"Yetişmez!" diye bağırdım. "Olmaz, yetiştiremem."
Kemal şaşkınca babaya baktı. "Nikah tarihi aldım baba, Dila'nın dediği gibi yetişmez. İyi bir düğün olsun istiyorum, onun istediği her şeyi yapacağım."
Şerefsizin ağzı iyi laf yapıyordu.
"Zevzekliği bırak, sevkiyat var o gün."
"Onu hallederiz, daha iyi olur dikkat çekmez. Düğün konuşulacak tüm gün."
İşte şimdi anlamıştım. Kemal'in teknoloji şirketi vardı ama bu pis işleri için paravandı. Yanımda uyuşturucu ya da silahtan bahsediyorlardı. Salağa yatmalıydım. "Kemal, düğün günü ne sevkiyatı ya? Şirket işinle mi uğraşacaksın düğün gününde?" dedim yapmacık bir trip atarak.
Kemal gülümsedi. "Sen merak etme sevgilim, düğünümüzü hiçbir şey engellemeyecek. Önceden ayarlayacağım."
Babanın yüzü buruştu. "Ne halt yersen ye Kemal, işi batırırsan olacakları biliyorsun."
Kemal sertçe babaya baktı. "Dila'nın yanında daha fazla iş konuşmak istemiyorum." dedi uyarıcı bir şekilde.
Salağa yatmak çok hoşuma gidiyordu, hepsini mala çevirecektim. Kemal düğün için organizasyondan bahsederken dinliyormuş gibi yapıyordum ama aklım Alperendeydi. Acaba ne yapıyorlardı?
Düğün günü sevkiyat olacaksa bu çok önemli bir sevkiyat olmalıydı, kimsenin dikkatini çekmemek için düğün gününü seçmek mantıklıydı. Baba da bu yüzden daha fazla üstelememiş, Kemal'in dediği mantıklı gelmişti.
Düğün günü o sevkiyatı polise ihbar edecektim. Sırıttım, hepsini mahvedecektim. "Bakıyorum da balayı fikri için Roma hoşuna gitti, sevgilim."
Kemal'in iğrenç sesi beni kendime getirdi. Kusmamak için yutkunup kafamı salladım, ne halt anlattığı umurumda değildi. Hastalıklı kafasında tonlarca hayal kurmaya devam etsin, nasıl olsa o küçük aklıyla benimle oynamak neymiş görecekti. Eren'imi öldürmeyi o küçük beyninden bir kez daha geçiremeyecekti.
Tüm iştahım kaçmış bir şekilde masadan ayrıldım. "Rosa ile buluşacağım, düğün için mekan seçeceğim."
"Ben de geleyim ister misin?" Kemal hevesliydi ama yalanım ortaya çıkacaktı bu yüzden gelemezdi.
"Yok işlerini hallet, sonra görüşürüz." Ayağa kalktı, bana yürürken yutkundum. Kollarını açtı ve bana sarıldı. Tiksindim, itmek için titreyen kollarım çaresizce ona karşılık verdi. Eren'i düşündüm, yalnızca onu düşünmeliydim.
Gözlerim temizlik yaparken duraksayıp heyecanla magazin programı açan Sultan Hanım'a kaydı. Çok severdi bu tür şeyleri, sayesinde Alperen'in magazin hayatı hakkında bile olan biteni öğrenebiliyordum. Kendim takip etsem dikkat çekerdi ama Sultan Hanım gevezelik etmeyi seviyordu, bana anlatıyordu.
Televizyonda bu sefer gündeme düşen duyduğumda kasılmamak için kollarımı daha sıkı sardım, Kemal bunu yanlış yorumladı ve kısıkça gülümsedi.
Haberde Eren vardı.
Eren ve bir kadın. Yeni bir aşk mı doğuyor, başlığı da neyin nesiydi?
"Çok mutlu olacağız Dila, seni seviyorum."
Kalbime yumruk atmışlar gibi hissediyordum. Midem hiç olmadığı kadar bulanıyordu. Bu haber yalandı, evet öyleydi. Mimiklerimi bozmamalıyım, Kemal anlamamalıydı.
"Ben de." diye mırıldandım. Ben de senden nefret ediyorum, şerefsiz. Kendimden tiksiniyorum.
Ondan ayrıldım, odama dönene kadar neler söyledi ne yaptım hatırlamıyorum. Beynim donmuş gibiydi, haberin doğruluğuna inanmıyordum, inanamazdım.
YOU ARE READING
Dev Adam | Texting
Teen FictionDev Adam: Sana zaman verdiğim süre boyunca acı çeken ben oldum. Dev Adam: Bana kendin gelmediğin sürece ben yokum, üzgünüm. • Başlangıç: 21 Temmuz.
