25. Aile Yadigârı

2.9K 122 26
                                    

Selam,

Dilerim seversiniz. 💖

Geç oldu ama uzun bir bölüm geldii! Keyifli okumalar 🥰👀

Sevgiler

-------

Mutfaktan yankılanan sesler salondan duyulur olmuştu. Asi ve Alaz her ne kadar bulundukları alandan kendilerini soyutlamış ve kendilerine ait o tanıdık evrene geçmiş olsalar bile dış dünyanın gerçekliği paçalarından onları bırakmıyordu.

Alaz'ın tek odak noktası bir eliyle belinden kendine yasladığı ve yüzünde nefesini hissettiği Asi'ydi. Saniyeler sonra onun çok özlediği yumuşak dudakları ile buluşacaktı, eski günlerde olduğu gibi yakıcı dokunuşlarını teninde hissedecek olmanın heyecanı tüm bedenini çevrelemişti. Öyle ki, onlara doğru içeriden konuşarak gelen kişinin varlığını duymuyordu.

"Asi, burada mısın hala?" Cesur'un sesi dışardan işitilebilir olmuştu.

Anın yoğunluğundan sıyrılıp, etrafında olanlara yine kayıtsız kalamayan Asi olmuştu. Duyduğu sesle tedirgin olmuş ve başını biraz geriye çekmişti. Bu ani çekilmeyi fark eden Alaz, irkilmişti, o ufacık mesafe ona o kadar uzak gelmişti ki.

Her iki elini Alaz'ın omuzlarının üstüne bastırarak, onun sıkıca belini saran ellerinden, Cesur içeriye girmeden kurtulmaya çabalıyordu. Onu inatla bırakmayan Alaz'ın elleri altında çırpındığı söylenebilirdi.

"Alaz, dur, duymadın mı? Basılacağız, bırak beni." minik elleri ile Alaz'ın belinde kilitlediği ellerini çözmeye çalışıyordu.

Başını çaresizce havaya kaldırmış ve gözlerini devirmişti. Dudaklarından enfes anlarının bozulmasına ve hedefine ulaşamamanın verdiği gerginlikle sesli küfürler dökülüyordu. Ellerini çözmeye hiç niyeti yoktu, sonra tekrar Asi'nin yüzüne gözlerini kilitlemişti.

"Bırakamam, bekle gelsin. Bu sefer döveceğim ben bu çocuğu, sen bile elimden alamayacaksın." dedi sinirle ve acı bir tebessümle. Hemen karşısında olup, vücutları temas halinde olmasına rağmen Asi'ye kavuşamamak canını yakıyordu. Üstelik bunun Cesur yüzünden olması sinirlerini daha da arttırmıştı, ona karşı zaten dolu olan bünyesi, iyice harlanmıştı.

"Olmayacak öyle bir şey, kavga etmeyeceksiniz." hafifçe kaşlarını çatmıştı.

Bir an önce ayrılmalıydılar, Cesur'un içeri girmesi an meselesiydi. Kendini sıkıca saran ellerini açmayacağına Alaz'ın kararlı ve tutkulu gözlerinden emin olmuştu Asi, ona başka bir şans bırakmamıştı. Bu yüzden dikişli olan tarafına değil de, karnının diğer boşluğuna doğru hafif bir dirsek savurmak zorunda kaldı.

Boşluğuna gelen darbe ile geriye çekilmek zorunda kalmıştı ve ellerini Asi'den çözmüştü. Hafifçe geri irkilmiş ve yüzü acıyla ekşimişti.

"Napıyorsun kızım ya, dikişlerim var benim unuttun mu?" dedi acı içinde.

Asi, aralarına mesafe koymak amacıyla hemen ondan bir adım yan tarafa doğru kaymıştı.

"Ona dikkat ettik herhalde. Bırak dediğimde bıraksaydın bunu yapmak zorunda kalmayacaktım."

Kendini daha da toplamıştı Alaz, duruşu dikleşmişti bir adım yanında olan Asi'ye bir elini beline koymuş vaziyette konuşuyordu.

"Seni bırakamam diyorum anlamıyor musun? Hem sen her bırak dediğinde bıraksaydım, ohoo işimiz vardı."

Bu ısrarı ve çabası karşısında ona genişçe gülmemek için kendini zor tutuyordu Asi, dudaklarını birbirine bastırarak yüzünü ondan kaçırıp başka tarafa bakıyor ve tebessümle gülüyordu. Alaz ondan hiç vazgeçmemişti, onu en sert şekilde reddettiğinde bile peşini bırakmamıştı.

Yattığımız Yataklar, Battığımız Bataklar / AslazDove le storie prendono vita. Scoprilo ora