebek gibi söylenip duruyordu. Çok şirindi. Bir erkek nasıl bu kadar sevimli olabilirdi, cidden aklı almıyordu.
Birden Beomgyu'nun kendine doğru yaklaştığını hissetti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladığında karşısındaki bedenin bunu fark etmemesini diledi.
"Dudakları neden böyle bunun? Önceki hayatında ördek falan mıydı acaba?" Kendisi yakınlığından dolayı etkilenmişken onun böyle şeyler düşünmesi dudağının bir kenarının yukarı kıvrılmasına neden oldu çünkü daha fazla tutamamıştı kendini.
"Of acaba rüyasında ne görüyor da gülüyor böyle? Neden bu kadar yakışıklısın ki?" Beomgyu iç çektiğinde birden öyle bir şey yapmıştı ki kalbimin atışları dengesiz bir şekilde hızlanmıştı. Parmağıyla dudağıma nazikçe dokunmuş ardından yüzünü yüzüme yaklaştırmıştı. Aniden gözlerimi açtığımda şaşkınlıkla göz bebekleri büyüdü. Dudaklarımız arasındaki mesafe yok denecek kadar azdı.
Hızla kendini geri çektiğinde ayaklandı.
"S-sen ne zaman uyandın?"
"Az önce." Bu hali o kadar tatlı gelmişti ki onu utandırmak için daha fazla uğraşmaya karar verdim.
"Hem sen niye yüzüme eğilmiştin öyle? Söyle bakalım." Beomgyu'nun yanakları utançtan kızarmaya başladığında bir eli ensesine gitti.
"Ş-şey vardı yüzünde." Yatakta doğrularak ona bakmaya başladım. "Ne vardı? Yakışıklılık mı?" Yüzünü buruşturarak yastıklardan birini yüzüme fırlattığında kıkırdadım.
YOU ARE READING
step by step / yeongyu
Fanfictionüst komşu: eminim sen suya batsan dudakların suyun üstünde kalıp konuşmaya devam ederlerdi, gerçekten ne var senin ağzında böyle? alt komşu: motor. üst komşu: bu kadar gürültülü olmana şaşmamalı. [texting] #yeongyu #beomjun
