42.Bölüm : Anne -Sezon Finali-

5 2 0
                                    

Bazı zamanlar olayların nasıl bu kadar hızlı ilerlediğini anlamazsınız. Olaylar bir anda gelişir ve siz sadece buna dahil olursunuz. Daha bir gün olmadan teyzemin ölüden beter şekilde hastaneye gelişi, babamı sandığın içerisinde katlanmış şekilde bulmamız ve şimdi de oynadığım oyunun sonunda vurduğum teyzem... Bunların ilerleme hızına yetişemiyordum. Belki Cengiz'in elinde ölmeyecektim ama bu olayların hızı beni öldürecek bir gün...


Paravanın kaldırılması ile vurduğum kişinin normalde hastanede olması gereken teyzem olduğunu gördüm. Ne diyebilirdim ki? Akrabam dediğinde ortada pek de kişi kalmadı sonuçta. Kendi kardeşine de kıyamayacağından. Ah bekle, doğru onu da yapmıştı.


"Evet maalesef ki aramızdan ayrılan kişi teyzen oldu. Peki şimdi diğer seçeneklerini görmek ister misin?" diyerek adamlara işaret verdi. Adamlar ilk önce sol tarafımda bulunan paravanı kaldırdılar. Oğuz paravanın arkasındaki Kaan'ı görünce "Kaan!" diyerek bağırdı. Elbette Kaan şu an baygındı ama eğer uyanık olsaydı o da Oğuz'u gördüğü için sevinirdi.


Şimdilik beklediğim kişiler çıktı paravanların arkasından. Yalnızca sürpriz kişiyi tahmin edemiyordum. Ölüyü canlandırmadığı sürece beni şaşırtabileceğini sanmıyorum.


Cengiz bir kez daha adamlara işaret verdi ve adamlar sağımda bulunan paravanı kaldırdılar. İlk başta tanıyamadım. Tanıdığımda da vücudum buz kesildi. O sırada Cengiz "Senin için ölüyü dirilttim, nasıl?" dediğinde dönüp şok olmuş bir ifade ile ona bakıyordum. Gülerek "Şaka şaka, gül diye dedim." Dediğinde neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.


Adamın her durumda şaka yapabiliyor olmasına mı şaşırmalıydım yoksa annemin şu an karşımda oluşuna mı?


Cengiz şu an şaka mı yapıyor bilmiyorum ama şaka gibi bir durumun içerisindeydik. Annem karşımdaydı, bana bakıyordu, ağlıyordu... Yanına gitmek istedim. Gerçekten karşımda o mu vardı bilmek istedim ama yapamadım. Vücudum buna izin vermiyordu. Resmen ellerim, kollarım, bacaklarım işlevini yitirmişti.


Cengiz iğrenç şakalarına devam ederek "O kadar da şaşırılacak bir şey yok bence ya da var mı?" dedi. Gözlerim dolmuştu ve artık olanları sindiremiyordum. Ne diyeceğimi ya da diyebileceğim bir şey olup olmadığını bilmiyordum. Şu an olanların gerçek olup olmadığından bile emin olamıyordum. Son günlerde ciddi anlamda gerçeklik algımı yitirdim.


Yavaş yavaş kendime gelirken "Anne?" diyebildim sadece. İlk başta tanıyamamıştım. Yalnızca fotoğraflarda görmüştüm annemi. Yıllar sonra canlı şekilde karşımda görmeyi bir tek ben değil kimse beklemezdi.


Cengiz "Şimdi neden, nasıl gibi sorular soracaksın. İşte şimdi hikayemize devam edelim." diyerek annemin yanına doğru gitti. "Annen yere düştüğünde öldü sandık. Hatta emindik öldüğünden. O gün İrem'de bende bu olayın yayılmasından çok korktuk. Gizlice hastaneye gönderdik. Hastanede bile ölümünün gerçekleştiğinden eminlerdi ama nasıl olduysa annen ölmemişti. Baban buralarda değildi her zamanki gibi. Ona haber verdik ama başka bir hikâye uydurduk. Bu senin de bildiğin hikâye. Annenin odada dolabın üzerine bakmaya çalışırken bir kaza sonucu yere düştüğü. Babana haberi verdikten yaklaşık iki gün sonra gelebildi. O süre içerisinde annenin morgdan çıkışı ile biz ilgilenmek zorunda kaldık. İlk gün bıraktığımızda ölüydü ama gece yarısı bizi aradıklarında öğrendik ki annen hâlâ yaşıyor. İlk başta ne yapacağımızı bilemedik. Eğer annen neler olduğunu hatırlarsa ve anlatırsa başımız derde girebilirdi. O zamanlar da bu kadar söz sahibi değildim o yüzden korkuyordum. En sonunda anneni ölü olarak göstererek onu başka bir yere taşımaya karar verdik. Sonuçta baban burada değildi ve anneni göremeyecekti."

Gizli Saklı - 1 & 2Where stories live. Discover now