Oneshot - Şimdi, Sabahları Yalnız Uyanıyorum

2.6K 99 37
                                    

Selam,

Öncelikle çok karışığım. Bitiyor muyuz, bitmiyor muyuz? Aslında her iki durumda da üzüleceğim sanırım, ama en çok Asi ve Alaz içeride kaldığı için kırılacağım. Çok iyi işlenebilecek potansiyele, çok iyi enerjiye sahip bir dinamikleri vardı - başta. 💔

Sonu hakkında yayılan teorilerden ben de alternatif karaladım.

YYBB ana hikâyemizden ayrı tek bölümlük, yıllar sonra karşılaşan, geçmişlerinden konuşan Asi ve Alaz yazmak istedim. Yabani evrenindeki olaylar üzerine kurguladım.

Arada kendi eklemelerim olmak durumunda oldu, çünkü Asi ve Alaz'ın beraber geçirdiği ve sevgili oldukları anlara ait çok fazla sahnemiz dizide maalesef olmamıştı. 😑

İyi okumalar. Dilerim seversiniz. 💖

Sevgiler

-------

Bu şehrin daimi karamsar ve basık havasını kendi duygularıyla örtüştürüyordu Alaz. Varış yapalı kaç gün olmuştu ya da hafta farkında değildi. Çok uzun zamandır, zaman mefhumunu kaybetmiş şekilde hayatına devam ediyordu. Ucu açık, bitiş tarihleri olmayan biletlerle çıktığı dünya yolculuğunda Londra'nın yağmurları, onu içinde dinmeyen kendi yağmurlarından yakalamış ve bu yakınlık duygusu daha uzun süre kalmasını sağlamıştı.

O yağmurlu akşamlardan birinde saçlarının ve üzerinin ıslanmasını umursamadan kaldırımları adımlıyordu. Çoğunlukla yaptığı üzere bir pub bulacak ve belki de burada uzun süre kalmasını sağlayan bir başka sebep olarak bu ülkenin enfes viskilerinden yudumlayacaktı. Yol üstünde çeşit çeşit tabelalardan birinin onu yakalamasını bekliyordu. Soğuk hava olmasına rağmen dışarıda brandaların altında arkadaş grupları ile oturup yüksek sesle konuşan İngilizlerin kabalığına da alışmıştı. Aksine bu durum hoşuna gidiyor, böyle tıklım tıklım yerleri daha çok tercih ediyordu. Onların her konuda şiddetli tepkileri ve kahkahaları tek başına oturduğu bu anlarda sürekli eskileri kafasında döndüren iç sesini bastırmasında yardımcı oluyor.

Deri ceketinin yakalarını çenesine kadar kaldırmış, her iki elini siyah kot pantolonunun cebine atmıştı. Bir süredir yere bakarak ilerleyen bakışlarını yerden kaldırarak önüne bakmak istemişti. Birkaç saniye sonra gördüğü yanılsama ile bunun iyi bir fikir olmadığına karar vermesi uzun sürmedi. Son üç yıldır çok sık olduğu gibi yine siyah yoğun bukleli kısa saçlar, onu sardığında kolunun yarısını boşta bırakacak kadar zarif omuzlar ve kendine özgü dik duruşu ile siyahlar içinde onu gördüğünü sanmıştı. Karşısındaki genç kızın arkası dönüktü ve ışıklı bar tabelasının altında önünde yükselen dumandan anladığı kadarıyla sigarasını tüttürürken yanındaki erkek arkadaşı ile laflıyordu. Tavırlarında, konuşurken hafifçe kafasını yana eğmesinde ve bulunduğu mesafeden bile belli olan minik ellerini tamamlayan narin parmaklarını kullanmasındaki benzerliklerde, acısının tazeliğini ona fazlasıyla hatırlatmaya yetmişti. Bunun o bilindik ve devamlı yaşadığı yanılsamalardan biri olduğuna o kadar emindi ki, adımlarını hızlandırarak yanlarından geçmeyi ve sonra ilk gördüğü pub'a giriş yaparak düşünceleri dağıtmak istedi. Geniş adımları ile özellikle o tarafa bakmadan geçip gitmeye çalışırken, onu aniden durduran ve bulunduğu anın gerçekliğini sorgulatan bir tetiklenme yaşayacağını bilmiyordu.

Az önce kapıda arkadaşıyla konuşan yanılsama, Alaz için dünya üzerindeki herhangi bir insanın çıkaramayacağı kadar tanıdık ve pürüzsüz bir sesle konuşarak önünde durdukları pub'a giriş yapıyordu. Yüzlerce belki binlerce böylesi anı yaşamıştı Alaz, hepsinin de ona sürekli oyunlar kurup, çıldırtmaya çalışan kendi benliğinin oyunları olduğunu düşünürdü, bunlara alışmıştı. Hatta ufak bir savunma mekanizması geliştirdiği bile söylenebilirdi. Önce ana kapılmayıp, çabucak sıyrılmak mevcut yaralarının daha da dağlanmasını önlüyordu.

Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / AslazWhere stories live. Discover now