Ne tuhaf şeysin

17K 927 130
                                    


Selamün aleyküm.. lütfen başlama tarihinizi yazınız...🌸

Ne tuhaf şeysin sen hayat, içinde senle olmak istemeyen seni yaşamak istemeyen ne çok insan bulunduruyorsun. Ve bende buna dahildim çünkü hayat yaşayacak gücüm kalmamıştı seni. Her nefes aldığımda ölmek için dua ederken buluyordum, kendimi. Hep bir karamsarlığa düşüyordum. Ama yaşadıklarım beni buna sürüklüyordu. Sonra fark ettim ki bunlar birer imtihandı. Ben bu fani dünyada ne kadar sabırlı olursam. Şikayette bulunmazsam. Allah bana ahirette karşılığını vericekti. Küçükken yaşadığım şeyler kolay değildi, ama yerden düştükten sonra kalkmayı babannem sayesinde başarabilmiştim. Onun sayesinde en azından hayata tutunabilmiştim. Gözlerimi parkeden kaldırıp, babanneme baktım. Televizyona odaklanmış, Müge ANLI'yı izliyordu. Gülümsedim. Koltuktan kalkıp, onun karşısına geçtim. Gözlerini televizyondan çekip, bana baktı. "Ne bakıyorsun, öyle." Kollarımı boynuna doladım. "Yarın istanbul yolcusuyum, özlemiyecek misin beni." Saçıma öpücük kondurdu. "Özlemez olur muyum? Özlerim tabi." Kıkırdadım. "Amcama söyliyeyim sana iyi baksın." Kafasını gülerek iki yana salladı. "O bana değil, karısına bakar." Kahkaha atmıştım. "Benim bildiğim gelinler kaynanalarından çeker ama sen gelininden çekiyorsun." Babannem elini ağızına götürerek güldü. "İmtihan işte kızım, imtihan." Tebessüm ederek. "Seni çok özleyecem, songülüm." Babannem sıkıca sarıldı. "Bende seni." Gözümden düşen bir yaşı, elimin tersi ile sildim. "Ben kızlarla buluşucam. Erken gelirim." Babannem koynundan parayı çıkartıp bana uzattı. "Al bakalım deli kız." Elinden hızlıca aldım. "Sende olmasan kim bana bakıcak." Babannem gülerek. "Kocan bakar." dedi. Kıkırdadım. "Sana varya böyle saygılı, efendi, namazlı birisi bulucam songülüm." Babannem güldü. "Alnında yazılı kızım, kiminle olacağın. Allah karşına senin gibi birisini çıkarsın." Tebessüm ettim. Ve sesli bir şekilde "Amin." dedim. "Hira eve gelirken iki ekmek almayı unutma." Kafamı olumluca salladım. Odama geçip, gardırobı açtım, ne giysem diye düşünüyordum. Elime geçen bir tunik ile eteği aldım. Üstüme hızlıca geçirip, şalımı bağladım. Odadan çıktığımda babannem mutfakta yemek yapıyordu. Askılıktan feracemi alıp, giyindim. Çantamıda yerden aldıktan sonra evden dışarı çıkmıştım.

Kafeye doğru yürüyordum. Konya güzel bir şehirdi. Özellikle bizim mahalleyi çok özleyecektim. Arkamdan birisi korna çalıyordu, kaşlarımı sinirle çatıp arkamı döndüm. "Hepsi senin mi?" Yerdeki küçük taşı elime alıp, arabaya attım. İpek şaşkınlıkla arabayı istop ettirmişti. Gülmüştüm. Arabanın kapısını açıp, bindim. "Hadi kaptan sür." İpek sinirle bana bakıyordu. "Hira yeni aldım, bu arabayı yaptığın hareket doğru değil." Kahkaha attım. "Senin ki çok doğru ya." dedim. Dudaklarını yaladı. "Sus konuşma." İpek'e göz devirdim. "Şuna bak ya bir arabana taş attım diye, beni hemen sattın. Ama bu araba yokken ben vardım hayatında ben." İpek şaşkınca bana bakıyordu. "Böyle deme gamzelim, sen benim canımsın." Kıkırdadım. "Gamzelim diyişine bitiyorum. Neyse kayrayı bekletmeyelim." Kafasını olumluca salladı. Ve arabayı sürmeye başladı. İpek ile birlikte bağırarak şarkı söylüyorduk. Hayat anne ve babamı almıştı. Ama bana çok sağlam iki dost vermişti.

