Hangi kısma bozulmuştu bilmiyorum. Pislik dememe mi? Aslında iltifat etmiştim.

Elini çekerek doğruldu. Çenesini dikleştirdi.

"Yardımımı istemiyorsan sen bilirsin ama yaraya dokunmamanı tavsiye ederim."

Topukları üstünde döndükten sonra dişlerimi sıkarak cevap vermemeye çalıştım.

Aniden bana döndüğünde arkasından ölümcül bakışlar atıyordum.

"Kapıdaki lazer koruması buraya ait bir önlem, özellikle koymadım. Ayrıca sana buradan çıkmamanı kesin bir dille söylediğimi hatırlıyorum." Bir süre gözleri üzerimde gezindi ama başka bir şey söylemedi ve odadan çıkmak üzere kapıya yöneldi.

Kapıyı kapattığı anda hıçkırıklarım geri geldi.

Bacağıma bakmam gerekiyordu, en azından yarayı temizlemem ve pansuman yapmam. Ama katil herif dokunma demişti.

Zaten yaranın görüntüsü o kadar iğrençti ki bakmak bile istemiyordum. Acıyı yoksaysam bile kalbim sanki bacağımın üstünde atıyor, tüm hücrelerim acıyı hissetmem için zorluyordu.

Bir süre daha ağlamaya devam ettim. Ölümcül sızının azalmasını bekledim. Ağlamaktan sızlayan gözlerim yanmaya başladığı anda uykunun beni çağırdığını anladım. Zonklayan bacağım buna engel olmak istese de, hiç düşünmeden kendimi uykuya teslim ettim. Şuan elimden başka hiçbir şey gelmiyordu.

***

Uyandığımda ilk hissettiğim, ağlamaktan şişmiş gözlerimdeki ağırlıktı. Hantallaşan bedenime hâkim olmakta güçlük çeksem de, yorganı kaldırarak dün aldığım hasarlara bakmak istedim.

Yumuşacık yorganı kaldırırken, açık yanık yarasının nevresime yapışmamış olmamasını diledim ama yine de dişlerimi sıktım.

Beklenilen acı hissinin yerini şaşkınlık almıştı...

Bacağımın ve dizlerimin üzerindeki sargılara merakla baktım. Profesyonel bir şekilde yapılan pansuman sayesinde neredeyse hiç sızlama yoktu.

Katil bana dokunmuştu!


Bacaklarımı sarmış, pansuman yapmış, en önemlisi de pantolonumu çıkarmış ve beni böyle görmüştü...

Hızla dizlerimi kendime çekip, acıyı umursamadan yatak başlığına yaslandım. Yaşadığım her şey hızlıca zihnimden geçerken, lacivertin bana yaptığı bu yardımın adlandıracak bir senaryo aradım.

Az önce hissettiğim karıncalanma hissi bu katile duyduğum sempatiden olamazdı değil mi?

Hayır, hayır olamazdı. Bu sadece sana yardım eden birine hissettiğin klasik minnet duygusuydu. Saf bir duyguydu. Ama bu mahzende bu tarz duygulara yer yoktu. Bunu kafama koymalıydım.

Belki de kendimde değildim. Yaşadığım tüm bu olaylar, duygusal bir çöküntü yaratırdı, bu beklenebilir bir şeydi. Ben de bunu yaşıyordum.

Ellerimi kulaklarıma siper ederek gözlerimi kapadım. Şuan her şeyi unutmak, hepsinin bir rüya olduğunu düşünmek istesem de öyle olmadığını biliyordum.

Gözlerimi açmadan tekrar sıcak yorganın altına kıvrıldım.

Tek istediğim biraz daha uyumaktı.

***

Gözlerimi aralamadan önce, bir süre kulağıma gelen huzur verici piyano melodilerinin keyfini çıkardım. Biraz daha dikkatlice dinlediğimde arka planda, ocakta fokurdayan çaydanlığın sesi duyulabiliyordu.

Lacivert  - Safir - AmberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin