Büyülenmiş Bölüm 20

Start from the beginning
                                    

Yavaş adımlarla Eren'in üzerine yürümeye başladığında Timuçin, o da geriye adımlamaya başladı. Neden o sıcak ortam birden bu denli soğumuştu? Neden bakışları soğuk fırtınaları anımsatır olmuştu?

"Aramızda kini sıcak bir bağ ile karıştırmıyorsun değil mi kedicik?" Dediğinde Timuçin yutkunmuştu Eren. "Ben gay değilim ufaklık. Senin gibi değilim ben." Dediğinde adeta tükürürcesine çıkmıştı ağzından kelimeleri. Biran için sağ gözü seğirdi Eren'in. Kendisinin öyle olduğunu mu zannediyordu? Ne sanıyordu kendisini. Ona karşı bir çekim hissettiğini inkar edemezdi ama onunda etmediğini söylemesi yalan sayılmaz mıydı? Yinede sessiz kaldı. Neden sürekli kendisini bu duruma düşürüyordu. Aptal mıydı? Neden ona boyun eğiyordu? Hızla Eren'in yanına gelip tek eliyle onu ittiğinde sırt üstü yatağa düştü. Kaşlarını çatıp dirseklerinin üzerine kalkacağı sırada bir ses duydu, yutkundu ve donup kaldı. Bu sesleri tanıyordu. Bu onun tecavüz sahneleriydi.

Yüzünde sinsi bir kibirle bakarken Timuçin, biranda Eren'in üzerine eğilerek yatağa uzandı. Ama ona bakmıyordu Eren bakışları ekrandaydı ve o hala konuşmuyordu. Biran sonra kulağına eğildi Timuçin.

"Kendini ekranda görmek heyecanlı mı? Bence hoşuna gidiyor kedicik. O günde hoşuna gittiğine bahse varım. Böyle şeylere alışık olmalısın. Nasılsa yalnızca benle yada onlarla sevişmedin. Bunu daha öncede yaptın. Hadi söyle, inkar et. Benden nefret ettiğini söyle, çırpın. Yapabildiğin yalnızca bu kadarı. Bundan fazlası olamazsın."

Bekledi ama cevap gelmedi Eren den. Hiçbir hareket yoktu. Biran için başını kaldırıp Eren'in yüzüne baktı Timuçin. Ama onun gözleri hala ekrandaydı. Dudakları ve gözleri kızarmıştı. Zümrüt gibi parlayan yeşil gözlerinden sağına ve soluna sıcak göz yaşları dökülüyordu. Onu öyle gördüğünde şaşırdı Timuçin ve şaşkın gözleriyle ona bakmaya devam ederken bakışlarını yavaşça Timuçin'e çevirdi Eren. İçinde o her zaman gördüğü öfke yine yoktu. Bakışları umutsuzdu. Donuk bir ifade vardı. Gözyaşları dökülmeye devam ederken nefesi kesilmiş gibi uzun soluklar alıp vermeye başladığında tek kaşını kaldırıp söylendi Timuçin.

"Neden susuyorsun be konuşsana?" bekledi ve kaşlarını çattı. "Bilerek mi yapıyorsun?" Biran sonra "CEVAP VERSENE LANET OLASI." Diye bağırıp sıktığı yumruğunu yatağa geçirdiğinde sarsıldılar ama yinede gözünü bile kırpmadı Eren.

Biran sonra parmaklarını uzatıp Timuçin'in kolunun altından sırtına dokunduğunda irkildi Timuçin.

"Be, ben bundan hoşlanmıyorum. Bu canımı yakıyor." Gözlerini sıkıca kapayıp dudaklarını ısırdı. "Canım yanıyor." dİye fısıldadı. Biran onun kendisine bakmayan yüzüne öylece baktı kuzgun. İsterik bir gülümsemenin ardından oturup televizyonu kapadı. Kollarını dizlerinin üzerine koyarak öylece boş boş baktığında gözlerini açıp tavanı izlemeye başladı Eren. Sağ elini boynuna koyarak derin bir nefes aldı Timuçin ve oflayarak dışarı verdi.

"Ne sanıyorsun sen. Ne sanıyorsun kendini? Hevesle başlattığın oyunu yarıda bırakıp, acınası gözlerle bana bakıyor ve durmamı söylüyorsun. Durdurma tuşunun olmadığını bilmiyor muydun?" Bir anda ayağa kalktı. "Beni öfkelendirip, azdırıp, çıldırtıp sonrada bu gözlerle beni durdurmaya çalışıyorsun." Hızla kolundan tutup oturttu Eren'i. "Kimsin lan sen? Kim oluyorsun? Kim oluyorsun da beni alt etmeye çalışıyorsun. Kendi saçma dünyana alet etmeye çalışıyor, aklımı bulandırıyorsun. Sahi, yapabilir misin? Benle başa çıkabilir misin gerçekten? Yapamazsan, yapamıyorsan bu aptal gösterişlerin de nedir? Beni kızdırmak hoşuna mı gidiyor?" Diyerek öfkeli gözleriyle bakmaya başladığında:

"Bir nedene ihtiyacın var değil mi?" Diye sordu Eren ve ayağa kalktı. "Bana dokunman için bir nedene ihtiyacın var." Deyip bir adım attı. "Bir kez daha bu günaha yaklaşman için bir sebep lazım sana. Biliyorum." Her kelimesinde ona doğru bir adım daha atıyordu Eren. "Korkularını, heyecanlarını, arzularını." Diyerek önünde durdu. "Bir kez daha ateşe atıyorum seni kuzgun. Tıpkı seninde beni attığın gibi."

Ölümcül Saplantı (+18)Where stories live. Discover now