I

56 3 2
                                    

                          Üç Yıl Sonra

   Güneşin narince okşadığı kısa ama vahşi çimenler, cömertlikle iri cüssesini ve kabarmış yapraklarını yaşama açmış ağaçlar, doğanın bu tertibiyle çakışan metalimsi yollar ve bu geniş bahçenin etrafını saran dev yapı: Dantooine'deki jedi akademisinin ta kendisi.

   Bahçeye dağılmış çeşitli ırklar ve değişen yaşlardaki güç kullanıcıları, bu akademide gücün sırlarını öğreniyor ve ustalaşabilirse bir jedi olarak sahneye çıkıyorlardı. Akademi, güç kullanıcılarını küçük bir çocukken alır, sıkı bir eğitim ve disiplinden geçirerek öğrencilerin potansiyellerini ortaya çıkarır ve iyilik adına kullanılmasını sağlardı. Bu görevi üstlenen eğitmenler deneyimli ve yetenekli jediler arasından seçilirdi.

   Akademiye alınan kimi öğrenciler çok az bir eğitimle gücü kolayca kullanabilen birer dahiye dönüşebiliyordu, kimi zaman ise yıllar süren eğitimle bile potansiyellerini açığa çıkaramayabiliyorlardı. Bu süreç öğrencinin azmine ve öğretmenin sabrına bağlıydı.

   Akademiye alınan bazı öğrencilerin potansiyellerini gösterememiş olması görülmemiş olay değildi.

                                 #

   "Biraz daha yukarı, güzel. Şimdi diğerini de kaldır. Hayır, konsantrasyonunu kaybediyorsun; sakın bırakma, dur!"

   Zemin yere düşen devasa kaya parçaları altında zangırdadı. Etrafa dağılan küçük taşlardan ve tozdan korunmak için yüzünü kolları arasına alan delikanlı, kulaklarını tıkamaya fırsat bulamadığından kayanın çıkardığı gümbürtü zihnini kamçı gibi şaklattı. Zihninde kıvrılan tiz ses dinince, kollarını indirdi ve usanmış yüzünü ortaya çıkardı.
   Kumral saçı birbirine karışmış, üzerine kalın bir toz tabakası yerleşmişti. Öfke ve yorgunluk arasında kalmış bir çift kehribar göz kısılmış, kayaya delici bakışlarını gönderiyordu. Geniş bir çenenin hemen üzerinde gerginlikle kıvrılmış bir ağız açılıp kapanıyor, dökülmesi gereken kelimeler bir türlü çıkmak bilmiyordu.

   Toz bulutunun ardındaki kadın da delikanlıya kınayan bakışlar atıyor, kıyafetindeki tozları süpürüyordu. Yüzündeki kırışıklıkların yorgunluktan mı, yaşından mı meydana geldiğini anlamak zordu. Hayalkırıklığıyla bezenmiş dudakları, tanıdık simasının aksine aşağı doğru kıvrılmıştı. Kahverengi gözleri, yine kahverengi teni yüzünden arka planda kalıyordu. Fakat bu gözler anlatmak istediğini belli ederken hiç zorluk çekmiyordu.

   "Daha kaç tane kayayı düşürüp bizi rezil edeceksin?" dedi kadın huzursuzca. Keyifsizliği sesine de yansımıştı.

   "Özür dilerim, usta. Bana söylediğin her şeyi yapıyorum, gerçekten. Ama.. kayada bir.. sorun olmalı." dedi delikanlı utançla.

   "Diğerlerinde de mi sorun vardı?" diye sordu kadın, eliyle parçalanmış taş yığınlarını gösterirken.

   Genç adam bakışlarını indirdi ve yükselmekte olan utancın yüzüne bulaşmasına engel olamadı. Bu belki de yüzüncü denemesiydi. Haftalardır ç üzerinde yoğunlaşan idmanlar yapmasına rağmen karşılaştığı başarısızlıklar onu bir yandan şaşırtıyor, bir yandan da öfkelendiriyordu. Ekürileri ve hatta kendinden küçük bazı çocuklar bile onun başaramadığını kolayca geçmiş, hiç sorun yaşamamışlardı. Bu kabul edilemezdi; başarısızlığı adını kirletmiş, ayrıca ustasının namını da gölgede bırakmaya başlamıştı. En kötüsü de ustasının artık kendisine güvenmediğini hissetmesiydi. Diğer öğrencilerin hakaretleri ve alay etmeleri bir ölçüde incitsede, tek arkadaşının; ustasının ona sırtını dönmesi katlanılacak acı değildi. Dostluğunun devam etmesi için ne gerekirse yapardı, bin kez denemek zorunda olsa bile pes etmezdi. Tek umduğu aynı sabrın ustasında da olmasıydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 07, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Star Wars : Antik GüçWhere stories live. Discover now