Chapter 7: First time in the Darkar

Start from the beginning
                                        

Öte diyarın en güçlü 4 krallığı olduğu malumdu.

Calypso, Darkar, Maren ve Karra.

"Davet edildiler. Ama gelirler mi..? Meçhul..." dedi alayla.

Bu krallıkların 4 büyük adlandırılmasının bir sebebi vardı.

Çünkü 4 büyük varlığın soyundan geliyorduk.

Calypso gelmiş geçmiş en büyük cadı Korgan'ın soyundan geliyordu.

Darkar ilk kurt Baifeng'in, Maren vampir kral Austin'in ve Karra da element perisi Selestia'nın soyundandı.

Gülümsedim ve düşündüm.

Karra ile ilişkilerimiz iyi değildi. Çünkü biz kara büyü üstadı Korgan'ın nesliydik, cadıydık ve Ay'la ilişkilendirilirdik.

Karra'nın yaratıcısı Selestia'ysa Güneş kadar parlak, aydınlık büyü üstadıydı.

Ve artı olarak Karra'da batıl inançlar çoktu.

Düğün yarın gece olacaktı ve yarın dolunay vardı. Ay en tepede kocamanken onlar dışarı çıkmak istemezlerdi. Dolunayın uğursuzluk getireceğine inanırlardı.

Maren'in neden gelmeme ihtimali bana malum değildi.

Ama kan emicilerle kurtların uzun zamandır iyi anlaşamadıklarını biliyordum.

"Her neyse." diyerek düşüncelerimi kovdum. "Kimlerin gelip gelmeyeceğini yarın göreceğiz."

Agron güldü.

"Haklısın."

Konuşa konuşa başkente ulaşmıştık.

Sokaklardan geçerken üzerimizdeki meraklı bakışları görmek garip hissettiriyordu bana.

Kısa süre önceye kadar biz savaştaydık.

Şimdi burda böyle dolaşmak. Yüzsüz deseler yeriydi lakin öyle bir girişimde bulunmadılar.

Küçük bir çocuğun önümüze koştuğunu farkedince atları durdurduk.

Merakla bana bakıyordu.

Gülümsememi durduramadım.

"Merhaba." dedim küçük bedene.

Kıkırdadı ve elleriyle ağzını örttü. Utanmıştı.

Gülümseyerek Agron'a baktım.

Parıldayan gözleriyle zaten bize bakıyordu. Gözlerindeki duygu yoğunluğu bakışlarımı kaçırmama neden oldu.

"İnmek ister misin?" diye sordu bana.

Başımı salladım.

Ailem ve kraliyet muhafızları önden ilerliyordu. Biz geride kalmıştık.

Bunu umursamadım ve attan indim.

Az önceki çocuk bize yaklaştı ve beceriksizce eğilip selam verdi.

Seslice güldüm.

"Nasılsın Ester?" diye sordu küçük çocuğa Agron.

Küçük kız ince bir sesle "İyiyim Agron, sen?" dedi nazlı nazlı.

Agron'un küçüğün adını bilmesine mi şaşırsam, küçük kızın korkusuzca ona adıyla seslenmesine mi şaşırsam bilemedim.

"Ben de iyiyim güzelim." dedi Agron.

"Bak seni müstakbel eşimle tanıştırayım." dedi ve elini belime koydu.

"Cyrus bu Ester, benim arkadaşım."

Gülümsedim ve küçük kızla aynı boya gelmek için diz çöktüm.

"Memnun oldum Ester."

Ester kızardı ve Agron'a bakarak "Seni kıskandım." dedi.

Agron şaşkınca ona baktı.

"Peki neden?"

Küçük kız bakışlarını benden kaçırarak "O çok güzel." dedi kısık sesle.

Ama yine de duymuştum.

Şimdi tenimin yandığını hissediyorum. Kıpkırmızı olmuştum.

Agron güldü ve aynı Ester gibi kısık ama benim duyacağım şekilde "Evet, o çok güzel." dedi.

Ester güldü ve "Onu çok mu seviyorsun?" diye sordu.

Daha fazla kızarırken "Artık gitsek mi?" dedim.

Agron başını salladı.

"Peki."

"Görüşürüz Ester, tanıştığımıza memnun oldum." dedim küçük kıza.

"Görüşürüz Cyrus." dedi gülümseyerek.

Bana da adımla seslenmesi beni istemsizce mutlu etmişti.

Ben önden giderken Agron'un Ester'e kısık sesle "Evet." dediğini duydum.

Ardından hızla peşimden geldi.

Yüzümü ona çevirdim.

"Evet?" dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Evet..." dedi gülümseyerek.

Gülümsedim ve önüme döndüm. Saraya varana kadar gülüşüm silinmedi...

 Saraya varana kadar gülüşüm silinmedi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
ROYALTY •|• BxB •|•Where stories live. Discover now