"Geldik."

"Geldiğimizi görebiliyorum." İpek taklidimi yaparak arabadan indi. Bende arkasından indim. Ve gülerek arabanın kapısını sertçe kapattım. "Hira!" Diye bağırmıştı. Gülerek kafeye girdim. Kayrayı görünce yanına gittim. "Selamün aleyküm, güzellik." Kayra düşünceliydi. "Aleyküm selam." dedi. İpekte yanımıza gelip, oturmuştu. Garson menüleri verip uzaklamıştı. "Ne yersiniz." Gözlerimi Kayra'dan çekip, ipeke baktım. "Sen ne istersin, mavişim." İpek kafasını menüden kaldırmış. Bana bakıyordu, gözlerimle Kayrayı ima ettim. Sanki buraya yemek yemeğe gelmiştik. Kafasını olumluca salladı. Garson geldiğinde üç tane portakal suyu söylemiştik. Kayra bir bana birde ipeğe baktı. "Hamileyim." İpek yerinden öyle bir kalktı ki kafedeki herkes buraya baktı. Kolundan çekiştirip, otturdum. "Hira bu sakinlik nerden geliyor, duymadın mı ne diyor." Zoraki gülmeye çalışarak "Şaka yapıyor aklınca." dedim. Kayraya gülmüştü. "İpek sarışınsın, aptalsın." İpek sinirle saçlarını savurdu. "Aptalsam aptalım." Güldüm. "Yarın İstanbul yolcusuyuz." Bakışlarını bana çevirdiler. "Babannem için üzülüyorum." İpek eliyle omzumu sıktı. "Amcan var, Hira." Dudaklarımı büzdüm. "Yengemi biliyorsunuz." Kayra kafasını olumluca salladı. "Ama Songül Sultan onu mahveder." Bu dediğine gülmüştüm. "Bende ailemden kaçıyorum." İpeke bakıp, güldüm. "Onlarda senden kaçıyor." İpek dil çıkarttı. Kayra öksürdü. Bakışlarımızı ona çevirdik. "Bugün buraya çağırmamın sebebi buydu. Bakın kızlar çok şükür ki hepimizi aynı üniversiteyi kazandık." Kayranın sözünü kesip, araya girdim. "Ama biri özel okuyacak." Bakışlarımı ipeke çevirdim. "Sizin için orayı istedim." Kafamı olumluca salladım. "Ama aileni zor duruma soktun." İpek omuz silkti. "Bir zahmet, ödesinler. İlgi alaka yok. Bari onu yapsınlar." Kayra el çırptı. "Bir susun da, konuşuyum." Portakal suyumdan bir yudum aldım ve Kayrayı dinlemeye başladım. "Ne olursa olsun bu üçlü kopmasın. Zor olucak biliyorum ama üstesinden gelicez." İpek derin bir nefes aldı. "Nasihat mı vericeksin, Kayra öyleyse dinlemek istemiyorum." Gözlerimi devirdim. "Kızım seni alan kocaya sabır versin." dedim. İpek güldü. "Tabi ki sabır versin. Çok güzelim sonuçta kıskançlıktan çatlamasın bari." Kıkırdadım. "Sende ki ego kimsede yok." Kayra gülmüştü. "Sizi seviyorum." İpeke elimle dur işareti yaptım, sakın sarılma. Ellerini beline koydu. "Peki, Hira." Benim yanımdan kalkıp, kayraya sıkıca sarıldı. Seviyordum bu man kafaları.

Düzenlenmiştir.

FERACELİMजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें