Albino 2 ♠ Deneyimler

834 109 32
                                    

"Serap dönüp durmayı kes."

"Onu kandırdım, Fergus'u kandırdım. Sevdiğim adamı kandırdım." Gözlerimi devirdim. "Sevdiğini sandığın adamı, Serap. Dur... Mesaj sesi mi o?"

"Nerede!?"

"Bağırma kulağımın dibinde!"

Dizüstü bilgisayarı kucağıma aldım ve Serap da yanıma oturdu titreyen ellerle. Skype'a girip beklemeye koyulduk. Fergus zaten buna baştan razıydı ama başına geleceklerden habersizdi.

Ve ekran aydınlandı.

Fergus fazlasıyla bir İrlandalı'ya benziyordu. Güneşe meydan okuyan açık renk bir teni vardı, hâlbuki İskandinav ülkeleri güneşli olur sanırdım. Teni birkaç ton daha koyu olsa kesinlikle garip duracağı koyu sarı saçları arkaya şekillendirilmişti. Annem görse bu saç tipi hakkında kesinlikle "kasket gibi, şapka gibi" tabirlerini kullanırdı.

"Serap?" Fergus koyu bir ses tonuyla konuştuğunda ve yanımdaki korkudan dizlerinin bağı çözülmüş arkadaşım yerine bana baktığında konuşamadım. Sesim içime kaçmıştı sanki. Neydi? Ah, Serap bendim değil mi? Konuşmam mı gerekiyordu? Panik atak geçiriyordum! 

Fergus'un açık kahverengi gözleri ikimiz arasında gidip geliyordu sürekli. Sanki onun Serap'ının ben olmadığımı bakışlarımdan anlamıştı. Serap beni yandan dürtüklediğinde ilk konuşanın neden ben olduğum hakkında sitem edecektim. Tabi Fergus konuşmasaydı benden önce.

"Çok güzelsin Serap... Fotoğraflarda olduğundan daha güzel." Serap zaten güzel bir kızdı.

Bir dakika.

O beni kastediyordu değil mi? Buna hâlâ alışamamıştım. Bana en son kim güzel olduğumu söylemişti?

Serap benim konuşmayacağımı düşünmüş olmalı ki elleriyle kendine yelpaze yapıp bilgisayarı kendine çevirdi. Boğazını temizledi, sanki her an ağlayacakmış gibiydi.

"Fergus? Nasılsın?"

"Hey, senin sesin..? Arkadaşın mı, Serap?" Pekâlâ, gerçekten konuşmalıydım. Serap'ı sesinden mi tanımıştı az önce?

"Fergus ben Serap değilim. Senin aradığın Serap..." Elimi Serap'ın omzuna koydum. "İşte o."

Fergus'un tepkisi Serap'ın nefesinin kesilmesine neden oldu. Söylediğim şeyi idrak edene dek birkaç saniye geçmiş ve birkaç saniye boyunca bana hayranlıkla bakmıştı. Ama anladığında yüzü düşmüş ve kafa karışıklığı tüm yüzüne yayılmıştı.

"Ben...anlamıyorum."

"Fergus, benim adım Hezâr. Serap'ın..." Elimi yine arkadaşımın omzuna koydum. "yani senin sevdiğin kişinin en yakın arkadaşıyım." Serap bilgisayarın kamera açısından yüzünü çekmiş, akmış makyajını ve gözyaşlarını sert hareketlerle siliyordu ıslak mendillerle. Kısa bir sürede tertemiz yüzüyle aramıza döndüğünde kesinlikle telaşa kapılmıştım. Daha Fergus'a sormadan bile makyaj yapmaya koyulmuş, hatta bir makyaj videosu izlemişti taklit etmek için. Ama şimdi silmişti ve bu onu daha az özgüvenli yapardı. Makyajsız güzel olduğuna inanmıyordu. Aynı saçını topladığında daha güzel olduğunu söylediğimde bana inanmadığı gibi.

"Serap, bir anlık telaşla işin en başında benim fotoğraflarımla tanıttı kendini. Ama şu an çok pişman ve sevdiği birine, sana yalan söylemek istemediği için...işte buradayız." Serap derin nefesler aldı ve bilgisayarı kucağına koydu, belli ki konuşmayı devralmak istiyordu. Hatta belki de çıkmalıydım ben.

Serap'a çıktığımı belli belirsiz işaret ettim ama anladığından emin değildim. Üstelemeden yataktan kaydım ve doğuştan gelen bir sessizlikle dışarı çıktım.

AlbinoWhere stories live. Discover now