SARIŞINLAR (16)

186 25 46
                                    

Selamm uzun bir bölüm geldii

Beğenmeyi ve yorumları unutmayalım

Bak beni kınamayın ben Karadeniz Şivesi ni bilmiyorum ne yazdıysam o djsksksksk

*****

Poyraz ağzından=

"Hoşgeldiniz."

Kahveden içeri adım atar atmaz kulağıma ilişen Bora'nın seni ile şirince sırıtmıştım. Gözlerimiz birbirine değince, az önceki olay yüzünden, hafif bir utanç ile kafamı eğmiştim.

"Hoşbulduk." Diyerek, ilk önce be peşimden Arel girmişti içeriye. İkimize gösterdiği masaya, oturduk. Ali Başkan'da buradaydı. Hâlâ utandığım için kafamı kaldırıp ona selam veremiyordum.

Gece yarısına doğru, gökyüzünün fotoğrafını çekmiş, Instagram'da paylaşarak, beni etiketlemisti. Altında, Atilla İlhan'in şiiri olan 'Ay'a mı gülümsedin, bu ne güzel gece' yazmıştı.

Tabi benim kalbim o sıra çok başka evrenlere dalmış giderkene ben de şok geçiriyordum. Uygulamaya girdiğim ve bildirimi gördüğüm dakikadan itibaren kalbim dört nala gidiyordu. Düşüncelerim doğrultusunda, onun benden hoşlandığını anlamıştım. Ki umarım yanılmıyordum. Eğer yanılıyorsam feci göt olurdum!

Çünkü ben ondan hoşlanıyordum. Ve evet daha yeni aldatılmış, büyük bir travma atlatmıştım. Pek tabii bu olay kalbimin başka denizlere yelken açmayacağı anlamına gelmiyordu.

"Uuiyy ha bu sarışunlarun gece gece ne işu var buradaaa?" Ali abinin şaşkın ile düşüncelerimden sıyrılıp ona dönmüştüm. Üstündeki siyah gömleğin düğmelerini, boynu açıkta kalacak şekilde açmıştı. Sandalyeye yayılarak oturmuş, elindeki çayını içiyordu.

"Canı sıkılmış yavru geyik'in, bende dedim gelsinler bizimle otursunlar." Diye açıklama yapmıştı.

"Nasılsın, Ali abi?" Dediğimde bakışları bana dönmüş, gülümsemiş ti.

"İyum be koçum. Sen nasilsun? Bu uşak kim du?"

"Bende iyim abi. Bu uşak benim arkadaşım." Demiş ve arkamda, kafasını koluma gömmüş Arel'i, hayvan gibi kolundan tutup çekmiştim.

"Arel adı. Bak Arel, Ali Başkan. Bora'nın arkadaşı o da ocak başkanı." Demiştim. Utançtan yüzü kızaran arkadaşım, sanki ilk defa insan görüyor gibiydi.

"Memnun oldum." Demişti Ali abi kibar bir sesle Arel'e. Gülümseyerek bakıyordu. Ama benim mağradan yeni çıkmış kankam ağzını bile açmıyordu.

"Bende memnun oldum." Son çare olarak onu dürtmüş öyle konuşmasını sağlamıştım.

"Kaç yaşundasun sen?" Demişti Ali abi. Yumuşak bir ses tonu ile.

"19." Arel kafasını kaldırmadan, şirin bir sesle cevap vermişti. Sanki yeni gelin'di mübarek.

Bora suskundu yine. Ben konuşmak için, ilk önce onun konuşmasını bekliyordum.
Yoksa asla konu açamazdım. Adam da öyle bir asıl duruş öyle bir ağırlık vardı ki, asla boş laf etmiyor, yeri geldiğinde konuşuyordu.

On da olan bakışlarımı fark ederek, bana dönmüştü. O sırada ben ışık hızı ile kafamı Ali abi'ye çevirmiştim. Lakin o da çok farklı bir dünyadaydı.

Bir gariplik vardı. Şu an'a kadar Ali abi neredeyse hiç susmadan konuşması ve beynimizi yemesi gerekirken, sessizdi. Bakışları ve kısık gülüşü hâlâ daha Arel'in üzerindeydi.

Bir dakika!

Lan!

Ali abi!

Arel!

DENGE |BxBWhere stories live. Discover now